4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İTHAL ET VE HAYVAN ÜRETİMİ

Et ve Balık Kurumu'nun, et fiyatlarını düşürmek için, yaptığı ihale çerçevesinde yurtdışından getirilen canlı hayvanların kesimi sürüyor. Eskişehir' e, ithal et geldi mi bilinmez ama ithal etin, piyasaya arzıyla gerileyen et fiyatları, tüketicinin, ithal ete rağbet göstermemesi sebebiyle, yeniden yükselişe geçti.
Halkımız, haklı olarak, alış veriş yapmadan önce, etin ithal olup olmadığını soruyor. Ona göre de alıyor. Bu durumda, kasaplar ithal et satamıyor. Bu hayvancılık sektörümüz açısından sevindirilecek bir gelişme olup, hayvan üreticilerine de bir destektir. Ayrıca tüketicinin, bu tavrı siyasi otoritenin hayvan üreticilerine sahip çıkmasına neden olacak, ülkemizde hayvan üreticiliği de yeniden ivme kazanacaktır.
Aslında ithal et, çözüm değildir. Çünkü taşıma su ile değirmen dönmez. O nedenle de siyasi otorite, ülkemizde hayvansal üretimi artırmak ve verimli hale getirmek zorundadır. Bunun içinde, girdi-maliyet fiyatları kontrol altına alınmalı, yem bitkileri üretimi yeteri kadar desteklenmeli, gerekirse, yem fiyatları sübvanse edilmelidir. Hayvan üreticisine, destek pirimi, bütün illerimizde uygulanmalıdır.
Türkiye' de, hayvan yetiştirmeye elverişli bölgeler ve çok verimli meralar var. En önemlisi de hayvan yetiştirmek için her türlü imkân, olanak ve çalışkan insanlarımız var. Yani halk tabiri ile ŞEKER, UN, YAĞ var ama helva yapacak, "SİYASİ OTORİTE" ve "GİRİŞİMÇİ" yok.
Ayrıca dışarıdan gelen hayvanlar ve et ithalatı ile et sorunu çözülemez. Bilakis dışardan gelen hayvan ve et, Türkiye' de hayvan üretiminin daha da kötüye gitmesi demektir. Türkiye ette, dışarıya bağımlı hale gelecektir. Oysa Türkiye koyun ve keçi de Avrupa ile rekabet edebilecek düzeydeydi.
Öte yandan Türkiye'de, Hayvancılık Sektörünün; Yem Kaynağı, - Hayvan Sağlığı ve Salgın Hastalıklar, - Örgütlenme ve Üretim Planlaması, - Eğitim ve Teknik Eleman Desteği, -İşletme Büyüklüğü ve altyapı ve –Pazarlama-Finans alanlarında çok ciddi sorunları vardır. Bu sorunlar, siyasi otorite ve devlet yetkilileri tarafından da biliniyor. En büyük yanlışlıkta, bu sorunların çözümü, "DEVLET" ten bekleniyor. Oysa hayvancılık sektöründeki sorunların çözümünden, önce hayvan yetiştiriciler, ZİRAAT ODALARI ve sektörle ilgili, sivil toplum örgütleri de sorumludur.
Hayvancılık sektörünün sorunlarının çözümü için, "ÜNİVERSİTELERE" de ciddi görevler düşmektedir. Çünkü üniversitelerin, evrensel görevi, bilgi ve teknoloji üretme yanında, ülke sorunlarının çözümü için proje üretmektir. Ülkemizden, 17 veteriner fakültesi vardır. Ancak bu fakültelerin, hayvancılık sektörü hakkında panel, sempozyum veya benzer etkinlik düzenlediklerine tanık olmadık. Oysa hayvancılık sektöründeki sorunlarda, siyasi otorite kadar, üniversitelerinde sorumluluğu vardır.
Öte yandan Türkiye' nin, hayvancılık sektörü ile ilgili sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı üretim strateji ve planlaması olmadı. Siyasi iktidarların, hayvancılığa bakış açısı farklı olmuş ve kaynakların büyük bir kısmı, bu farklı bakış açılarının doğruluğunu test etmek için harcanmıştır. Üstelik devletin özelleştirmeler sonrasında, piyasalara müdahale edecek bir kurumu kalmadı. Bu nedenle de üreticiler, sanayici ve toptancılarla karşı karşıya kalmıştır. Fiyat belirleme şansı olmayan üreticiler, alıcıların belirlediği fiyata razı olmak zorunda kaldılar. Bunun sonucu da üreticilerin, bir kısmının damızlık dahil tüm hayvanlarını satarak, üretimden çekilmesine neden olmuştur.
Ülkemizde, "VETERİNER HEKİMLER" de, toplumda hak ettikleri yerde değildir. Bu nedenle de ülkemizde, hayvan üreticiliğine, "BABADAN OĞULA " felsefesi hakimdir. Bu tablo mutlaka değiştirilmeli, ülkemizde, gerek devlet, gerekse işletmelerde Veteriner hekimlerin sayısı artırılmalıdır.
Türkiye genelinde ve Eskişehir' de, hayvancık sektöründe, hayvan sayısını artırıcı, verimliliği yükseltici, üretim odaklı politikalar, bir an önce hayata geçirilmelidir.
Hayvancılıkla uğraşan üreticiler örgütlenmelidir. Ülke genelinde hayvanların envanteri çıkartılmalı, üretim ve ıslah planlaması yapılmalı, teşvikler artırılmalı ve hayvan üreticisi, sürekli hizmet içi eğitime alınmalıdır, tarımsal işletmelere özendirilmelidir. Destek miktarı da yükseltilmelidir. Dişi ve damızlık hayvanların kesilmesi mutlaka önlenmeli, hatta bu konuda mevzuat çıkarılmalıdır. Piyasa fiyatlarına, gerektiğinde müdahale edebilecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. Her şeyden önemlisi de hayvan üretimi artırılmalı, özellikle de hayvancılığın lokomotifi olan süt sığırcılığına gerekli ilgi gösterilmelidir. Çünkü et sorunun, kesin ve doğru çözümü, hayvan yetiştiriciliği ile orantılıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi