4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

POLİS VE UYUM YASALARI

Bir okuyucumuz, polisin olaylar karşısında kaldığı güç duruma tepki göstererek, HAKKARİ Emniyet Müdürlüğü'nde, görevli, 4 kişilik ekip, hakkında 3.5 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Muhsin Demir, evinde gözaltına almasından sonra, yaşanları, devlete karşı yapılmış bir eylem olduğunu, bir polisin linç edilmesini kabul edemediğini belirterek, polisin bu duruma niçin düştüğünü sormuş.
Son yılarda, polislere karşı saldırıların artması ve bazı polislerin de hayatını kaybetmesi, "Polis olaylar karşısında yetersiz mi kalıyor? Sorusunu gündeme getirdi.
Kamuoyunda, güvenlik bazındaki kaygıları, daha da artırdı
Elbette ülkemizdeki, polise yapılan saldırıların ve güvenlik zaaflarının nede/nedenleri var. Son yıllarda, ülkemizin şartları, özellikle de jeopolitik konumu ve demografik yapısı düşünülmeden çıkartılan, Avrupa Birliği'ne uyum yasaları, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağladı. Polisin, parmak izi almak veya olay yerinde parmak izi karşılaştırması yapması bile mahkeme kararına bağlı.
Güvenlik güçleri, olayları aydınlatmak için, kısa sürede DNA testi yapmak zorunda. Polis, elindeki laboratuarlarda, çok kısa sürede DNA testleri yaparak, sonuca gidebilecek imkânlara sahip. Ancak bunlarda da mahkeme kararı gerekiyor. Mevcut mevzuatla adamı karakola götürmek bile, mahkeme kararı gerektiren bir uygulamadır.
CMK' nın 116 maddesine göre, yakalanabileceği ve suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa, şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri ve ona ait diğer yerler aranabilir. Aynı kanunun 119 maddesine göre ise aramaya, hakimin karar verebileceğini veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, cumhuriyet savcısının yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Eskiden gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, polis derhal müdahale edebiliyordu Yine kongrelerde, büyük toplantılarda veya acil durum gerektiren hallerde, üst araması yapabilmek için mahkeme kararı gerekiyor. Halbuki üst arama, mülki amir izniyle yapılabilmelidir.
Toplu suçlarda, gözaltı süresi en fazla 4 güne, bireysel suçlarda da en fazla 24 saate indirildi. Oysa bu süre eskiden, toplu suçlarda gözaltı süresi 15 gündü.
Öte yandan ülkemizde, 192 bin polis var. Yarıya yakını, masa başında görevlidir. Bu polislere fazladan görev verilse bile, fazla mesai ücreti ve prim lazımdır.
Bütün bu yanlışlıklardan sonra, polisten korkma dönemi bitti. Amerika'da Avrupa'da insanlar, polisten çekiniyorlar. Talimatlarını da harfiyen yerine getiriyorlar. Nitekim Almanya yaşayan bir yakınım, " Almanlar, polisten Allah'tan korkar gibi korkarlar" demişti.
AB'ye Uyum Yasaları çerçevesinde, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu gözardı edilerek, Ceza Muhakeme Kanunu'nda değişiklik yapıldı. Ancak Polis Salahiyetleri Kanununda, gündeme getirilmedi ve polisin haklarının ne olduğu ve ne yapıp ne yapamayacağı açıkça belirtilmedi. Bu yapılmadığı için de yapılan değişikliklerle polis, artık kimseye birşey yapamayacak hale getirildi. Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nda, polise gerekli yerlerde zor kullanma yetkisi verilmiştir. Ancak son değişiklikler, bu kanun gözönünde bulundurularak yapılmadığı için polis, bu yasadan doğan hakkını kullansa, bu kez kendini hakim karşısında buluyor. Ve polis birine müdahale edip, zor kullansa, hemen kötü muamele yapmaktan soruşturmaya tabi tutuluyor. Daha da kötüsü, polis meslekten atılma korkusu yaşadığı için, artık zor kullanma konusunda, eskisi gibi cesur davranamıyor. "Zor kullanırsam acaba ne olur?" diye tereddüt içerisinde kalıyor. Suçlular da polisin bu tereddütlü davranışlarını fırsat bilip, onları vuruyor ve öldürüyor. Polisin, kendi yetkisini kullanması konusunda cesaretlendirilmesi gerekir. Polis yeni yasalar gereği, birinin üstünü arayamıyor. gözaltına alamıyor; alsan bile hemen serbest bırakılıyor.
Hülasa CMK, polisin ve jandarmanın aleyhinde değişti. Yeni düzenlemelerin yapılması gerekir. Polisin, suçluyla daha aktif mücadele edebilmesi için, gerekli adımların ivedilikle atılması kaçınılmazdır. Geçmişte polis çok aktifti. Tek başına gider suçlu veya suçlularla mücadele ederdi. Artık bunlar mazide kaldı.. Polis kendisine yönelen bir tehlikeye karşı koymak ve silahını kullanmak konusunda tereddüt içerisinde kalıyor. Çünkü meslekten atılma ve gelecek kaygısı var.
Türk toplumu, güvenlik güçlerine yetki vermek ve gereğini de yapmak zorunda Çünkü CMK ve AB uyuma yasaları, Güvenlik güçlerini etkisiz hale getirirken, ülke ve kişi güvenliğini de tehlikeye soktu.
Hala bu gerçeği göremeyen, bir iktidarlar varsa ne denebilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi