
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
İyi de... Onları hiç kimse hatırlamıyor ama...
önceki gün bu sütunlarda “Siyasete nasıl girmeli” diye bir yazı kaleme aldık.
Yazıda kısaca söylemek istediğimiz şuydu:
-“Eğer, parti ile uzaktan yakından hiçbir alakanız olmamasına rağmen, durup dururken, birileri sayesinde kendinizi birden, önce aday sonra da Milletvekili ve belediye başkanlığı koltuğunda bulabilecekseniz, hiç durmayın, siyasete hemen oracıkta girin.
Ancak…
Böyle bir ihtimal yoksa ve siz siyasetin en alt basamağından başlayıp, yavaş yavaş yukarılara tırmanıp o koltuklara gelmeyi hayal ediyorsanız, sakın ola böyle bir işe kalkışmayın. Bu yöntemi kullanarak siyasetin yakınından bile geçmeyi düşünmeyin.
Zira…
Siyasette “işe başından başlayayım” diyorsanız, ne çektiğiniz çile, ne de eziyet biter…”
çok sevdiğimiz bir dostumuz yazı ile ilgili bir mail göndermiş…
Diyor ki:
-“çok doğru söylüyorsun. Bazıları hiçbir gayret göstermeden tepeden direkt koltuğa iniyor. Bazıları da siyasette alın teri döküp, para harcıyor. Gülenler hep tepeden koltuğa inenler oluyor. Ancak şu da var ki, süreç içinde onları herkes unutuyor. Hiç kimse adını dahi hatırlamıyor. Fakat bu işe gönül veren, alın teri döken, para ve zaman harcayanlar ise hep hatırlanıyor, hiç unutulmuyor. En önemlisi de insanların gönlünde hep yerleri oluyor”
Bu mail sonrası şöyle bir düşündük tepeden direkt koltuğa gelenleri, bugün gerçekten hiçbiri hafızalarda yok.
Kimse hatırlamıyor.
Hatırlayan da iyi hatırlamıyor.
Diğerleri ise tüm saygınlıklarıyla hemen her gün aramızda dolaşıyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Kötü iyi’yi unutturmasın…
ülkenin en iyi Tıp Fakültelerinden biri olan Hacettepe’yi bitirdi.
Kardiyoloji ihtisasının ardından genç sayılabilecek bir yaşta Doçent ve Profesör oldu.
Bir yandan hekimlik, diğer yandan hocalık görevini sürdürdü.
Tıp fakültesi öğrencilerinin örnek aldığı, idol haline getirdiği bir isim haline geldi.
Yayınları ile bilime önemli katkılar sağladı.
Avrupa Kardiyoloji Derneğinin önemli ve sürekli bir aktörü oldu.
Bilim kurullarında yer aldı.
Kardiyoloji alanında çıkan ve yurtdışı ve yurt içi dergilerin hakemliğini yaptı.
Kalp çarpıntısı konusunda en uzman kişilerin arasında kendisine yer açtı.
Amerikan kardiyoloji kolejlinin Türk üyesi olabilme başarısını gösterdi.
öylesine ciddi yerlerden öylesine ciddi teklifler almasına rağmen, hiçbirine itibar etmedi.
En son Aralarında Orlando, Milano ve Barcelona’nın da olduğu kardiyoloji kolejlerinde 6 ayrı konuşma yaptı.
Yukarıda saydıklarımızı hala yapmayı da sürdürüyor.
Bir yandan hastalarına bakıp, sağlık dağıtıyor, bir yandan Tıp Fakültesi’nde derslere girip, kendisi gibi başarılı hekimlerin yetişmesine katkı sağlıyor, bir yandan da ülkeyi Avrupa ve Amerika’da layıkı ile temsil ediyor.
Prof Dr Bülent Görenek’ten bahsediyoruz…
Aslında ne onun, ne de aynı kurumda kendisi gibi görev yapan son derece mütevazi ve başarılı öğretim üyelerinin, övgüye de reklama da ihtiyacının olmadığını biliyoruz.
Hatta övgüden rahatsızlık dahi duyduklarına eminiz…
Bu yazıyı yazmamızın tek nedeni, şu sıralar oldukça kötü olaylarla anılan Osmangazi üniversitesi’nde iyi hatta mükemmel işlerin de yapıldığının gözden kaçırılmaması ve bu işlerin ortaya çıkmasında iyi insanların gösterdiği fedakârlıklarının unutulmaması içindir…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bu seçimde bari adı anılmasın
2011 seçimlerinin en önemli vaadiydi Eskişehir’e yapılacağı söylenen 3’ncü üniversite…
Seçimler yapıldı bitti, 3’ncü üniversite ile ilgili vaat havada kaldı.
üzerinden 4 koca yıl geçti.
Bu 4 koca yıl hiçbir şey yapılmadı.
2015 seçimleri kapıya dayandı.
Tıpkı bir önceki seçimler gibi 2015 seçimlerinin de en önemli vadi oluverdi 3’ncü üniversite.
Bu sefer biraz cilalanmıştı mesele.
üniversitenin ileri teknoloji üniversitesi, yani özel bir üniversite olacağı söylenerek, bir anlamda bu kez kesin yapılacağının mesajı verilmişti.
O seçimler de yapıldı bitti.
Bu kez, bir önceki seçim sonrası olduğu gibi hiçbir şey yapılmadan durulmadı.
üzerinde çalışıldı, tüm altyapısı hazırlandı ve 3’ncü üniversitenin kurulmasına ilişkin yasa, mecliste görüşülecek torba yasanın içine sokuldu.
Torba yasa tam mecliste görüşülecekti ki, aynı gün bilinmeyen bir el, Eskişehir’e kurulacak olan 3’cü üniversiteyi torba yasa içinden çıkartıverdi.
Böylece iktidarın Eskişehir’e en önemli vaadi olan 3’ncü üniversitenin kurulması ikinci kez yattı.
Eskişehir’e kurulacağının sözünü veren iktidar partisi, o günden bu yana 3’ncü üniversite meselesini ağzına dahi almadı.
Şimdi yeni bir seçim gelip dayandı kapıya…
Bu seçim öncesi iktidar partisinin, her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçim öncesinde de Eskişehir’e yönelik proje ve vaatleri olacak.
Dileğimiz o ki bu vaatlerin arasında 3’ncü üniversite olmasın…
Olmasın ki, bu şehirde yaşayanlar da bu vaadin 2 seçimdir tutulmuyor olduğunu hatırlamasın…
Böylece biz de “3’ncü üniversite 3 seçimdir yapılmıyor, yapılamıyor” başlıkları ile yazılar yazmayalım…
***
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Temel, kahvehanede arkadaşlarına av maceralarını anlatmaktadır:
- Geçenlerde ormana ava gittum. Birden bi ayi ile karşulaştum. Tüfeği atıp kaçmağa başladum. O
da beni kovalamaya başladi. Tam ayinun nefesini ensemde hissettuğum anda ayi kayup yere
düşti. Bu durumu fırsat bilip arayi açmağa çaliştum. Ama ayi gene peşima düşti. Gene tam nefesini ensemde hissettuğum anda ayitekrarkayup yere düşti. Ben tekrar arayi açmağa çalıştum.
O arada Dursun, dayanamayarak sorar:
- Ula Temel, çok cesaretli adamsun. Ben senun yerinde olsam, altuma ederdum.
Temel atılmış:
- Ula sen ayinun neye basup kayduğunu zannedeysun?