
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Kimin belirlediğinin önemi var mı?
Aday listelerinin açıklanmasının hemen ardından konser başladı:
Konserin adı “CHP listesini kim belirledi?”, “AK Parti listesini kim belirledi?” korosu…
Kimin belirlediği, listenin oluşmasında kimlerin etkili olduğu sanki çok önemliymiş gibi…
Yahu arkadaş!
Hakim huzurunda bir ön seçim kararı almadıktan sonra…
Adaylarını, yargı gözetiminde üyene ya da delegene seçtirmedikten sonra…
Milletvekili listelerinin kim ya da kimler tarafından yapıldığının ne önemi var ki?
Senin parti ön seçim yapmadıktan sonra, Ali belirlemiş Veli belirlemiş ne gam!
Biri belirlemese diğeri belirleyecek, o belirlemese bir başkası el atıp belirlemek isteyecek.
Sonuçta…
Senin partin aday belirleme yöntemi olarak “Sizler değil bizler belirleyeceğiz” diye son noktayı koymuş bir kere…
Demek ki “Adalar birileri tarafından belirlenecek. Milletvekili adaylığı tutanın elinde kalacak” demiş açık açık…
Bu belirlemeyi yapanın kim ya da kimler olduğu ne kadar önemli sizce?
.....
Küseceklerse şanslarına küssünler…
Duyuyoruz ki bazı aday adayları kırgınmış…
Duyuyoruz ki bazı aday adayları küsmüş…
Bazıları sıralamadaki yerini beğenmeyip adaylıktan çekilmiş.
Bazıları, yerini beğenmeyip, bunu açık açık söylese de adaylıktan çekilmemiş ama “Benden de bir şey beklemeyin” mesajlarını partilerine göndermiş.
öncelikle şunu söyleyelim ki, hiçbirinin küsmeye, darılmaya, kırgın olmaya en küçük bir hakkı yok.
Aday adayı başvurusunda bulunan, üstelik önemli sayılabilecek bir oranda da para ödeyerek başvuru yapan her aday adayı, Milletvekili aday listelerinin kimler tarafından ve ne şekilde yapılacağını biliyordu.
Mevcut tüm şartları bilmelerine rağmen aday adayı müracaatında bulundular.
Bir anlamda şanslarını denediler.
Olmadı. Şans yüzüne gülmedi…
O yüzden, ona, buna, partiye küseceklerine, şanslarına küssünler…
....
Kiralık AMA Kurumsal firmalara
Mutlaka dikkatinizi çekiyordur.
Son günlerde işyerleri birbiri ardına kapanıyor.
Hem de içine önemli derecede masraf edilen işyerleri bunlar.
Kapanan işyerinin olduğu dükkânların üzerine ise yeniden “kiralık” levhaları asılıyor.
Eskiden olsa asılan sadece bu “Kiralık” tabelaları olurdu.
Şimdi “Kiralık” tabelalarının altına bir yazı daha konuluyor: “Kurumsal firmalara” yazısı.
Belli ki, kiralayan, işleri iyi gitmeyip, dükkanı kapatmak zorunda kalanlar, kiraları da ödememiş.
Dükkanını kiralayanlar belli ki, kiraladıkları işyerlerinden kira paralarını alamamış.
Böyle olmasa o “kurumsal firmalara” ibaresini niye koysun.
Niye böyle bir kriter belirlesin kendince…
Demek ki ekonomideki sıkıntıya bir eklenti daha geliyor…
İş yapmak istiyorsunuz ama dükkan kiralamanız zor…
Dükkânınız var ama kirayı ödeyeceğine inanmadığınız hiç kimseye vermiyorsunuz dükkânınızı “Boş kalsın daha iyi” diyorsunuz…
Ne diyelim?
İş giderek çığırından çıkmaya başladı galiba…
.....
Diyeti önce otelci, sonra herkes sırasıyla ödeyecek…
Ekonomik anlamda sıkıntılı günler yaşıyoruz.
Yaşadığımız sıkıntılar, daha da sıkıntılı günlerin geleceğini gösteriyor.
Ekonomistler, bugün için yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı alınan tedbirleri yeterli bulmuyor ve şöyle diyorlar:
“Merkez Bankaları sıkışan likidite piyasasını açmak için piyasaya para pompalar.
Amaç, dönen nakdi artırarak piyasayı karşılıklı borçlanma açısından rahatlatmak ve borçlanmanın maliyetini aşağı çekmektir.
Yapısal reformlar olmadan, reel kazanç yaratmadan kriz ancak geçici olarak çözülebilir.”
Bunu söyledikten sonra bilindik şu fıkralı örneği veriyorlar:
Güney sahillerimizde bir otel… Yaz sezonu gelmek üzere, ancak kasaba bomboş. Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar depozito ödeyip, odaya bakmaya çıkıyor.
Otel sahibi parayı hemen alıp, manava olan borcunu ödüyor.
Manav, 100 doları alarak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, ’kredili hizmet veren’, birlikte olduğu hayat kadınına götürüyor.
Hayat kadını parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor.
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor ancak "TüM KASABA BORçLARINDAN KURTULUYOR".
Tedbir paketleriyle krizden çıkma yöntemlerinin bu hikâyeyle az da olsa benzerlik gösterdiğini söylüyor ekonomistler.
Son olarak da:
Yine aynı fıkralı örneğe dönüp, “Otelci müşteriyi kaçırdı, yani diyeti bir şekilde o ödedi.” Diyerek, onun batmasıyla, sıranın yavaş yavaş diğerlerine geleceğini sözlerine ekliyorlar…