
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ÖĞRETMENLİK BİR SANATTIR
Bugün, Öğretmenler Günü. Mustafa Kemal Atatürk' ün, yeni harflerin öğretilmesi için, yazı tahtasının başına geçtiği, Bakanlar Kurulunun, 11 Kasım 1928 günü yaptığı toplantıda, Atatürk'e "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" unvanını verdiği ve Atatürk'ün de, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür.
Atatürk'ün, 100. doğum yıl dönümü olan, 1981 yılında, onun, "BAŞÖĞRETMEN" oluşunun, yıldönümünün, ülke çapında, Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992'de Resmi Gazete'de yayınlanarak, yürürlüğe giren, "Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği" çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Öğretmenler Günü'nde, öğretmenlik mesleğinin, değeri, sorunları ve hizmetleri, gündeme gelecek ve öğretmenliğin, kutsal bir meslek olduğu hatırlanacak, mesleğin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında çok şey söylenecek. Ancak Öğretmenlerle ilgili sorunlar, her yıl artarak devam edecektir.
Bugün öğretmenlerin, eğitimi, sayısal, hukukî, halk- ilişkiler, ekonomik gibi alanlarda, çok ciddi sorunları vardır. Eğitim fakülteleri, bugünkü nicel ve nitel durumlarıyla, 21.yüzyılda, Türkiye'yi, bilgi toplumu haline getirecek, öğretmenleri yetiştirebilme imkân ve yeteneğinden, yoksun görülmektedir.
Ülkemizde, istenen sayıda, nitelikli öğretmen yetiştirilemeyişinin, nedenlerinden biri de, eğitim fakültelerine, üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarından, düşük puan alan öğrencilerin gelmesidir.
Ayrıca ülkemizde, istenen nitelikli öğretmen yetiştirme ve istihdam etme, her zaman bir sorun olarak görülmüştür. Son yıllarda, ülkemizde, sayısal bakımdan öğretmen yetersizliği söz konusu olmaktan çıkmış, bazı alanlarda, öğretmen fazlalığı baş göstermiş ve ülke genelinde, coğrafi alanlara uygun olarak, öğretmen dağılımında, denge sağlanamamıştır.
Alanlara göre, öğretmen yetiştirme ve istihdamında dengesizlik, söz konusudur. Bazı alanlarda, ihtiyaç olmamasına rağmen, çok sayıda öğretmen yetiştirilmiştir. Özellikle de fizik, kimya, biyoloji, tarih gibi, bazı alanlarda, atanma bekleyen, öğretmen adayların sayısı, her geçen gün artmaktadır.
Öğretmenlerin, örgütlenme sorunu ciddi boyutlardadır. Mevcut örgütler öğretmenlerin genel sorunları ile değil, kişisel sorunlarla ilgilenmekte, bazı öğretmen örgütleri, siyasi iktidarın paralelinde çalışmaktadır. Oysa her meslekteki örgütlenme, kendi üyelerinin çıkarlarını, haklarını, korumak ve sorunlarını dile getirmek için örgütlenmektedir.
Aslında ülkemiz, Köy Enstitüleri ve Öğretmen okulları ile öğretmen yetiştirme de çok iyi imkânlara sahip olmuştu. Bu okullarda, "Öğretmen Okulu Marşı" ile coşan, Türk Bayrağının dalgalandığı, her yerde görev yaparım düşüncesi ile mezun olan, öğretmenlerimiz, vatanın, en ücra köşesinde, meslek bilinci ile hizmet yaptılar.
Cumhuriyetin, eli öpülecek öğretmenleri, kar tipi, çamur demeden okulunu, köylü vatandaşla birlikte yaptı, tamir etti, köylüyü bilgisi ile ışıklandıran, Beş numaralı gaz lambasında, plan yaptı. Mahmurlaşan gözlerle, daha çok okumaya kendisini adayan, öğrencilerini, geleceğe hazırlamak için, caba gösteren öğretmenler, bugün belki aramızda yaşamıyor. Ama tek övüncümüz, onların bugünkü nesle bıraktığı izlerdir.
Sorumluluk, çalışkanlık, fedakârlık, örnekleri bırakan onlar, Cumhuriyetin o coşkun ve heyecanlı "fikir taşıyıcılarıydı" Bütün vatan sathında, "Atatürkçü Düşünce" nin, ışığı ve meşalesi ile Türk halkına, bir ışık, bir yön oldular.
Bütün zorluklara rağmen, çalışma azimlerinden bir şey kaybetmediler. Köyüne, ya da şehre ulaştığında, yüzünde mütevekkil insanlara yaraşan, o dost canlısı yüzünde, kutsal bir görevi yapmanın huzuru içinde, yorgunluğunu, sıcak buğulu, buram, buram kokan çayını yudumlarken, çıkarmaya çalıştılar.
Köy odalarında, yaptıkları sohbetleri hiç unutmadılar. Arkadaşları, dostları saf ve temiz köylülerdi. Onlar öğretmensiz, öğretmenlerimiz de onlarsız yapamıyorlardı. Onlar Ahmet, Hüseyin ve Fatma kızı, nasıl yetiştirebilirim diye akşamları, beş numaralı lambanın ışığında biteviye düşündüler. Köyünü, öğrencilerini, köylü dostlarını unutmadılar.
Türk halkı olarak, onlara çok şey borçluyuz ama emekli öğretmenlerimiz öğretmen günün de hatırlanmazlar. Unutulmamalıdır ki, bugün için, devleti yöneten yetkililer, çok zor şartlar ve sıkıntılar içinde, geçim mücadelesi veren, hayattaki emekli öğretmenlerin, yetiştirdiği kişi/ kişilerdir. Hal böyle olunca, emekli öğretmenlerin, geçim sıkıntısı içinde olması ve "Öğretmenler günü"nde hatırlanmaması, vefasızlık değil de nedir?
Öğretmenler Günü, kutlu olsun!