
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÖĞRENCİLER ETKİNLİKLERDE GÖREV ALMALIDIR
Geçen hafta, "Yunusemre" ve "Nasreddin Hoca" ile ilgili programları, belirlemek için geniş kapsamlı bir toplantı yapıldı. Toplantıda, yıllardır öğrencilerimizin de bu etkinliklerde görev alması için yaptığımız önerilerimiz, Kültür ve Turizm Müdürü, Sayın Osman Gül tarafından gündeme getirilmiş. Bu yönde, umut verici kararlar da alınmış.
Alınan kararlar, hayata geçirilir, öğrencilere, "Yunusemre" ve "Nasreddin Hoca ile ilgili, ödev ve sorumluluk yüklenirse, onlar, bu alanda daha da bilinçlenecek ve başarılı da olacaklardır. Aldığı görevde başarılı olan öğrencilerin, sevincine ve mutluluğuna ortak olmak ve mükâfatlandırmak ise öğrencileri teşvik, insanımızı da mutlu edecektir.
Sivrihisar Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı' nda, bu sevgi ve mutluluğa tanıklık ettik. Vakıf Başkanı Sayın Naci Şakar, "SEV Muzaffer Demir Anadolu Lisesi" 11 Mat. Öğrencisi Seda BULDU' nun, "MEVLANA" konulu kompozisyon yarışmasında, il birincisi olduğunu, eseriyle de Türkiye genelinde Eskişehir' i, temsil etme onuru kazandığını söylerken, sevinci ve mutluluğu, yüzüne ve vücut diline yansıyordu.
Ayrıca Milli Eğitim Müdürlüğü'nde, yapılan ödül töreninde, Seda BULDU' nun, Sivrihisar Kültür ve Dayanışma Vakfı ve okulu yaptıran Muzaffer Demir tarafından, ödüllendirilmesi, öğrencimizi hem motive etti, hem de topluma ve diğer sivil toplum örgütlerine örnek oldu
Seda BULDU' ya, İl birinciliği kazandıran, "GÖNÜLLERİ TİTRETEN" başlıklı kompozisyonundaki Mevlana ile ilgili düşüncelerini, okuyucularımızla da paylaşmak isteriz.
" Toprakta yeşeren, gül bahçesi mi yeğlerdiniz, gönül bahçesinde yeşereni mi? Açların sevgi ile doyurulduğu; gönül zenginliğinin tüm mal mülke üstün geldiği makam, mevki gözetmeden, insanın yalnızca insanlığından ötürü, değer gördüğü bir dünyada yaşamak... Kim istemez ki tüm bunları? Hangi gönül arzulamaz ki?
İşte, bütün bunları düşlerken, tek bir isim geliyor aklıma; MEVLANA..." Kültür renkliliğini bünyesinde senteze ulaştıran, bağnazlığı taassubu kıran, düşünceleriyle bütünü kucaklayan gönüllerin sultanı... Ve o'nun hoşgörü, birleştiriciliği sevgi dolu yüreği...
O 'kendi halinde kalırsa bir damlasın ama bütüne katılan bir derya olursun. Sen yüz binlerin birisin. Ama bütünle sen yüz binlersin'. Derken neler anlatmıyor ki bizler. Dünyayı barışın, kardeşliğin en güzel rengine boyamıyor mu adeta?
İslam'ın, düşünce ve inançtaki parıltısı, tüm samimiyetiyle, bir olmaya birlik olmaya davet ediyor bizleri. Bizim gibi olmayan, bize göre olmayanı sevmeyi reddetmek yerine; onlarında bizlerden olduğunu unutmamamızı öğütlüyor. Kendi kusur ve hatalarını görmekle uğraşan insanın, zaten başkalarında kusur aramaya fırsatı olmayacaktır. İşte gece gibi olmamızı istiyor. Bizde başkalarının kusurunu örtmekte onun gözü, insanlardaki noksanlıkları görmek için değil, güzellikleri, kendi gönül güzelliğinin yansımasıydı. Eğer biz çevremizdeki herkesi kötü görmeye başladıysak O kötü gördüğümüz şeylerin içinde bizde de yansıyan bir şeylerin olabileceğini unutmamalıyız.
Mevlana insanı insandan, insan sevgisini de Allah sevgisinden ayırmıştır. Ne cahili okumuştan, ne de fakiri zenginden aşağı görmüştür. Gönül onun için Allah' ın konağıdır. Ruhun köşkü olan can ise Allah için, bir enstrümandır.
Gönül zenginliği, gülen dostların varlığı, yaratıcıya ve topluma dürüst olma, vefalı olma... Düşünce ve davranıştı sevginin; acımanın yol göstericiliğini benimseme. Keşke tüm bunlara onun kadar sadık olabilsek... İnsanların yaptığı kötülükler yerine, niyet ve gayelerini önemseyip; kötü insanlar da bile var olan asli iyiliği bulmada, kötülükleri iyileştirmede başarılı olabilsek onun gibi...
Tüm silahlar sussa, kan kokusu kaplamasa ufukları hiçbir zaman... bencilliğin yerini fedakarlık, sevilmeyi beklemeden sevmek olsa önde olmayı düşünmeden, bağlılık göstermek mümkün olsa keşke...
O, gök kubbenin altında, en gerçek duyguyu aşkı anlatmıştır. İnsanlığa gönülleri titretmiştir. İnsanlığa fayda için yaramayı, kavuşmak için ölmeyi ummuştur. Onun için her doğan gün yeni bir coşku getirir. Yaşam doludur. O her dem tazelenmeyi arzular. Evrenin yıpranmadığını, aksine devamlı olarak yenilenip, iyiye güzele gittiğini vurgular. Bizler de onun gibi yeniliklere açık olmalıyız. Kendimizdeki eksikliklerini görmek için, biraz daha çaba sarf etmeliyiz. Onun, hoşgörüsünü taşımalıyız gönlümüzde, açtığı yola taş döşemeliyiz. Ve inanmalıyız kalpten; bu yolda koyacağımız her bir taş dünyamızı daha da yaşanır hale getirecektir... " ifadeleri ile hem Mevlana'yı ve felsefesini, en güzel şekilde ifade etti, hem de yıllardır, gündeme getirdiğimiz konu da bizi haklı çıkardı.
Seda BULDU' yu, kutluyoruz.