Vedat Alp
Maaşlarına zam beklentileri ve dikkat çekici bir tanımlama
Aralık ayının ilk haftası geride kalıyor.
Gözler Ankara’ya çevrilmiş durumda…
Nedeni de belli…
Asgari ücret ile emekli ve kamu çalışanlarının maaşlarına yapılacak olan zamlar…
Zam oranlarıyla ilgili değişik tahminler yapılıyor.
En iyimser tahminler bile ‘’iç açıcı’’ değil…
Yüzde 30’luk zam ‘’hayal’’ olarak görülüyor.
İktidar temsilcileri açıklamalarında yakalanan ipuçları da hayal kırıcı…
Bir yandan enflasyonu öne süren, asgari ücret ve emekli maaşlarına yüzde 30’luk zammı çok gören iktidar, diğer yandan ne yapıyor?
Üst düzey bürokratlara ‘’30 Bin TL seyyanen zam’’ yapıyor.
Şaşırmamak elde değil…
Şaşkınlığın yanı sıra öfke de yaratıyor.
Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz diyor ki;
“Enflasyon 0,87 açıklandı kimse inanmadı, herkesin ağzı açık kaldı. Olur olur da bu kadarı olmaz dedik. Bir gün önce hükümet bürokratlarına 30.000 TL seyyanen zam yapacağını açıkladı. Emeklinin maaşının iki katı.
Buna nasıl bir isim vereceğimizi bilemedik. Zalimlik desek çok hafif kalıyor. Emekliye işkence desek o da değil. Öncesinde “Çok yaşıyorsunuz” demişlerdi! Ölmek istiyoruz ama can bu bir türlü çıkmıyor. Emekliyi öldürmek o kadar da kolay değil.’’
Muhsin Dilbaz öfkeli…
‘’Haksız’’ demek olanaksız…
Yerden göğe kadar haklı…
Emeklilerin temsilcisi olarak böylesine büyük haksızlık içeren uygulama karşısında öfkelenmesin de ne yapsın?
Maaş zamları ve beklentilerle ilgili düşüncelerini açıklayan yalnızca Muhsin Dilbaz değil…
Onun yanı sıra diğer emekli örgütlenmeleri ve kamu çalışanlarını temsil eden memur sendikaları da düşüncelerini açıklıyor.
Memur Sen İl Temsilcisi İbrahim Akar da değerlendirmeler de bulundu.
“Kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin enflasyona göre güncellenmesine 1 ay kaldı. Kış aylarının getirdiği ek maliyetlerle birlikte, enflasyon rakamları ile sahanın gerçeği arasındaki makas daha da açılmıştır. Çalışanlar arası uygulanan ücret rejiminden rahatsızız.2 yılı aşkın süredir uygulanan sıkılaşma politikaları beklenen sonucu vermek yerine kamu görevlilerini, sabit ücretlileri germekte, yükü az ücret alanın üzerine bırakmaktadır.
Kamu İşvereninin; “Enflasyonu; hedeflere uyduramayınca, maaşları beklenen enflasyona uydurmaya çalışması doğru bir uygulama değildir. Uygulanan politikalar; gelir adaletsizliğini ve çalışanlar arası ücret dengesizliğini artırmış, emekli kamu görevlilerini üzmüş, geleceğe dair kaygıları yükseltmiştir.
Buna ilave olarak; İşverenin birbirinden bağımsız iki farklı tutumu; kamu çalışanları arasındaki adaletsizliği büyütmüş, kamuda çalışma barışını bozmuştur. İşveren; çalışanların haklarını küçültmeyi, gelir dağılımını dengesizleştirmeyi, hayatın gerçeklerini görmezden gelmeyi bırakmalıdır.’’
Değerlendirmeler bu kadarla sınırlı değil…
Asgari ücret ve emekli maaşları ile ilgili başka sözler de var.
Değerlendirmelerine itiraz etmek olanaksız…
Diğer örgütlenme temsilcileri gibi o da doğruları söylüyor.
Ancak söylemlerinde dikkat çekici bir yan var.
İbrahim Akar, değerlendirmelerinde ‘’AK Parti iktidarı’’ ya da ‘’hükümet’’ tanımlarını kullanmıyor.
Israrla ‘’kamu işvereni’’ ya da ‘’işveren’’ tanımlamalarını kullanıyor.
Kendisine sormak gerek…
İyi hoş da ‘’kamu işvereni’’ kimdir?
Bir başka anlatımla da emekli ve memur maaşlarına yapılacak olan zamları kim belirleyecek?
Soruların yanıtı belli…
AK Parti iktidarı…
Bir başka tanımlamayla da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında oluşan Bakanlar Kurulu…
Zamları belirleyecek olan belli…
İbrahim Akar bunları bilmiyor mu?
Elbette ki çok iyi biliyor.
Bile bile ‘’AK Parti iktidarı’’ ya da ‘’Bakanlar Kurulu’’ tanımlamalarını kullanmıyor.
Nedenini kestirmek zor değil…
‘’İktidar destekçisi sendika yöneticisi’’ olunca böyle oluyor işte…