Gamze Bulut; Türkiye'yi Olimpiyatlarda gösterdiği başarıyla onurlandıran genç bir kızımız.
İkincilik kürsüsüne çıkma başarısını gösterdiği için, Eskişehirlileri ayrıca gururlandıran bir sporcu Gamze Bulut.
Çektiği sıkıntılar ve bugüne kadar göstermiş olduğu çabalar göz önüne alındığında, başarı bizzat kendisine ait.
-"Bu başarıya kendi tırnaklarıyla ulaştı" desek yanlış olmaz.
Zira...
Çevresinde ki çok az insan çıkıp "Bu başarıda az da olsa benim payım var" diyebilir.
Ancak...
Gamze Bulut'un varlığından bugüne kadar haberdar olunmaması, O'nun çektiği sıkıntıların farkına dahi varılmaması, onun göstermiş olduğu bu başarıyla gurur duyulmamasını gerektirmez.
Şimdi duyuyoruz ki bazıları çıkıp;
-"Bugüne kadar Gamze Bulut'un varlığından haberdar bile olmayanlar, kazanılan Gümüş Madalya sonrası Eskişehir'deki evlerine hücum etti. Telefon yağmuruna tutulan ailesine tebrikler yağdı. Amaç, Gamze'nin başarısıyla bazılarının reklamlarını yapabilmek" gibi saçma sapan eleştiriler yapıyormuş.
Bu nasıl bir kafadır anlamak zor.
Dünyanın her yerinde biri çıkıp, branşında başarılı olur, o başarıyı gösteren kişi de halk tarafından takdir edilir.
Başarı ile onurlanıp, gururlanmak zaten böyle bir şeydir.
Ne yapsın şimdi insanlar?
Kendi ülkesinin bayrağını göklere çektirmiş, kendi şehrini gururlandırmış bir sporcunun arkasından çıkıp;
-"Ben bu kızın varlığından haberdar değildim. Sıkıntılar içinde olduğunun da farkında olmadım. O yüzden göstermiş olduğu başarı beni ilgilendirmez. Onur da gurur da duymuyorum ve tebrik de etmiyorum. Aferin bile demiyorum" mu desinler?
Kusura bakmayın kimse böyle düşünmez bu ülkede ve bu şehirde.
Varlığından haberdar olmasa da, çektiği sıkıntıları bilmese de, gelen başarıyı tebrik eder insanlar.
Bunun gururunu ve onurunu da sonuna kadar yaşar.
Zaten doğru olan da budur.
Gamze'nin başarısı ile gururlananlar için kalkıp;
-"Senin bu başarıda hiçbir katkın yok. O halde tebrik etmeye de, onurlanıp gururlanmaya da hakkın yok" diye düşünmek ve bunu dillendirmek ise, resmen hastalık belirtisidir.
Kaldı ki...
Gamze'nin bu başarısı sonrasında tepkisiz kalınmasının, aynı kişiler tarafından "Kızcağız Olimpiyatlarda madalya alıyor, bir Allahın kulu arayıp tebrik etmiyor" şeklinde eleştiri konusu haline getirileceğinden de adımız gibi eminiz.
Kısacası...
Gamze Bulut'un Olimpiyatlarda göstermiş olduğu başarısıyla gururlanıp, onurlanmak her Türk'ün, her Eskişehirlinin hakkıdır.
Herkesin O'nu ve ailesi ile O'na emek verenleri tebrik etme görevi de vardır.
Böyle hisseden ve davranan insanlara çıkıp "Daha düne kadar neredeydiniz?" diye sormak ise, en büyük haksızlıktır.
Bu haksızlığı yapanların bilinçaltında ise, başarıyı ikinci plana atıp, birilerinin bu işten çıkar sağlayacağı paranoyasıyla davranarak; "Bu madalya da nereden çıktı şimdi?" düşüncesinin olduğu şüphe götürmezdir.
..........
MHP nin iftar yemeğinde CHP li Belediye Başkanı...
Milliyetçi Hareket Partisi Eskişehir'de en geniş katılımlı iftar yemeğini 71 Evler Mahallesi'nde vermiş.
Partinin tüm ağır toplarıyla birlikte gerçekleştirilmiş bu iftar programı.
İlginç olan ise, davetliler arasında Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın da olmasıymış.
MHP li yöneticilerinin bizzat daveti üzerine, kendi Belediyesinin düzenlemiş olduğu programdan önce 71 Evler Mahallesi'nde ki MHP İftar Programına gitmiş Ataç.
MHP nin eski Milletvekili Beytullah Asil ve Afyon'dan Milletvekili adayı olan eski Vali Kadir Çalışıcı ile birlikte oturmuş masada.
İftar yemeği boyunca da uzun uzadıya sohbetler yapılmış.
Milliyetçi Hareket Partisinin, düzenlemiş olduğu iftar yemeğine CHP li Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı davet etmesi ilginç.
CHP'li Ahmet Ataç'ın da MHP'nin iftarı için aldığı davete icabet ederek katılması da oldukça ilginç bir durum.
En önemlisi de...
Bu ilginçliklerin ortaya son derece güzel bir tablo çıkartması.
Düşünsenize...
MHP, en güçlü olduğu mahallelerden biri olan 71Evler Mahallesi'nde iftar yemeği düzenliyor, Bu yemeğe CHP li Belediye Başkanı Ahmet Ataç da davet ediliyor. CHP li Ataç iftar yemeğine icabet edip katılarak, MHP'lilerle birlikte bir akşam geçiriliyor.
Ne diyelim? Sürekli istenilen Toplumsal uzlaşma böyle bir şey olsa gerek...
..........
Biraz da gülmek lazım
Genç avukat, hırsızlıkla suçlanan müvekkilini hapis cezasından ancak, yaratıcı bir savunma yaparak kurtarabileceğini biliyordu. Bu nedenle savunmasını, sözcüklere "dans ettirerek" yapmaya başladı.
· "Müvekkilim, arabanın camından içeri yalnızca kolunu sokup çantayı almıştır" dedi ve yargıcın hukuka olan saygısını hedefleyerek sürdürdü konuşmasını: "Siz de takdir edersiniz ki, müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir" dedi ve görüşünü şöyle sürdürdü: "Yalnızca bir kol tarafından işlenen bir suç için, kişinin suçsuz öteki kolunu, bacaklarını ve bedeninin suçsuz tüm organlarını da cezalandırmış oluyorsunuz. Bu kararınızla, suçsuz organları da hiç de hak etmedikleri bir cezaya çarptırıyorsunuz. " Genç avukat bu görüşünü açıkladıktan sonra yargıca sordu: "Bu davranışınızı, kişi hukukuna olan saygınızla nasıl bağdaştırabileceğinizi açıklayabilir misiniz?" Yargıç, genç avukatın bu sözleri üzerine gülümsedi :
· "Peki, o zaman ben de kararımı aynı mantık doğrultusunda veriyorum ve müvekkilinizin, suçlu kolunu bir yıl hapse mahkûm ediyorum" dedi. Sonra da kararını, gülümseyerek tamamladı : "Müvekkiliniz isterse, hapsedilen koluna eşlik edebilir."
Yargıcın bu kararından sonra gülme sırası, yargılanmakta olan hırsıza gelmişti. Genç avukatının yardımıyla takma kolunu çıkarttı, yargıca teslim etti ve öteki kolunu avukatının koluna sokarak mahkeme salonundan ayrıldı.