1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Neden batıp gittiler?- Nasıl büyüyüp zengin oldular?

Eskişehir’in geçmişte en büyük firmalarından çoğu bugün yok…
Hepsi battı.
Eskişehir’in geçmişte en zengin ailelerinden çoğu da bu gün yok…
Firmaları iflas ettiği için bugün aile bireyleri mütevazi bir hayat sürüyor.
Buna karşılık…
Eskişehir’e dışarıdan gelip yerleşenler kurdukları küçük firmalarını büyüttüler, devasa hale getirdiler.
Fakir olarak geldikleri Eskişehir’de, şehrin en zenginleri oldular.
Bu nasıl oldu?
Nasıl oldu da Eskişehirli firmalar süreç içinde yok olurken, dışarıdan gelip Eskişehir’e yerleşenlerin sıfırdan kurduğu firmalar büyüdü?
Kısacası…
Eskişehir’in köklü firmaların yapmayıp da battığı, buna karşılık, dışarıdan gelenlerin sıfırdan kurarak büyüttüğü firmaların yaptığı neydi Eskişehir’de?
Aslında cevap çok basit…
Bu cevabı rahmetli Mustafa Koç bir keresinde aynen şu şekilde sıralamıştı:
 -Ne kadar zengin olursan ol, hovardaca para harcamayacaksın.
Görgüsüz kategorisine kesinlikle kendini düşürmeyeceksin.
-Aile geleneğini hiçbir zaman bozmayacaksın.
Zira birçok firmayı eltiler ve kavgaları batırmıştır.
-Sermayeyi kesinlikle bölmeye kalkmayacaksın.
çünkü bölünen sermaye küçülmek demektir.
-Aile bireylerini kesinlikle çalışanlardan ayrı tutmayacaksın.
Başarının yolu azcık da buradan geçiyor.
-öyle bir sistem kuracaksın ki işinde, sen ölüp gitsen bile hiç kimse “Bu şirketler şimdi ne olacak?” diye düşünmeyecek.
Zira, sistem tıkır tıkır işleyecek.
-Toplumsal ve sosyal projelerin içinde sürekli olacaksın ki, toplumun içinde bir unsur olduğun her zaman hissedilsin.
Görüyorsunuz değil mi?
Aslında firmalarda sürekliliği ve zenginliği getiren, uygulaması da son derece kolay olan kriterler bunlardan ibaret.
İşte, bu şehrin köklü firmaları bu basit kriterleri dahi yerine getiremediği için batıp gitti.
Eskişehir’in köklü firmalarının bir çoğu, hovardaca harcanan paralar, ahmakça yapılan yatırımlar, aile geleneğinin bozulması, bölünen sermayeler ve tapılar ile eltilerin savaşları yüzünden yok oldu.


.....


Sosyal medyanın hızı, gerçek medyanın güvenirliği...


Bir yandan televizyon izlerken bir yandan da elimizdeki cep telefonu ile sosyal medya sayfalarına bakıyoruz.
Bir paylaşım dikkatimizi çekiyor.
İstanbul'dan bir sosyal medya kullanıcısı "Conrad Oteli önünde bir şeyler oluyor. Otel önünde anlamsız bir telaş var" diye bir paylaşım bu.
Ardından başka bir paylaşım "Otel'e polis ve ambulanslar girmeye başladı. Kesin bir şey oldu" şeklinde.
Bir başka paylaşım "Otel müşterileri dışarıya çıkartılmış. Kesin bir şeyler oluyor otelde" diye devam ediyor.
Paylaşımlar arka arkaya gelmeye başlıyor.
-"Arkadaşlar otelde cinayet olduğu söyleniyor"
-"Kadının biri önce sevgilisini sonra da kendisini öldürmüş."
-"ölenlerin ikisinin de ünlü olduğu söyleniyor"
-"Sunucu Vatan Şaşmaz öldürülmüş"
-"Eski manken önce Vatan Şaşmaz'ı öldürmüş sonra aynı silahla intihar etmiş"
-"Eski manken Amerika'dan gelmiş. Psikolojik tedavi görüyormuş"
-"İyi de o kadın o silahı otel'e nasıl sokmuş?"
Sosyal medya paylaşımları yaklaşık 15-20 dakika boyunca böyle akıp giderken ve sosyal medya olayı neredeyse çözerken, izlediğimiz televizyon kanalı İstanbul'da ünlü bir otelde bir cinayet olduğu haberini geçmeye başlıyor.
Sosyal medya paylaşımlarında, olayın nasıl olduğundan tutun da ölenlerin paylaşımlarına kadar en ince detaylar bile paylaşılırken, televizyon kanalları ölenlerin kimliğini dahi daha açıklamamıştı.
Bu bize şunu gösteriyor:
Sosyal medya, haber alma ve haber yayma konusundaki hız anlamında gerçek medyayı bir hayli geride bırakmış.
Bu bizim de içinde bulunduğumuz medya açısından kötü haber belki.

