4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÖRNEK DEVLET ADAMI

                                        
           Devlet adamı, toplumu ve devletini layıkıyla temsil eder, yaşantısı, davranışı, düşünceleri, fikirleri ve icraatı ile de örnek olur. çünkü her icraatı, tavrı, davranışı ve ilişkileri insanımız, özellikle de çocuk ve gençlerimiz açısından, bir eğitimdir.
             Elbette Atatürk’ den sonra, çok partili dönemde, başarılı devlet adamları oldu.  Sayın Ahmet Necdet SEZER,  bu insanlarımızdan biridir.  Anayasa ve yasalardan, ülke çıkarlarından asla taviz vermemiştir. Gerici, bölücü ve yıkıcı, faaliyetler yanında, dış ve iç şer odakların, senaryolarına karşı, yaptığı uyarıları ise hala hafızalardadır.
          çankaya Köşkü’ndeki, 7 yıl 3 aylık görev süresine, “tasarruf” sözcüğü damgasını vurdu. Kendisine verilen ödenekten, personel sayısına kadar, her konuda tasarruf uyguladı.
             Cumhurbaşkanlığına tahsisi edilen ödeneğin, 40 milyon YTL’sini iade etti, Okluk Koyu’ndaki, yazlık köşke gitmedi, tatil yapmadı. Görevi devraldığında,, Köşk kadrosunda toplam 40 başdanışman bulunuyordu. Sezer bu sayıyı, ilk yıl içinde 4’e kadar indirdi. 
             Sayın SEZER’ in, talimatıyla, karşılama ve uğurlama törenleri “zorunlu olmadıkça” yapılmadı. Davetlerde,  cumhurbaşkanlığı makamına, uygun ikramlar yapıldı ancak aşırı harcamalardan kaçınıldı. hemen her yıl, kendisine verilen bütçenin, beşte birini iade etti.. .
            Ramazan’da, köşk’te verilen iftarlar, Sezer döneminde kaldırıldı. Köşk çalışanları, Ramazan’da kendisiyle, birlikte iftar yapmak istediklerinde ise Sezer, personel yemekhanesine inerek, çalışanlarla birlikte yemek yedi. 
              Sezer ailesinin oğlu Levent Sezer, çankaya Köşkü’nde basına kapalı, aile arasında düzenlenen sade bir törenle evlendi. Sezer, Köşk’teki düğün masraflarının tümünü, hatta o gün yakılan elektrik parasını, bile kendi cebinden ödedi. 
             Görevi devraldığında, Köşk’te görevli personel sayısı 1200 idi. Kimisini, başka görev yerlerine gönderdi, emekli olan personelin yerine de, zorunlu olmadıkça yenisini almadı. Personel sayısı 7 yıl sonunda 450’ye kadar indi. Koruma sayısı 390’dan 250’ye düşürüldü.
                Sayın SEZER, göre Türk vatandaşları, laik rejim sayesinde, inançlarını özgürce yaşayacaktır. Ancak Laikliğin vermiş olduğu özgürlükle, Cumhuriyet ile barışık olmayan kimi oluşumların, çağdaş Türkiye görüntüsüyle örtüşmediği uyarısı yapmış,”Devrim yasalarına göre kapatılması gereken bu oluşumların, eğitim başta olmak üzere, etkinlik alanlarını genişletme çabası içine girdikleri de bir gerçektir “ diyerek, FETö oluşumunu yıllar önce gündeme getirmişti.
             Diğer yandan Sayın SEZER, ” …Toplumu gerecek ve kamplaşmalara ayıracak olan, inanan-inanmayan ayrımından, dinin kötüye kullanılmasına, neden olacak tutum ve davranışlardan, özenle kaçınılmalıdır.”  dedi ve uyguladı.
                  Sayın SEZER, “…Cumhuriyet, ulusal onurumuzun bayraklaşan simgesi, büyük Türk Devrimi’nin adıdır. Cumhuriyet, ümmetçilik yerine, ulusçuluğu, kulluk yerine yurttaşlığı, kişi iktidarı yerine, ulus istencini, bağnazlık yerine çağdaşlığı ve ulus devleti seçenlerin kurduğu bir rejimdir" demiştir.
“…          Sayın SEZER, bir aydınlanma ve çağdaşlaşma tasarımı olan Cumhuriyetin, siyasal, toplumsal, hukuksal, kültürel ve ekonomik dönüşümlerin, yolunu açtığını, Türkiye’nin, çağdaş uygarlıkla bütünleşme yolunda övgüye değer atılımlar gerçekleştirdiğini de vurguladı.
               Türk Devrimi de çağın getirdiği ve gerektirdiği koşulları toplum yararına yaşama geçiren, yapıldığı dönemle sınırlı kalmayan, süreklilik boyutu bulunan, yeni kazanımlarla ve ilk günkü bilinçle sürdürmemiz gereken bir çağdaşlaşma atılım olarak tanımlamıştır.
             Sayın SEZER, Atatürk’ün, başlattığı, demokrasiye geçişi de içeren yapısal dönüşüm sürecinin temeline laiklik ilkesini yerleştirmiştir. Laiklik ilkesinin benimsenmesi, din ve dünya işlerini ayırarak, toplumu ve devleti çağdaş bir kimliğe kavuşturmuş, özgürlükler ve demokrasi güvenceye alınmıştır
             Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, rejimin geriye dönüşünü engelleyecek anayasal ilkeleri ve kurumları da oluşturduğunu belirten Sayın Sezer, “Türkiye Cumhuriyeti’nin, kazanımlarından, ilkelerinden, ödün verilmesi düşünülemez. Cumhuriyet’in devrimci ve aydınlanmacı ruhunu, ilk günkü coşkuyla sürdürmek zorundayız. Bu, Cumhuriyet’i kuran Atatürk ve dava arkadaşlarına, ulusumuza karşı borcumuzdur.” demiştir. 
             Sayın SEZER, Atatürk ilkelerini, benimsemiş, akılcılık, bilimsellik ve çağdaşlığı,  her icraatında,  düşünce ve söyleminde hissettirdi. Ona göre, işlerin doğru yapılıyor olması yeterli değildir. Doğru işlerin, yapılıyor olması da gerekiyor.
             Sayın SEZER, örnek alınacak, bir devlet adamıdır. Hukukçu olması da büyük avantajdı.  Görev yaptığı süre içindeki,  icraatı, fikir ve düşüncelerinden, devletin, imkânlarını, tasarruflu kullanmasından, halkımızın, gençlerimizin, özellikle de devlet adamlarımızın, alacağı çok ders vardır.
         























Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi