
Gazi Özdemir
KUR'AN SADECE RAMAZAN AYI KİTABI DEĞİLDİR
Yayınlanma:
Halen toplumuzda geleneksel olarak Ramazan ayı, hem oruç tutma, hem de Kur'an'ı hatmetme ayı olarak görülmektedir. Bu görüş temelinde, her yaştan ve özellikle bayanlar ağırlıklı insanlarımız, genellikle sadece Arapça yazılmış olan Kur'an-ı Kerimlerini alıp Mukabele diye tanımlanan ve Cüz cüz Hatmetmeye koşuşturuyorlar. Çünkü 30 günlük Ramazan ayı boyunca bütün kitabı okumayı bitirmek hedefindeler. Hızlı bir okuyuşla bir aya sıkıştırılan ve ana dilde olmadığından anlaşılmayan Arapça dil ile olan bu okuyuşu Ramazan ayında bitirme telaşı içinde olmaktadırlar.
Daha önceki Vahiy Kitapları ile bildirdiği din kuralları olan Muhkem-kesin hükümlerin Kur'an ile tamamlanmıştır ve Allah'ın tek olan bu dinine birçok ayette (Tin-5, Yunus-19, Bakara-135, Al-i İmran-19-95, Ahzab-40 ve Maide-3) İslâm adı verilmiştir. Bu DİNİN ANAYASASI ve İLAHİ DERS KİTABI KUR'AN'DIR. Hepimiz bundan sorumluyuz, çünkü bundaki muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirip gerçekleştirmediğimizden, onlara uygun yaşayıp yaşamadığımızdan da sorgulanacağız, hesaba çekileceğiz "Zuhruf-44. Ya Muhammed! Şunu da bilesin ki bu Kur'an, Sana ve toplumuna anlayıp düşünecekleri bir uyarıcıdır /bir zikirdir /kılavuzdur ve hepiniz O'ndan sorumlu tutulacaksınız. Hesap günü de onun muhkem mesajlarını uygulayıp uygulamayışınız yönünden değerlendirilip sorgulanacaksınız". Bu nedenle de, Müzzemmil-3-4 ve Nahl-44 ncü ayetlerle bizzat Hz. Muhammed'den başlamak üzere bütün insanlara Kur'an'ı nasıl okuması gerektiği ikazı yapılmıştır "Müzzemmil-3. Ya Muhammed! Yarısından önce bir vakitte kalk, 4. Kendine göre de bir zaman ayırarak kalk ve Kur'an'ı anlaya anlaya, düşüne düşüne oku /iyice öğren. Nahl-44. Ya Muhammed! Biz, seçtiğimiz elçilere, uyarıcı sahifeler ve kitaplar gönderdik. İnsanlara anlatman ve iyice anlayıp üzerinde düşünmeleri için, Sana da bu Kur'an'ı /zikri indirdik". Çünkü Kur'an'ın indirilmesinin temel amacı, okununca veya dinlenince, bildirilen muhkem-kesin hükümleri anlaşılsın, üzerinde düşünülsün, öğrenilip benimsensin ve bunlara göre de yaşansın diyedir. Çünkü Kur'an, Zuhruf-44 ncü ayette belirtildiği gibi, doğru yolu /hidayet yolunu gösterici bir kılavuz, bir uyarıcıdır. Bu duruma göre, ana dili olmadığı için yalnız Arapça'sından Kur'an'ı okuyan veya dinleyen, bir şey anlayamayacağına göre, din ve kuralları demek olan muhkem-kesin hükümleri öğrenemeyecek ve doğru yolu bulamayacak demektir. Her biri birer ibadet olan ve 400'ün üzerinde sayıdaki muhkem-kesin hükümler, insanların yaşamlarına, ahlâklarına ve davranışlarına yansımayacaktır. Dolayısıyla da Ramazan ayını Kur'an'ı anlamadan geçirmiş olacak ve sadece duyacağı Allah, Melek, Ahret, Cennet, Cehennem, Sabır, Tevekkül, Salat gibi kelimeler ve Esma-ül Hüsna'larla duygulanacak, dolayısıyla da böylesi bir hatim, ancak DUYGU HATMİ demek olacaktır.
