
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
OKUMUŞUN CAHİLLERİ!
Türk milleti, tarih boyunca, en büyük zararı, kendi insanından gördü. Bunun sonuncunda da kuruduğu 16 devlete, kendi yanlışlıkları son verdi. Bugünde bir grup Taşeron sözde aydın,. "1915'te Osmanlı Ermenilerinin uğradığı, 'büyük felaket'in, inkâr edilmesini vicdanım kaldırmıyor" diye başlayan ve "özür diliyorum" diye de biten, bir metin ile sahnedeler.
Güya, taşeron aydınlar, 915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı büyük felakete duyarsız kalınmasını reddediyor, kendi paylarına, Ermeni kardeşlerinin, duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorlarmış. Üstelik bir de, " Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı! olarak özür diliyoruz. İsteyen diler, isteyen böyle bir şey yoktur deyip yoluna devam eder."önerisinde bulunmuşlar.
Bu gelişme, atalarımızın "BEN CAHİLİN CAHİLİNDEN DEĞİL, OKUMUŞUN CAHİLİNDEN KORKARIM" sözünü hatırlattı. Maalesef son yıllarda, okumuşun cahilleri ve taşeron aydınlar yüzünden ülkemizde, ciddi sorunlar yaşanıyor. Ayrıca bu kesimler, evrensel değerleri kalkan yaparak, dış ve iç şer odakların senaryolarına da çanak tutuyorlar.
Oysa Fransa Ulusal Meclisi bünyesinde kurulan komisyon bile, çok sayıda tarihçi, sosyolog ve bilim adamının görüşünü aldıktan sonra, hazırlanan raporu, oybirliğiyle kabul etti. Rapor, Fransa'nın bundan sonra soykırım yasası çıkarmaması gerektiğine dikkat çekildi.
Bu kararla da 2006 yılının Ekim ayında, Fransız Ulusal Meclis'te kabul edilmesine karşın, o günden bu yana Fransa Senatosu'nun gündemine gelmemesi nedeniyle yürürlüğe giremeyen "Ermeni soykırımını inkârı suç sayan" yasa tasarısının resmiyete kavuşması olasılığının, yeni düzenlemeyle birlikte fiilen ortadan kalkmış oldu.
Fransa da, Ermenilerle ilgili gelişmeler bu iken Türkiye' deki taşeron aydınların, bu soykırım safsatasını kabul ederek özür dilemesi manidardır. Ayrıca bu taşeronlar, Fransa'daki gelişmeleri ve 31 Ekim 1914'te, Rus orduları Doğu Anadolu'yu işgale başlayan, Rus ordularına en büyük desteği veren ve yardımda bulunan Osmanlı ordularını arkadan vuran, Ermenilerinin hainliğini göz ardı edecek kadar da cehalet içindeler.
Yine taşeron aydınlar! Ermeni tedhişçilerin, Kars, Van, Muş, Erzurum 'da kadın-erkek, yaslı-çocuk demeden Türkleri katliama tabi tutuklarını ve binlerce Müslüman'ın doğudan batıya göçünü; evini, toprağını, malını-mülkünü bırakıp yollara düştüğünü, kiminin yollarda öldüğünü, kimi gurbette açlığa, yoksulluğa mahkum olduğunu, göç edemeyenler de işkence edilerek katledildiğini ya bilmiyorlar, yan da bilmezlikten geliyorlar.
Türk milletinin geçmişini, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla kirletme çalışan kampanyanın mimarları ise ermeni diasporasının içerideki taşeronları, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran, Dr. Cengiz Aktar ve Yenişafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu.' dur. 1915 yılındaki tehcir olaylarıyla ilgili internet üzerinde, imza kampanyası başlatmaya hazırlanan taşeron aydınlar, "Özür diliyorum" adını verdikleri kampanyayı, "tarihi sorumluluk karşısında bireysel bir tavır" olarak yorumluyorlar.
Aslında bu senaryo, Cumhurbaşkanı GÜL' ün, Ermenistan' ı ziyareti sonrası başlayan, örtülü senaryoların da bir aşamasıdır. Nitekim Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, sözde aydınlar tarafından sergilenen bu çabaların, Türkiye'nin yeni dış politika anlayışıyla doğrudan bağlantılı olduğunu savunarak, "Burada amaç Ermenistan ile başlatılan ilişkileri daha ileri bir boyuta taşıyabilmek için, kamuoyu oluşturmaktır. Baskı altına almaktır" dedi.
Şu bir gerçek ki Ermenileri, önce Ruslar, sonra da İngiliz ve Fransızlar, Birinci Dünya Savaşı'ndan, Kurtuluş Savaşı'na uzanan dönemde, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için, Ermenileri taşeron olarak kullandılar. Bugün de PKK ile aynı senaryo Türkiye' nin gündemindedir.
Taşeron aydınlar ve Ermenilerin düşleri bellidir. Sözde iddialarını, tüm dünyaya "tanıtmak", Türkiye'yi bu temelsiz iddiaları "tanımak" zorunda bırakmak, Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" alarak, "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmektir
Hâlbuki taşeron aydınlar ve Ermenistan'ın, bir an önce kendisini; var olmayan saplantılı Diaspora beklentilerinden arındırarak, gelecek nesillerini, tek yönlü, kin ve nefretten de kurtarması gerekiyor. Aksi halde taşeron aydınlar ve Ermeni diasporası, hem Türk halkına, hem de Ermenilere, ihanet içindedirler.