
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MİLLİYETÇİLİK, GÜNAH KEÇİSİ OLDU
Pazar günü Kanal B TV' ye, konuk olan Kamuran İnan' ı, dinlerken biraz olsun umutlandık. Ancak son aylardaki gelişmeler, özellikle de ülkenin kaderini elinde tutan siyasilerin, AB ülkeleri ve bazı grupların, sanal aydınların, geçmişin hazımsızlığını yaşayan bazı azınlıkların, "TÜRKLER" ve " "MİLLİYETÇİLİĞİ" üzerindeki düşünceleri, kaygılarımızı artırmaya devam ediyor. Hülasa Türkiye' de, "Türkler" ve "milliyetçilik", adeta günah keçisi oldu. Ayrıca bu çevreler, "Hepimiz Türk'üz" sözünü, etnik, kafatasçı, ırkçı olarak tanımlarken "Hepimiz Ermeni'yiz", sözünü ise göz ardı ettiler.
Londra' da yaşayan, Şair Roni Margulies ise Hrank Dink cinayetinden sonra, "Yüz binlerce Türk'ün, "Ben Ermeni'yim" diyen pankartlar taşıması resmi ideolojiye, milliyetçiliğe vurulan ölümcül bir darbe. Herkes, "Yeniniz artık, biz de varız!" dedi. Devletin ve medyanın "Hepimiz Ermeni değiliz" diye karşı saldırıya geçmesi çok doğal. Teslim olacak değiller ya! Bize düşen, cenazedeki havayı sürdürmek, yaymak, örgütlemek, "301 kaldırılsın", gibi kampanyaları genişletmek, yenilerini yapmak. Milliyetçilik yükseliyorsa, biz de yükseliyoruz." tespiti, zekâ yoksulu, insanlarımızın bile, aklını başına getirebilecek sözlerdir.
Ayrıca Batılılar, Türk milliyetçiliğine karşı çıkarak, etnik milliyetçiliği de, körükleyerek, menfaatlerini korumayı ve kollamayı temel politika olarak benimsemişlerdir. Türkiye'yi bir çatışma içerisine sokmayı da, her zaman menfaatlerine uygun görmektedirler.
Elbette bu kesimler, her fırsatı, kargaşayı, gelişmeyi ve zemini değerlendirecekler, kin ve nefret kusacaklardır. Bu doğaldır. Nitekim Hrank Dink' le ilgili gösterilerde, bu net bir şekilde görüldü. Ancak aklıselim insanlarımızı kahreden, ülkenin kaderini elinde tutan bir insanımız, " Hani milliyetçilikle geçinenler var ya, bunlar milliyetçi filan değil. Bunlar ırkçı, ayrımcı, kafatasçı, bunlar milliyetçi değil. " sözleridir.
Dünya ve ülkemizdeki bazı kesimler, Türkiye'nin, bir Üniter ve Ulus devleti olduğunu düşünmek, bünyesindeki tüm etnik kökenli insanlarla birlikte, bir millet olduğunu bilmek ve Türk milliyetçiliğine de bu perspektiften bakmak zorundadır.
Bu çevreler bilmelidir ki, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik prensibine dayanır. Irkçılık, kozmopolitizm, mukaddesatçılık, şovenizim, totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır. Çünkü bu unsurları içeren veya hedefleyen milliyetçilik, antidemokratiktir.
Türk milliyetçiliği, başka milletlerin haklarına riayet eder. Emperyalizm ve sömürgeciliğe karşıdır. Hümanist bir nitelik taşır. Irkçı değildir. Yapıcı ve yaratıcıdır. Sağduyu ve adalete dayanır. Beşeri dayanışmaya değer verir.
Diğer bir yanlışlık da, devleti yönetenlerin, "Türkiye bir mozaiktir" cümlesini, sıkça kullanmalarıdır. Oysa bu söylem, bir zamanlar Sovyetler Biriliği İstihbarat örgütü, KGB' nin, Türkiye üzerinde yürüttüğü, bir psikolojik harekât sloganıdır. Ülkemizde, cumhurbaşkanları, başbakanlar bile, bu sloganın tuzağına düşmüştür
Türkiye mozaiktir sloganın' da esas hedef, Türkiye' nin, etnik yapısıdır. Bu söylem, ülkenin bütünlüğüne zarar verdiği gibi, etnik milliyetçiliği de körükler. Federal yapıya da zemin hazırlar Oysa Türkiye' nin, mozaik olmadığı da ortada. Nitekim çeşitli araştırmalara ve istatistiklere göre, Türkiye'de yaşayan insanların, en az yüzde 85'i, Türk kökenlidir. Bu derece homojen bir yapıyı, hiç bir millî devletin bünyesinde kolay kolay gösteremezsiniz. ABD'de 'Ethnologue Data from Languages of the World' adlı araştırma kurumunun hazırladığı 'Türkiye'de Etnik Dağılım' başlıklı raporda, 2001 yılı içinde, Türkiye'de etnik nüfus oranı yüzde 13.79 olarak gösterilmiştir (Yani, yüzde 86.21 Türk asıllıdır). Gene Eylül 2005'te AB Eurobarometer Anketi'nde, ana dilini Türkçe olarak bildirenlerin, (yani Türk kimliğini benimseyenlerin) oranı ise yüzde 93 olarak tespit edildi.
Marko Polo bile, 13. asırda, bu ülkeye 'Türkiye' demiştir. Başta Anadolu olmak üzere, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar 'daki, bin yıllık Türk yerleşimleri ve bu bölgeye akın akın göç eden Türk nüfusu, arşiv kayıtlarında ayrıntılı şekilde tescil edilmiştir.
Büyük önder Atatürk ise, " Türk milliyetçiliği ilerleme ve gelişme yolunda ve beynelmilel temas ve münasebetlerde, bütün muasır milletlere muvazi ve onlarla bir ahenkte yürümekle beraber, Türk içtimai heyetinin, hususi seciyelerini ve başlı başına müstakil hüviyetlerini mahfuz tutmaktır" demiştir.
Hala bu gerçekleri göz ardı eden, kişi/kişiler varsa ne denebilir ki?