
Buğrahan Doğangil - DUVAR
Amerikancı politikalar bitmeden Beylikova’lar bitmez
Beylikova’da bulunan “nadir toprak elementleri” rezervi şehrin gündeminden haliyle düşmüyor. Bu rezerv hem ülke hem de şehrimiz için elbette çok önemli. Ama böyle bir yer altı değerinin neredeyse tamamen siyasetin vesayetinde tartışılıyor olması biraz trajikomik.
Bilim insanları işin içinde yok mu? Var tabii ama ne kadar var? Yanıtı zaten siz tahmin ediyorsunuz.
Bilimden uzak sayılacak tartışmalar işin bir boyutu. Diğer boyutu ise bence çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Beylikova’da bulunan rezerv bugün orada var olmadı.
Neden bugün gündeme geliyor?
Türkiye Cumhuriyeti’nin “Amerikancı” politikaları yüzünden demek hiç yanlış olmaz. Erdoğan gibi AKP’nin başındaki bir Cumhurbaşkanından farklı bir güdüm de çok beklenemez zaten.
AKP ile ilgili hemen tüm yazılarımda belirttiğim gibi bu parti ve tepesindeki Erdoğan’ın ekonomi, politika anlayışı Neoliberalizm üzerine kurulu.
Kapitalizmin en sert yorumlarından biri olan Neoliberal politikaların genelde varış noktası Amerikancı bir sistem oluyor.
Maalesef, Türkiye bu politikalardan Menderes döneminden beri kurtulamıyor. Zaten hepimiz hemfikiriz ki Sayın Erdoğan, Adnan Menderes’i oldukça önemli bir önder olarak görüyor.
Aynı kafalar aynı politikalar üretmekten vazgeçmiyor.
Türkiye’deki Amerikan emperyalizmi baskısı bugün Beylikova tartışmalarında yeniden karşımıza çıkıyor.
Yanı başımızda durup duran rezerv, kapitalizmin altın çocuğu Trump’ın işaretiyle bir anda sevgili hükümetimizin ilgi odağı haline geldi.
Bugün mü farkına vardık elimizdeki değerlerin?
Bu arada, şunu da söylemeden geçmeyeyim. Körü körüne, rezervler madenciliğe açılsın diye bir savunmam yok. Ben madenciliğin çok dikkatli ve duyarlı yapılmasını savunan, doğanın ve canlılığın paradan çok daha önemli olduğunu her defasında dile getiren biriyim.
CHP’nin bazı söylemlerinde gördüğüm,
“Bu maden çıkarılıp, bizde işlensin, ülkede kalsın. Dışarıya gitmesin.” anlayışına da tamamen katılmıyorum.
Tamam, doğaya zarar vermeyecekse, son derece hassas bir sistem ile ülkemize kaynak kazandırılacaksa, bize güç katacak bir çalışma olacaksa yapılsın. Buna katılırım. Ama siyaset buna karar veremez, vermemeli.
Böyle bir karar almak için tüm karar verici unsurlar, siyaset üstü bir tutum ile bir araya gelir ve bu rezervlere ne olacağı değerlendirilir.
Yalnız görüyoruz ki bugün iktidarı elinde tutan AKP, yine bu derece önemli bir konuda kendi başına karar almak için mücadele ediyor.
Haliyle ana muhalefet de rezervin en azından ülke dışına çıkmaması için mücadele içine girmiş görünüyor. İtirazlar çok normal…
Yeniden sadede gelirsek Türkiye dün neyse bugün de aynı Amerikancı politikaları izliyor. Kendi vatanına fayda sağlamak öte dursun, yöneticiler taşı toprağı paraya çevirip hızlıca keseyi doldurma niyetinde.
E bir de tabii ABD baskısı…
Dünya lideri olduğunu iddia eden Erdoğan, Trump’tan talimat alınca sorgusuz sualsiz Beylikova’yı peşkeş çekecek gibi görünüyor.
Çünkü eli mecbur…
ABD, Erdoğan hükümetine Orta Doğu ve Afrika gibi coğrafyalarda derebeylik bahşetmiş durumda.
Bizimkiler de aldıkları icazetle lidercilik oynuyorlar. Hal böyle olunca ABD’nin arzuları bir emir gibi tepemizde bitiyor.
Bu ülkenin birçok yönden hizaya gelmesi için vakit geldi de geçiyor. Bu kesin bir gerçek.
Bir de asıl mesele, hangi parti yönetime gelirse gelsin, artık ülkemizin bu dolaylı Amerikan mandasından kurtulmasıdır.
Beylikova’nın kurtuluş reçetesi tam bağımsız bir Türkiye’den geçiyor, kabul edelim.
Ayrıca Amerikancı politikalar sona ermeden Beylikova’lar bitmez…
Bugünün şartları altında neye itiraz edersek edelim, ABD baskısı ağır gelecektir. Umuyorum ki işin sonunda yanılan ben olurum ve ülkemiz bir değerini daha emperyalistlere peşkeş çekmez.
Herkese keyifli bir gün diliyorum, sevgiyle kalın…