
Fatma Yüzer Deniz
Kaosun içinden
Uzun zamandır ekranlarımızı açtığımızda, sosyal medyada dolaştığımızda ya da gazeteleri karıştırdığımızda aynı başlıklarla karşılaşıyoruz. Birincisi, malum siyasi tartışmalar. İkincisi ise insanın yüreğini kaldırmayan, adını bile anmakta zorlandığımız kadına şiddet haberleri. İkisi de gündemden bir gün bile düşmüyor. Aksine, tansiyon her geçen gün artıyor, yeni olaylarla besleniyor.
O kadar çok tekrar ediyor ki bu başlıklar, neredeyse zaman durmuş gibi. Ekonomi, çevre, eğitim gibi hayati konular bile çoğu zaman arka sayfalara, küçük alt başlıklara sıkışıyor. Sanki hep aynı hikâyeyi, sadece oyuncuları değişmiş bir tiyatro oyununu izliyoruz.
Toplum olarak da bu tekrarın içine hapsolmuş gibiyiz. Uzun süren bir şok etkisinin içinde, sürekli bir kaygı haliyle… Doğru ve yanlış, adalet ve adaletsizlik, haklı ve haksız, hepsi sisli bir havada eriyip gidiyor. Zihinler yoruldu. Haberleri anlamlandırmaya, akışı çözmeye çalışan insanlar artık tükenmiş hissediyor. Sokaktaki sıradan sohbetlerde bile bir cümle yükseliyor: “Yarın ne olacak acaba?”
Ama o soru umutla değil, kaygıyla soruluyor.
Tam da burada bilimin basit ama güçlü gerçeği devreye giriyor: Her şey zıddıyla vardır. Gündüz gecesiz, bahar kışsız, düzen kaossuz olmaz. Fizikte “kaos teorisi” diye bir gerçek var. Der ki: Kaosun içinde bile kendi düzeni vardır. İlk bakışta düzensizlik gibi görünen şey, aslında yeni bir düzenin tohumlarını taşır.
Doğa bunun en somut örneğini verir bize. Bir orman yangını felakettir; ama ardından toprak güçlenir, daha gür bir yaşam filizlenir. Bir nehir yatağını değiştirir, yıkar, sürükler; ama sonunda yeni bir ekosistem doğurur. Depremler yıkar; ama aynı hareketler olmasa dünya yaşanabilir bir gezegen olmazdı.
Toplumsal süreçler de farklı değil. Bugün bizi yoran, içimizi sıkıştıran, sabrımızı tüketen bu dönem, belki de yeni bir bilinçlenmenin, yeni bir uyanışın habercisi. Kaos, bazen yolun sonu değil, yeni bir yolun başlangıcıdır.
Çünkü her kaos yeni bir düzen doğurur; asıl soru, o düzenin nasıl bir düzen olacağıdır.
“Kaosun ortasında yolunu kaybeden değil, düzenin ışığını görebilen kazanır.”