Fakat...
Aynı sosyal medya üzerinde asılsız ve yalan dolu paylaşımların da olduğu düşünüldüğünde, gerçek medya'nın daha temkinli ve daha doğru ve daha güvenilir olduğu kuşku götürmüyor.
O yüzden...
Olayları belki önce sosyal medya'dan öğrenmenizde bir sıkıntı yok ama aynı olaylar ile ilgili doğru ve güvenilir bilgiyi gerçek medya'dan öğrenmenizde yarar var.


....


Bir oy bir intikam…


-Partilerde, çok istemesine rağmen listeye giremeyenler oldu mu? Oldu…

-Listeye girip de, yerini beğenmeyenler oldu mu geçmişte? O da oldu.

-Listelerde hiç de haz etmediği birilerini görüp, kendi partisine içten içe sinir olan var mı? Elbette var.

-Partili olmasına rağmen, partinin aday yapılan isimlerinden nefret eden bir sürü insan oldu.
-Desteklediği partinin aday yaptığı isimlerle  geçmişte kanlı bıçaklı olan insanlar da yok değil hani.

-Sırf, düğünü ve cenazesine gelmediği için partisinin adayına oy vermeyecekler mevcut.

-Sırf düğünü ve cenazesine geldiği için hiç oy vermediği partinin adayına oy verecekler var.

-"Zamanında şöyle bir işim düştü ama o hiç ilgilenmedi" deyip, partisinin adayına oy vermeyecekler bir hayli fazla.

-"Zamanında şöyle bir işim düştü, ayrı görüşten olmamıza rağmen işimi halletti" deyip, sevmediği partinin adayına oy verecekler de mevcut.

-"Bu güne kadar benden alışveriş yapmadı" diye, sürekli oy verdiği partiye bu kez oy vermeyecekler var.

-"Hep benden alışveriş yapar" diye, hiç oy vermediği bir partiye oy verecekler de mevcut.

-"Partiyi seviyorum ama adayı bana ters" diye düşünen var örneğin.

-"Partisi yaramaz ama adayı iyi" diye düşünen de olacak bu seçimde.

Netice olarak…
Artık önümüzdeki seçimler hemen herkes için farklı anlamlar içeriyor.
Kimi partilerin, kimi ise adayların ön planda olduğu bir seçim gözüyle bakıyor bu seçimlere.
Kimi bir düzenin sona ermesi, kimi ise aynı düzenin devamı için önemli görüyor yapılacak seçimleri.

Bazıları yeni bir dönem başlangıcı olması açısından önemsiyor, bazıları da aynı dönemin devam etmesi için önem veriyor seçimlere.

Ancak…

Yukarıda örneğini verdiğimiz ve sayıları da alt alta topladığınızda bir hayli fazla olan seçmenler için bu seçimler adeta bir intikam alma, bir hesaplaşma günü olarak algılanıyor

Kısacası…

Bazıları bu seçime "borç ödeme" gözü ile bakıyor.
Bazıları da intikam ve hesaplaşma günü olarak işaretlemiş aynı seçimleri.
Tüm bu anlattıklarımız sadece sandığa atılan tek oyla yapılacak.
Verilecek tek oy, bazıları için vefanın yerine getirilmesi, bazıları için de kuyruk hesabının tahsil edilmesi şeklinde olacak.
Hani, sonuca tesir etmesi bakımından, seçimlerde verilecek bir oyun ne kadar değerli olduğu söylenip duruluyor ya…

Bazıları için, verilen ya da verilmeyen bir tek oy, şüphesiz çok mu çok değerli olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi