
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
OHAL ANAYASAL BİR UYGULAMADIR
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli ve bazı çevrelerden gelen 'olağanüstü hal' önerisi, sanal aydınları! Ayağa kaldırmış. Oysa "OLAĞANÜSTÜ HAL", Anayasal haktır.
Nitekim Anayasanın, 119. maddesine göre tabii afet, ağır ekonomik bunalım veya tehlikeli salgın hastalık hallerinde, olağanüstü hal ilan edilebilecektir.
Yine Anayasa MADDE 120. Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere, olağanüstü hal ilân edebilir.
Anayasa MADDE 121. Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Anayasa' nın, ilgili maddesine göre, OHAL, hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik, yaygın şiddet hareketlerine karşı düşünülen bir uygulamadır. Nasıl ilan edileceği ve uygulanacağı da Anayasa' da açık ve net olarak belirtilmiştir. O nedenle de, OHAL' ı, Türk toplumu veya uygulanacak bölgeler açısından, bir felaket gibi göstermek haksızlıktır.
OHAL, istemeyen kesimlerin, birçoğu art niyetli hareket etmektedirler. Çünkü OHAL" le, bölgede, ülke ve rejim aleyhine çalışan vakıf, dernek, cemaat gibi oluşumlar at oynatamayacak, dış ve iç şer odakları da bölgede rahat hareket edemeyecekler. O nedenle de OHAL, ülke ve bölge yararınadır. Önemli olan Anayasa' nın, ilgili hükümlerine ve hukuk kurallarına göre OHAL' ın uygulansın. Öte yandan Doğu ve Güneydoğu' da, çok ciddi gelişmeler var. Tedbir alınmazsa önümüzdeki aylarda, KAOS kaçınılmaz olacaktır. Nitekim Taraf Gazetesine göre, Güneydoğu' da, BDP' li belediyeler, Öcalan'ın yeni terimi olan "demokratik özerkliği" ilan etmeye hazırlanıyor; bunun anlamı 'idare hukuku' alanına giren işlerde Ankara'yı tanımamak! Şayet bu gerçekleşir, bölgede bir kargaşa çıkarsa, Siyasi iktidar, Anayasal hak olan OHAL ve SEFERBERLİK" uygulamaları dışında, hangi demokratik yöntemle kargaşaya müdahale edilecektir?
Ayrıca son günlerdeki olaylar gösterdi ki, terörü önlemek için, OHAL bile yetmez. Teröre karşı, Tüm kişi/kişiler ve kurum/kuruluşların, seferberli ruhu içinde hareket etmesi, bu alanda üzerine düşen görevleri de eksiksiz, yerine getirmesi gerekir.
Terörle mücadele için, olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesi talebine, Doğu ve Güneydoğulu işadamları da tepki göstermesini, bölgenin, 1970'ten beri sıkıyönetim ve OHAL' den dolayı şehirlerde yaşayan işadamlarının, başka yerlere gitmek zorunda kaldığını söylemesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak Doğu ve Güneydoğuya, yatırımların gelmemesinin, göçün, ekonomik ve demokratik gelişmenin, önündeki, en büyük engel, OHAL değil, "PKK TERÖRÜ" dür.
Terör, insanların, hürriyetini ve ekonomik faaliyetini kısıtlamakla kalmadığı gibi, büyük mal ve can kaybına neden olmaktadır. OHAL ise bu tehlikeyi önlemek için uygulamada yer almaktadır. O nedenle OHAL' ın, uygulanması halinde, terörün amacının gerçekleşmiş olacağını, bunun da Türkiye'yi içinden çıkılmaz bir yola sürükleyeceğini, söylemek cehaletten başka bir şey değildir.
Kimse OHAL' ı, saptırmasın Türkiye' de, Anayasa ile kurulan, hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri, ortadan kaldırmaya yönelik, yaygın şiddet hareketleri varsa, OHAL, hatta seferberlik bile gerekir. Hele Cumhurbaşkanı, özellikle de Başbakan' ın OHAL' eleştirmeye hiç hakları yoktur. Çünkü mevcut anayasaya göre, Olağanüstü Hal, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun, bir kararı ile yürürlüğe girer. Ayrıca "Olağanüstü Durum", hangi bölgede, ya da yerde, ortaya çıkmışsa sadece o bölgede, ya da yerde Olağanüstü Hal ilan edilebilir. Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Durum bu olunca da OHAL' ı, felâket gibi göstermek veya karşı çıkmak art niyet değil de nedir?