Hz. Muhammed'e ikinci öneri, Kur'an'ı insanlara anlamaları için, ana dilleri ile tebliğ etmesi olmuştur. Dolayısıyla da Peygamber'in izinde olan bizlerin de insanlarımıza Kur'an'ı anlasınlar diye anladıkları dil olan ana dilleri ile sunmamız ve anlatmamız gerekmektedir. Tabi burada görev ve Hz. Muhammed'in izinde olma vebali, Kur'an'ı Türkçe'ye çevirebilecek olan biz bilim adamlarınındır. Çünkü Kur'an'ın anlayarak okunması için kolaylaştırılmış olduğu Kamer suresinin 17, 22, 32 ve 40 ncı ayetleri olarak tekrarlanan ortak mesajda, okunursa herkesin kapasitesine göre mutlaka anlayacağı da A'la-9-10 ncu ayetlerde vurgulanmıştır "Kamer-17. Gerçek şu ki, Biz, zikri /Kur'an'ı insanlar anlayıp düşünsünler ve öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık, o halde Onu anlayıp, düşünüp benimseyecek yok mu? A'la-9. Sen Kur'an'ı /Zikri bıkmadan tebliğ et, çünkü mutlaka faydalanacak olacaktır. 10. Örneğin Allah'a gönülden iman eden kimse, Kur'an'dan anlayıp, düşünüp öğüt alacak ve doğru yola yönelecektir".
İşte bu nedenle, hem Kur'an'ı tebliğ eden Hz. Muhammed'in, hem de tebliğ edildiği toplumun ana dilleri olan Arapça dili ile indirilmiştir (Zuhruf-3. Ana dili Arapça olan halk anla-sınlar, akıllarını kullanıp düşünsünler diye, bu kitabı Arapça bir Kur' an olarak hazırladık). Ve aynı uygulama, Hz. Muhammed'ten önceki peygamberler için de yapılmış ve her peygambere indirilen kitap veya sahifeler, bulunduğu toplumun anlayacağı ana dilleri ile indirilmiştir (Şuara-196. Gerçek şu ki, bu bilgiler Senden önceki elçilerin kitaplarında da vardı ve o elçilerin kalbine de vahyi kendi ana dilleriyle indirmiştik. İbrahim-4. Biz, görevlendirdiğimiz her elçiye, ayetlerimizi kendi hal-kının ana diliyle gönderdik ki, halkına anlayacakları bir dil ile tebliğlerini yapsın....). İnsanımızın bu sorunu aşması, Kur'an'ı ya sadece Türkçesinden, veya Türkçe ve Arapçasını birlikte okuması ile mümkündür.
Peygamber olması nedeniyle farklı bir hafıza yeteneğinde olduğu halde, Hz. Muhammed'e bile 23 yıl gibi uzun bir sürede ve iyice kavrayıp, insanlara da kavratması amacıyla aralıklarla indirildiğine göre, bizlerin de Kur'an'ı anlayarak, düşünerek ve öğrenerek okumamızı değil sadece Ramazan ayına, bir, hatta birkaç seneye yaymamız gerekmektedir diye düşünüyorum "Furkan-32. Şirk-ortak koşup, bildirilen gerçekleri inkâr da ederek küfre sapanlar, 'Kuran, Muhammed'e niye bir defada, topluca indirilmedi?' diyorlar. Ya Muhammed! Biz, Kur'an'ı bölüm bölüm indiriyoruz ki, belleğine iyice yer-leşsin. Ve O'nu, belirlenmiş ve tutarlı bir diziliş sırasına göre Sana peyder pey vahyediyoruz". Örneğin ben lise çağımdan beri Kur'an ile arkadaşım, tekrar tekrar, notlar tutarak, düşünerek ve son 5 yılda tercüme de ederek defalarca bitirdiğim halde, yine halâ yeniden okumaya devam ediyor ve her okuyuşta farklı yönlerini görüyorum.
Bana göre Kur'an, hiç değilse bütün bir yıla yaydırılmak üzere her gün azar azar ve anlayıp, düşüne düşüne okunmalıdır. Bunu da yaşam süresince tekrarlamalıdır diye düşünüyorum. Ve görülecektir ki, her yıl ve her okudukça farklı gerçeklere varılacaktır.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN"da bulabilirsiniz.
NOT-2: 25 Haziran Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ nin 4 ncüsüne kısmetse devam edeceğim.