
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KÜRESEL ISINMA
Küresel ısınma nedeniyle, Türkiye genelinde, çok şiddetli yağmurlar, kısa süreli dolu yağışı, oluyor. Rüzgar, hızı artıyor, çatıların uçuyor, ağaçlar devriliyor. Mayıs ayında, don olayları görülüyor. ülkemizin, birçok yerinde, özellikle Anamur, Antalya Ege ve Karadeniz kıyılarında, hortum hadiseleri yaşanıyor.
Konya’ da, kum fırtınaları, Türkiye’yi, çölleşmenin başladığının bir göstergesidir. Zira Anadolu, çölleşmeye, çok müsait olup, bu durum, Konya Karapınar çevresinde yaşanıyor.
Konya Karapınar’da, yaşayan insanlar, bazı zamanlarda, sabah kalktıklarında kapı önlerinin kum yığınlarıyla kaplandığını görüyorlar. Bu nedenle de yöreden büyük bir göç yaşanmıştır. Bugün Konya ovasının geneli, bu felaketle karşı karşıyadır.
Küresel Isınmadan, en fazla zarar görecek ülkelerin başında, Türkiye gelmektedir. Tedbir alınmaz, özellikle de su kaynakları, hoyratça kullanılır, ağaçlandırma çalışmalarına da hız verilmezse, ülkemizde, çevre felâketi, kaçınılmaz olacaktır.
1970’li yıllarda, NASA ın, “ 2050 yılında, Türkiye çöl olacak” haberi, basında yer almıştı. Ancak O günlerde, inanmak istemedik. Hatta tartışma konusu bile yapılmıştı. Ancak bugün, dünya, Küresel Isınma” nedeniyle, bu gerçekle karşı karşıyadır.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), tarafından yapılan araştırmaya göre, küresel ısınma, bu yüzyılın sonunda, bitki ve hayvan varlığının, üçte birini tehdit ediyor. Küresel ısınmanın, etkileri, dünyanın her yanında görülüyor.
Nitekim milyonlarca insanı, sel, kasırga, kuraklık, susuzluk ve salgın hastalıklarla karşı karşıya bırakıyor. 2025 yılından itibaren, 3 milyardan fazla insan, su kıtlığı ile karsı karşıya kalacak. Yükselen deniz seviyesi, Pasifik adaları ve Hint Okyanusu'ndaki adaların çoğunu tehdit ediyor.
Küresel sera gazı salınımının dörtte üçüne kömür, petrol ve doğalgaz tüketimi yol açarken, dörtte birine ise tarım ve ormansızlaşma yol açıyor.
Küresel ısınma ile incelemede bulunan bilim adamları, çin ve Hindistan’ın, bu artışa, büyük katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak, “dünya karbondioksit üretimi”ni, sıraya koyduğunda, ABD, başı çekiyor. Atmosfere, yılda 220 milyon ton karbondioksit bırakan, Türkiye ise 20.sırada. 2010 yılında, bu rakam 400 milyon tonlara ulaşacağı söyleniyor.
Dünyada Atmosfere, yılda ortalama 21 milyar ton karbondioksit salınıyor ve bu miktar giderek artıyor. Dünya Yaban Hayatı Koruma Fonu (WWF) nın raporuna göre de Akdeniz havzasında bulunan Türkiye’de, 40 dereceye yakın sıcaklıklar, mevsim normali olacak ve tarım alanlarının, yüzde 40’ı kuruyacaktır.
Ayrıca Ankara üniversitesi Fen Fakültesi Ekoloji ve çevre Biyolojisi Anabilim Dalı öğretim üye Sayın Prof.Dr. Latif Kurt, yaptığı açıklamada, Küresel ısınmanın, şehirleşme, yanlış arazi kullanımı ve doğal habitatlar üzerindeki baskıların, son 20 yıl içinde 13 bitki türünü tamamen yok ettiğini söyledi., Baskıların devam etmesi durumunda ise önümüzdeki 10 yıl içinde, 1500’ e yakın bitki türünün, tehdit altına gireceğini de söyledi.
Yine Sayın Prof. Dr. Latif Kurt’ "Türlerin ve genetik çeşitliliklerin yok edilmesi, doğanın kısır ve kırılgan bir yapıya bürünmesi, insa dahil, diğer canlı türlerinin yaşamlarının tehlikeye girmesi anlamına geliyor" dedi. "
öte yandan, canlılar için elli, yüz yıllık periyotlar çok kısadır. Asırlarla ifade edilen ani değişimler, bitki ve hayvan türlerini tehdit etmekte ve canlılık, küresel bir yok oluşla karşı karşıya kalmaktadır. Nitekim birçok canlı türü yok olmuş ve birçoğu da, yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır.
Dünyamızda, memeli türlerindeki yok oluş, insan nesli için de tehlike çanlarını gündeme getirmektedir. Bugün dünyada, 1500’ e yakın türün, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu da söyleniyor.
Dünyamızdaki bu ve benzer çevre felaketleri, Eski SSCB Devlet Başkanı Michael Gorbaçov’ un "21. Yüzyılda, ulusları bekleyen, en önemli tehdit, askeri olmaktan çok çevre felaketleri olacaktır." sözünü hatırlattı.
Gerçekten de, Gorbaçov, bu görüşünde yanılmadı. Nitekim bilim adamlarında göre, 13 bitki türünün nesilleri tükenmiştir ve bin 500’e yakın tür, 10 yıl içinde yok olma tehdidi altındadır. 843 tür çok yüksek risk, 181 tür ise doğada çok kısa bir sürede yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Aynı yok oluş hayvanlarda da görülüyor.
Elbette bu tablodan, Eskişehir’de, nasibi alacaktır. Su kaynakları ve ormanlar, verimli kullanılmaz, ağaç dikimine de gereken ilgi gösterilmez ise, Eskişehir’de de çevre felaketleri kaçınılmaz olacaktır.
Eskişehir’de, Orman Bölge Müdürlerimizden, Sayın Sıtkı Küçüköz’ le, başlayan ağaçlandırma çalışmaları, umut vericidir. Ancak aynı titizliğin, DSİ tarafından, su havzaları, baraj ve göletler için de gösterilmesi de şarttır.
Küresel ısınmanın, ihmal edilecek bir tarafı yoktur. Bu alanda yapılacak, her ihmal, çevre felâketi hızlandırırken, yapılacak her türlü fedakârlık da çevre felaketini, en azında yavaşlatacaktır.
Ayrıca günümüzün, en büyük sorunlarından küresel ısınmayla mücadelede, her kesime ve bireye, ihmal edlmeyecek görevler düşüyor. çünkü gidebileceğimiz, başka bir Dünya, Türkiye ve Eskişehir yoktur.