
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Niye vereyim ki başka partiye oyumu?
Kendi kendime düşünüyorum…
Desteklediğim ve oy vermeyi düşündüğüm bir parti var…
Bu parti bir başka partiyi desteklemeye karar vermiş.
Yani seçimlerde aday çıkartmıyor.
Haliyle ben de desteklediğim ve oy vermeyi düşündüğüm bu partiye oy veremiyorum.
Ne yaparım o zaman?
Desteklediğim ve oy vermeyi düşündüğüm partinin destek vereceği partiye ve adayına oy verir miyim?
Sırf genel başkanlar bunun böyle olmasını istiyor diye ben de gidip onların istediği gibi oy kullanır mıyım?
Mutlaka vardır bu şekilde davranacak olun…
Yani…
Desteklediği parti seçimlerde aday çıkartmadığı için partisinin ittifak yaptığı başka parti ve adayına oy verecekler mutlaka olacaktır.
Ancak…
Ben bunu yapacağımı hiç zannetmiyorum…
Sırf genel başkanlar istiyor diye başka bir partiye ve onun adayına oy vereceğimi hiç mi hiç düşünmüyorum.
Genel başkanların ortaya koyduğu gerekçelerin benim nazarımda da geçerli olması gerekmiyor ki…
Madem desteklediğim parti seçimlerde aday çıkartmıyor…
Madem ben kendi desteklediğim partimin adayına oy veremiyorum.
O halde niçin partimin istediği başka bir partiye oy vereyim ki?
Kafama yatan başka bir parti ve adayı varsa gider ona veririm.
Yoksa ne giderim sandık başına ne de oy veririm…
O yüzden…
Seçim için ittifak yapan ve oyların bir torbada toplanacağını zannedenler işin bu tarafını hiç düşünmüyor…
O yüzden de bu ittifaklar bu seçimde, parti oylarını çantada keklik zannedenlerin başına fana işler açacak.
Kurduğu ittifaklarla güzel hayalleri olanların hayal kırıklıkları da güzel olacak…
.....
İşine geldiği gibi konuşup,
işine geldiği gibi susanlar…
öyle bir hale geldik, öylesine kamplara bölündük ki, sormayın gitsin!
Artık her konuyu kendi dini inanç ve ideolojik düşüncelerimiz çerçevesinde değerlendirir olduk.
Gelişen olaylar karşısında ilk baktığımız yer yine kendi dini inanç ve ideolojilerimiz oluyor.
Bu nedenle…
Olay ne olursa olsun, işimize geldiği yerde konuşuyor, işimize gelmediği yerde susuyoruz.
Olayın aslı ilgilendirmiyor artık bizi.
Olayın vahameti umurumuzda bile olmuyor.
Yaşanan olayla ilgili aklımıza ilk gelen:
-“Bu olay benim siyasi düşüncemi ve bu düşüncemi temsil eden partiyi zor durumda bırakır mı?” düşüncesi…
Ya da…
-“Bu olay üzerinden karşı düşünceyi yıpratıp, kendi düşünceme bir menfaat sağlar mıyım?” tavrı oluyor.
Bunu her yaşanan olayda görebilirsiniz.
En son şu hepimizi kahreden tren kazası…
Bir tarafın sorumluluktan kaçma, diğer tarafın sorumlu tutma çabaları.
Son derece vahim bir olay üzerinden tam anlamıyla yapılan siyasi bir güç gösterisi.
Aslına bakarsanız, her iki davranış da en az yaşanan olay kadar vahim…
.....
Büyükerşen Nabi Avcı’ya ne söyledi?
Fuar ve kongre merkezinin açılış töreninde en ön sıra protokole ayrılmış…
Protokole ayrılan ön sıranın bir ucunda Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile Milletvekili Nabi Avcı yan yana oturuyor.
Törenin başlaması öncesinde Büyükerşen bir şeyler anlatıyor Nabi Avcı’ya…
Nabi Avcı da cebinden çıkarttığı kağıda bir şeyleri not alıyor…
Bu durum törene katılan çoğu insanın dikkatini çekmiş…
Sorduk Büyükerşen’e “Nabi Avcı’ya ne anlatıyordunuz? O niçin not alıyordu?” diye…
Eskişehir’e hükümet imkanlarıyla yapılması gereken 2 konuyu söylediğini anlattı önce…
Ardından da bu 2 konunun ne olduğunu…
-“Birinci konu: Aralarında işçiler ve öğrenciler olmak üzere Eskişehir’den her gün çok sayıda insan Bozüyük’e gidiyor. Bozüyük’den de her gün çok sayıda insan Eskişehir’e geliyor. Eskişehir ile Bozüyük arasında mevcut bir demiryolu hattı var. Bu hat getirilip Hasanbey’e rahatlıkla bağlanabilir. Hatta bu hat Şehir Hastanesi, Fuar merkezi ve hatta Organize Sanayi Bölgesi içinden de geçirilir. Bu hat üzerinde başlatılacak olan banliyö seferleriyle Eskişehir-Bozüyük arası yolcu taşıması kolaylıkla yapılır. Herkes de banliyö ile gelip gitmeyi tercih eder. Böylelikle hem ulaşım daha ucuz ve güvenli olur hem de bu durum trafik olarak da Eskişehir’e bir rahatlama sağlar. Eskişehir ile Bozüyük arası banliyö seferleri için öyle son model lokomotiflere de gerek yok. Kullanılmayan eldeki lokomotiflerle bile bu iş rahatlıkla yapılır. Müthiş de bir fayda sağlar.
İkinci konu ise, kütüphane meselesi. Gençler artık kütüphanelere gitmiyor. çünkü ellerindeki cep telefonu ve internet hemen her işlerini görüyor. Bilgiye de bununla ulaşıyorlar, kitapları da buradan okuyorlar. Aslında Eskişehir’de sayısı bir hayli ciddi olan emekliler var. Bu emekliler bütün günlerini boşa geçiriyor. Bence yapılması gereken emeklilerin kütüphanelere çekilmesi. Günlerini boş boş geçirme yerine bir şeyler okuyarak,. öğrenerek geçirmeleri. Bunun onları hem sosyalleştireceğini, hem bilgi sahibi olmalarını sağlayacağını hem de sağlıklı kalmalarına katkı vereceğini düşünüyorum. İşte o konuşmamızda bu iki konuyu anlattım kendisine. O da bu söylediklerimi not aldı” dedi.
Büyükerşen’e “İyi güzel de… Sonuçta rakibiniz. Niçin akıl veriyor, tavsiyelerde bulunuyorsunuz? Bu söylediklerinizin yapılması halinde size karşı avantajlı hale gelmezler mi?” diye sorduk…
-“Bizde para olmadığı için mecburen akıl veriyoruz. Zira para hükümette.” Dedi önce…
Ardından da…
-“Aman canım! Yeter ki yapsınlar da avantajı da onların olsun. Sonuçta her ikisi de Eskişehir’e ve Eskişehirlilere faydalı olan projeler” diyerek tamamladı sözlerini…