4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

MADENLER MİLLİLEŞTİRİLMELİ

                     


          ESOGÜ, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Selahattin KADİR, Batı Anadolu’da bulunan lityum içeren kil minerallerinin, yerli elektrikli araç ve yerli batarya üretimindeki kullanımı için, TÜBİTAK’tan destek aldı.


          Proje, Batı Anadolu Neojen Havzalarındaki Bor Yataklarında, Lityum İçeren Killi Sedimanların Jeolojisi, Mineralojisi, Jeokimyası ve Kökeni” başlığını taşıyor.


         Araştırma kapsamında, Batı Anadolu’da Bigadiç, Emet ve Kırka Neojen havzalarında ekonomik potansiyele sahip bor mineralleri ile birlikte bulunan, volkanik ve piroklastik kayaçların ayrışması ile oluşan, lityum içeren kil minerallerinin jeolojik, mineralojik, jeokimyasal özellikleri ve oluşum mekanizmalarının irdelenmesine yönelik çalışmalar yapılacak.


              Sayın Prof. Dr. KADİR, lityum elementinin dünyadaki stratejik öneminin giderek arttığını belirterek,  “ …Lityum günümüzde ‘yerli elektrikli araç’ ve ‘yerli batarya’ üretimi konularında ilgili sektörler için gerekli hammadde ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte bilimsel ve teknik bilgiler sağlamayı amaçlıyor.” dedi.


                 Ayrıca 198.163 TL bütçesi olan projede, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi’nden de toplam 4 araştırmacı görev alacak.


            Eskişehir’ de, Lityun yanında,  dünya standardındaki, altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi, madenlera sahiptir,


            Türkiye de maden çeşitliği açısından, önemli imkânlar sahiptir.


            Nitekim MTA Genel Müdürlerinden Mehmet Üzer, Türkiye’nin, maden çeşitliliği itibariyle dünyada 10. sırada yer aldığını belirterek, "Dünya, bor rezervinin, yüzde 72’si, metal maden rezervlerinin yüzde 0.4’ü, endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2.5’i, jeotermal potansiyelin yüzde 0.8’i ülkemizde bulunmaktadır" dedi


           Ayrıca Türkiye, hızla büyüyen maden ve maden ürünleri pazarından yararlanabilecek potansiyellere sahiptir. Türkiye, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında, üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer almaktadır


           Eskişehir, Bor ve toryum yatakları,  açısında, zengin rezerve sahiptir. Nitekim Sivrihisar ilçesinin, kuzey batısında Kızılcaören, Karkın ve Okçu Köyleri arasında, 15 km2’lik bir sahanın toryumun, yanı sıra, Nadir Toprak Elementleri (NTE) de içerdiği saptanmıştır.    


           Rapor sonuçlarına göre, bölgedeki cevherin ortalama tenörü %0,2 ThO2 olup, toplam rezerv yaklaşık 380.000 ton civarında olduğu tespit edilmiştir.    


          Ancak Eskişehir, geleceğin enerji kaynağı olarak düşünülen, Toryum ve Bor gibi madenlere sahip olmasına ve kentte üç üniversitesi ve bir de Maden Fakültesi bulunmasına rağmen,  ESO dışında, Eskişehir’in, madenlerle ilgili bir stratejisi olmadığı gibi, somut bir çalışma da yoktur


           Nitekim 200 dolar/ton dan satılan  tenörlü kolemanit cevherini, Türkiye, bu cevherde dünyanın tek üreticisi ve ihracatçısı konumundadır.


             Bor madenini ithal eden, ABD’li bir firma ise söz konusu,  ürünü, öğüttükten sonra, aldıkları fiyatın, üç katı olan, 600-650 ABD doları/ton fiyatla, nihai kullanıcıya satmaktadır. Katma değer, ABD, tarafından kazanılmaktadır.


              Bor ve borlu yakıtlar, 1950’li yılların başında, ABD Savunma Programında, geleceğin yakıtı olarak adlandırılmış ve nükleer silahlanma dışında, 2. önemli stratejik malzeme olarak nitelendirilmiştir.


            Ayrıca dünyada, bor rezervlerinin,  %72’si Türkiye’ dedir. Bor madeni ülkemizde, Bigadiç, Susurluk, Sultançayırı, Mustafakemalpaşa, Emet, Seyitgazi’de, çıkartılmaktadır. Eskişehir ise Dünya standardın da Bor rezervine de sahiptir.


           Ancak Bor Madenin, ülke ve Eskişehir ekonomisine katkısı yabancıların, Bor madeninden elde ettiği imkân ve olanaklarla karşılaştırıldığın da yok denecek kadar azdır.                


          1986 yılında, Rahmetli Turgut Özal’ın isteği doğrultusunda, hazırlanan 3213 sayılı maden kanununun ardından, Eurogold, Tüprag, Dardanel, Cominca, Anglo Tur, Anatolia Minerals, eldorado gold gibi şirketler, gerekli izinleri alıp, arama çalışmalarına başladılar.


            AKP iktidarının, hazırladığı 2004’te yürürlüğe giren 5177 Sayılı Yeni Maden Yasası ve bazı yasalarda yapılan değişiklikler ile yabancı şirketler maden ruhsatı almak için, adeta Türkiye’ye akın etti. 


             Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, CHP’li Fethi Gürer’in, soru önergesine verdiği yanıtta, Türkiye’de, 118 yabancı firmaya ait 593 maden ruhsatı bulunduğunu söyledi.


             Bu şirketlerden bazıları da ellerindeki imtiyaz haklarını yeterli görmeyip, Eczacıbaşı Holding ile Dedeman’ın uhdesinde bulunan, maden sahalarındaki arama izinlerini de ele geçirdiler. Bugüne kadar da Türkiye’de, yalnız Altın madeni için, yabancılara 580 ruhsat verilmiş durumdadır.


              Madenlerimiz, Türk müteşebüsleri tarfından, çıkartılmalı ve kendi sanayimize, hammadde sunarak, katma değeri yüksek ürünler üretilerek, ihraç edilmelidir.


             ESO Başkanı, Sayın KESİKBAŞ ve ekibi tarafından, türkiye’de bir  ilk olan  “MADENCİLİK KÜMESİ ”nin, gerçekleştirilmesi, en önemlisi de “Bor ve Madencilik OSB/Endüstri Bölgesi” nin, düşünülmesi bile umut vericidir..


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi