
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
LİDERLERİN HER İCRAATI EĞİTİMDİR
Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. Liderleri söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. En büyük yanlışlıkları da fikir ve düşüncelerinin, hatta tavır ve davranışlarının, insanımız açısından, bir" EĞİTİM" olduğunun da farkında olmamalarıdır.
Hülasa Parti liderleri, rahmetli yazar Uğur Mumcu' nun, " TARTIŞMA YERİNE KAVGA, DİNLEME YERİNE SUÇLAMA, YANITLAMA YERİNE SALDIRI... BİZİM YAPTIĞIMIZ BU İŞTE'..." görüşünü de doğruluyorlar
Çağımızda, eğitimi, toplum yapar. Topumdaki her gelişme, bir eğitimdir. O nedenle de Liderlerin her sözü, hareketi ve tavrı bir eğitimdir. Liderler, bunu bilerek hareket etmeli, söz, tavır ve davranışlarında dikkat etmelidir. Çünkü toplumuzda, çocuklar, gençler ve büyükler, liderleri örnek alır.
Eleştirmek, tartışmak için, "iyi düşünme" nin, "İyi konuşma" nın, gerekli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Bu meziyetleri taşımayan siyasetçilerden, olumlu eleştiriler beklemek hayaldir.
Elbette istesek de istemesek de işimiz ve mesleğimiz ne olursa olsun, yaşamımız süresince eleştiriden, tartışmadan uzak kalamayız. Hiç değilse günlük yaşantılarımızın gereği ya eleştiririz, ya da eleştiriliriz. Gerektiğinde de kimi tartışmalara katılmak isteği, ya da zorunluluğu duyarız. Beğendiklerimiz veya benimsemediklerimiz de olur. Partiler arasında da aynı tablo yaşanabilir. Bu gelişmeler doğaldır. Ancak partilerin gerginlikleri körükleyen veya yeni gerginlikleri başlatan, onur kırıcı ve insanların motivasyonunu bozan, eleştirilerde bulunmanın, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır.
Doğrudur, eleştirinin ve tartışmanın, geçmediği yer ve durum yoktur. Eleştiri ve tartışma yaşamın parçaları, daha doğrusu bütünü içindedir. Ondan da kimse uzak ve ilgisiz kalamaz. Öyleyse, HOŞGÖRÜ, BAŞKALARINA SAYGI, ANLAYIŞ... Uygarlığın temeli, yaşam biçimi budur. Demokrasi de bu temeller üzerine inşa edilir. Ama Parti ve Liderlerinin, icraatları bu tablonun tam tersidir.
Öte yandan, Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, anayasa ve hukuku değiştirerek ortadan kaldıramadığı gibi, gündeme bile getiremez. Siyasi iktidarlar, kendi hukukunu yapıp, buna göre ülkenin yönetimine de talip olamaz. Bu durum, demokratik kurallara ve çağdaş hukuk normlarına da aykırıdır.
Ülkemizde kurulan siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kurulurlar. Milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlana, tüzelkişiliğe de sahiptirler. Ancak varlıklarını borçlu oldukları yasaları icraatlarında göz ardı ederler.
Ayrıca siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Ülkemizde mevcut yaslarımıza göre, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı olarak çalışırlar. Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları, Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Ne var ki bu hükümler, kanunlarda yazılıdır. Ancak patilerin icraatlarında yoktur
Öte yandan Cumhuriyetin, temel ilkelerini ve kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine, dini esaslar çerçevesinde ele alarak, etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara, haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın, ülkeye yarar getirmeyeceği gibi, halkı önce ayrıştırmaya, sonra da çatışmaya götüreceği de bir gerçektir.
İşte İNEGÖL ve HATAY DÖRTYOL...
Ayrıca demokrasinin, bir veya birçok kuralına uymayan veya cumhuriyetin temel ilkelerinden olan laik ve üniter yapıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan ve de demokrasinin tanıdığı, hak ve özgürlükleri, yanlış kullanan veya yorumlayanlar, hem demokrasiye, hem de ülkeye zarar verirler.
Liderler, partilerinden ziyade, ülke menfaatlerini düşünmek zorundadırlar. Çünkü ülke varsa, demokrasi ve partiler vardır. Aksi her hareket, ülkeye ve topluma ihanettir. O nedenle de Liderler icraatlarına, söz, tavır ve davranışlarına dikkat etmek ve kamuoyuna da örnek olmak zorundadırlar.
Liderlerin icraatından öncelikli sorumluluk Türk halkındadır. Çünkü liderleri sözde de olsa lider yapan, Lider doğru veya yanlışta söylese, alkışlayan, övgü dolu sözlerle teşvik eden de halktır. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunların çözümü halkın elindedir. Ayrıca La Rochefoucauld, dediği gibi, bir insan, özellikle de liderin değeri, yeteneklerinin büyüklüğüne göre değil, onları nasıl kullandığına bakarak ölçülmelidir.