4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KONUŞTUKÇA BATIYORLAR...

Çok partili dönemde, siyasi partiler ve politikacılar, ülke sorunlarını çözmedi. Bilakis var olan sorunlara, yenisini eklendi. Türkiye'de, siyasi partiler, siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin, gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde, ciddi engel olduğu gibi, sorun yaratan taraf da oldu.
Nitekim Türkiye' yi, gelecekte, zor günlerde bırakacak ve gelecek, nesilleri de etkileyecek kararlar alınıyor. Tehlikeli senaryolar ve gelişmeler, bilerek veya bilmeyerek, siyasiler tarafından adeta körükleniyor. Halkımızın duyarsızlığı ise kötü gidişin tuzu biberi olurken, dış ve iç şer odaklara da cesaret veriliyor.
Bugünde, ülkenin bütünlüğünden yana taraf ve bu yöndeki tehlikeleri de önlemsi gereken, Sayın Gül, Kürt sorunu ve bazı konularda imalı konuşuyor. Tartışmaya açık çıkışlarını da sürdürüyor. Bu konuşmaları ile de ülke karşıtı olan kesimleri umutlandırıyor.
Abdullah Gül'ün, Hakkâri' de, olmayan Kürt sorunu il ilgili, "Düne kadar adı yoktu. Bugün biz de biliyoruz. Çözülmesi gerekir. Bu da ülkenin demokratikleşmesiyle olur. Demokrasi gelişecektir. Burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söylemediğiniz şeyleri biliyorum ve size katılıyorum. Bu sorunun çözümü süreç işidir. Bu sorunun çözülmesi için, herkesin elinden gelen çabayı göstermesi gerekir. Diyalogla ve iyi niyetle çözülmesi gerekir" sözleri, hem PKK terör örgütüne, hem de DTP' ye, moral oldu. Dış ve iç şer odaklarını da sevindirdi.
Aslında Abdullah Gül' ün, sözlerini yadırgamamak lazımdır. Basında yer aldığı şekliyle, 15 yıl önce,19 Aralık 1993'te, "Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3'üncü İstişare Toplantısı" nda, "Milliyetçilik; demin dediğim gibi, öyle olmuş ki; Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez, aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela, bunları açık söylemek zorundayım- " Ne mutlu Türküm diyene " lafını tutup, her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında, ilkel bir hale dönmüştür. "demişti.
Yine Sayın Abdullah Gül'ün, geçmişte söylediği, " Bir Türk dünyaya bedel gibi, bu laflar aslında, Türkiye'nin o bütünlüğünü, Türkiye'nin, o geçmişteki bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan, bu bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. Şimdi ne gariptir ki, bu lafları; seyahat ederseniz, Doğu ve Orta Anadolu'ya, doğru geldikçe " Önce Vatan " yazdığını, batıya Ankara'ya İstanbul'a gittiğinizde ise hiç rastlamazsınız bunlara. Yani bunlar tek parti devrinden kalan ve zorla, halkın kendi inanç değerleriyle bütünleşmeyen, bir dünya sistemini halka zorla kabul ettirmektir." sözlerinin bugün arkasında mı bilinmez ama Bu söylemler değerlendirildiğinde, Hakkâri konuşması yadırganmamalıdır.
Ayrıca Sayın Abdullah Gül, Hakkârili vatandaşlarımızı görünce aklına gelen, ancak söylemekten imtina ettiği fikirlerini, kamuoyuna ya açıklamalı, ya da sessiz kalmalıdır. Çünkü konuşmaları ve gereksiz çıkışları ile ülkeye, devlete, cumhurbaşkanlığı makamına, zarar veriyor., icraatını da tartışmalı hale getiriyor. MHP, Abdullah Gül'ün, çıkışlarından sürekli müştekidir. Nitekim MHP Lideri Sayın Bahçeli, Salı günkü Grup Toplantısında, "Çankaya'da ağırladığı Hakkâri heyetini kabulünde "Burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediğiniz şeyleri biliyorum ve size katılıyorum." açıklaması tam bir garabet örneğidir." demiştir. Oysa Abdullah Gül' ü, köşke çıkaran, MHP' nin tutumu değil midir?
Hülasa gündemde olan, Kürt sorununu da politikacılar, söylemleri ve beyanatları ile adeta körüklediler. Nitekim Sayın Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " demiştir. Karayalçın ise, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" diyerek bugünkü olaylara katkıda bulunmuştur. "Kürt realitesi vardır" diyen Sayın Demirel veya " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Sayın Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Sayın Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Sayın Mumcu, bu sözleri ile PKK ve yandaşlarına cesaret verdiler. Olayların da bugünkü boyutlara taşıdılar.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Türkiye, her alanda meçhule doğru sürükleniyor. Dış ve şer odakların, senaryoları da örtülü olarak hız kazanıyor. Devleti yönetenler ve yönetecek olanlar, yani iktidar ve muhalefet, ekonomik krizde bile " çarşaf", "türban" ve benzer sorunlarla uğraşıyorlar. Oysa ülkemizde, fakirlik ve işsizlik, benzer hayati sorunlar var ama onlar hala konuşuyor. Konuştukça da batıyorlar... Ancak batarken, halkı da beraberinde sürüklüyor, faturayı da halka kesiyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi