1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Korkarım her şey eskisi gibi olacak!

Nasıl ki; sokağa çıkma yasağı biter bitmez binlerce kişi kendisini sokağa atıyor…
Nasıl ki; “Salgını kontrol altına almaya başladık” söylemleriyle birlikte “Tehlike geçti” psikolojisine giriliyor.
Nasıl ki; duyulan bir-iki haber sonrasında insanlar “Artık bundan sonra bize bir şey olmaz” kafası yaşamaya başlıyor…
İşte bu davranışların tümü  “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söylentilerine inat, her şeyin eskisi gibi olacağının belirti ve göstergeleri aslında…
Psikolog veya Sosyolog değiliz ama bu davranışlar, insanların salgın nedeniyle bir süredir yaşamakta olduğu zor, sıkıcı ve meşakkatli ama güvenli bir yaşamı sürdürme yerine, eskiden olduğu gibi kolay, eğlenceli ve özgür olan yaşamı, güvensiz olmasına rağmen tercih edeceklerini de gösteriyor.
***
Sonuç olarak…
Salgının başladığı ilk günler ve sonrasındaki süreçte biz de “Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmaz” diye düşünüyorduk…
Daha salgınla ilgili ilk iyimser sonuçlar alınır alınmaz insanların adeta eski yaşantılarına dönme yolundaki davranışlarını görünce bu düşüncem değişmeye başladı.
Diyeceğim o ki;
Şu salgın meselesi kontrol altına alınır alınmaz,  büyük ihtimalle ve bir anda salgın öncesi yaşamda bulacağız kendimizi…
ülke gündemi de Şehir gündemi de,  salgın öncesinde kaldığı yerden ve sanki  hiçbir şey olmamışçasına devam edecek.
Anlayacağınız bu iş biter bitmez  biz yine…
CHP ve AK parti içindeki gruplaşmalar ve kavgalarla…
CHP’li Belediye Başkanları ile AK Parti Milletvekillerinin kendi arasında yaşayacakları güç gösterileriyle…
Birbirini sevmediğini bildiğimiz insanların sırf “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığıyla kurdukları ittifaklarla…
Siyasette geleceğin hesabını yapanların vizyona sokacakları filmlerle…
Adı ön plana çıkmaya başlayan insanlarının önünü kesmek için yapılan ayak oyunlarıyla…
İnsanların hırsları, riyakârlıkları, yalanları, iftiraları ve birbirlerini acımamızca eleştirip, suçlamalarıyla baş başa kalacağız…
üstelik!
Salgın sürecinde yaşadıklarımızdan tek bir ders dahi çıkartmadan olacak bu söylediklerimiz…


.....


ülkeyi yönetenlerden iki şey beklenir…


Olağanüstü durumların yaşandığı süreçlerde…
Yani…
Deprem, sel baskını, fırtına, salgın gibi afet durumlarında, ülkeyi yönetenlerden iki şey beklenir…
Birincisi: Vatandaşların ceplerine para koyulmasıdır…
İkincisi ise…
Vatandaşın cebine para koyulamıyorsa,  cebindeki paranın alınmamasıdır…
Eğer hem para koyamıyor hem de vatandaşın cebindeki para alınıyorsa, işte o vatandaş bunu kolay kolay unutmaz…
Belki “niye böyle yaptın?” diye açıktan açığa sormaz ama bir şekilde bunu soracağı günün gelmesini bekler.
Bu söylediğimiz bütün ülkelerin yönetimleri için geçerlidir.


.....


çocukluk anısı işte!


çocukluğumuzun unutamaz dizisiydi  “Uzay 1999” dizisi.
Haftayı zor getirirdik izlemek için.
Siyah-Beyaz televizyonların karşısında, saatler öncesinden yerimizi alır, jeneriğini bile büyük bir dikkatle izlemeye koyulurduk.
İzledikten sonra ise birkaç gün etkisi üzerimizden gitmezdi.
“Atılgan” isimli uzay gemisi içinde geçen, efektleri ve çoğu sahnesi bilgisayar teknolojisi ile yapılmasına rağmen izleyicide gerçekmiş hissi uyandıran, bölümleri uzayda ve adını dahi duymadığımız hayali gezegenlerde geçen, ilginç ve eğlenceli konulara sahip bir diziydi.
Her bölüm, ölümle burun buruna gelen gemi mürettebatının, ne yapıp edip,  kendilerini, gemilerini, Dünya’yı ve Uzayı kurtarması ile sonuçlanır, bu da bizi mutlu ederdi.
Söz konusu diziyi izlediğimiz yıllarda çocuktuk ve dizinin adında yer alan “1999” yılı bizim için çok uzak yıllardı.
Sahiden de,  1999 yılı geldiğinde, uzay gemilerinin olacağını, bu gemilerle uzayda ve gezegenlerde dolaşılacağını, çeşit çeşit uzay canlılarının ortaya çıkacağını ve bu tür maceraların yaşanacağını falan düşünürdük.
***

çocukluk bu ya; bir de Uzay gemisinde bulunan o insanların, yaptı görevler nedeniyle maaş alıp almadıklarını merak ederdik.
Dizinin bir bölümünde geçen bir konuşma, bizi merak ettiğimiz sorunun adeta cevabı niteliğindeydi.
Şöyle diyordu kaptan;
İnsanoğlu’nun artık yeme-içme ve giysi’den başka hiçbir şeye ihtiyacı yok…
Amacı; Yaşamak ve üremek suretiyle neslini sürdürmek…
Görevi ise; bilim ve teknolojiyi geliştirerek yaşadığı gezegeni sonuna korumak…
***

Dizinin her bölümünü izledikten sonra yaptığımız gibi hayal dünyasına dalıp, o çocuk aklımızla şöyle düşündüğümü hatırlıyorum:
“Bir gün gelecek mal-mülk diye bir çaba olmayacak, tek ihtiyacımız yemek ve giysi olacak. Onu da robotlar yapacak. Bir hap içeceğiz, karnımız doyacak. Para diye bir şey olmayacak. Herkesin tek görevi yaşadığı gezegene sahip çıkmak ve korumak olacak”
Korona günlerinin insanları evlere hapsettiği süreçten olsa gerek zaman zaman o çocukluk hayali düşüncelere gittik ister istemez…
Baksanıza şu halimize?
Hepimiz evlere kapanmış haldeyiz…
Tıpkı dizideki kaptanın söylediği gibi; ihtiyacımız sadece: yeme-içme ve bir-iki giysiden ibaret.
Amacımız ise:  virüs kapıp hastalığa yakalanmadan, sağlıklı bir şekilde yaşamayı sürdürmek.
Bu durum doğayı ve gezegeni otomatikman koruma altına almış vaziyette.
Zira, evlere kapalı olduğumuz için artık çevreyi eskisi gibi tahrip edemiyoruz.
Kulağımız ise sürekli bilim ve teknolojiden gelecek yeni ve müjdeli haberlerde…


.....


Bu faturalar
ne arkadaş?


Kiminle konuşsam aynı şeyi söylüyor.
Sosyal medya üzerinde kimin paylaşımına baksam, aynı dertten yakınıyor.
Konu: Elektrik faturaları…
Gelen faturaların neredeyse tamamı, bir önceki faturaların en az yüzde 20 oranında arttığını gösteriyor.
Bir önceki aya oranla faturaları yüzde 50 hatta yüzde 100 oranında artışla eline ulaşanlar var…
İnsanlar son derece tepkili…
-“Eğer bu faturalar, ortalama ile belirleniyorsa bu nasıl ortalama?” diye soruyor…
Elektriğe herhangi bir zam gelmediğini de belirtip “Faturalardaki bu kadar artış niye?” sorusunun cevabını merak ediyor.
Kısacası…
İnsanlar elektrik faturalarının belirgin bir şekilde artmış olmasını, ayaküstü kazıklandıklarına bağlıyor.
Aynı konudan yakınanların istediği tek şey ise; Bu konunun birileri tarafından araştırılması ve gerçeklerin ortaya çıkması…
Umarız o birileri bu araştırmayı yapar ve insanların kazıklanıp kazıklanmadığını ortaya çıkartır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi