1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Seç bakalım diyorlar ya bize...

Rusya’nın eski liderlerinden olan Brejnev bir gün makam aracıyla yolda giderken, kucağında kocaman bir kapuzu taşıyan adamı görür.


Şoföre hemen durmasını tembih eder.


Araba adamın yanında durunca, camı açıp “Elindeki bu karpuzu bana satar mısın?” diye sorar.


Adam “Tabii satarım. Seç istediğini al” der…


Brejnev “Nasıl seçeyim? Elinde zaten bir tane karpuz var ki” deyince, köylünün cevabı “Biz seni nasıl seçtiysek, sen de öyle seç” cevabını verir.


Biliyorsunuzdur mutlaka ama biz yine hatırlatalım.


Siyasi partilerde en demokratik aday belirleme yöntemi, hakim huzurunda üye yada delege ile yapılan ön seçimdir.
Yani…
Aday adayı olmak isteyenler ortaya çıkar, partiler üye ya da delege listelerini yargıya teslim eder. Yargı da seçim yaparak o partinin adayının kim olduğunu ilan eder.
Böylece aday belirlemede ne torpil dönmüş olur, ne de adam kayırma.
Hiç kimse de önseçim sonucuna itiraz etmez.
Bilir ki, hakim huzurunda yapılman bir seçimde partilinin tercihi ortaya çıkmıştır.
Genel başkanların koltuklarını bırakmak istememesi nedeniyle, hakim huzurunda ön seçim yapma uygulamasından vaz geçti partiler.
Bunun yerine…
Parti yöneticileri gözetiminde ön seçim yapmaya başladılar.
Yani, yargıyı ortadan kaldırdılar.
İşte bununla birlikte bozuldu parti içi demokrasi.
çünkü, parti yöneticileri aday belirleme konusunda yaptıkları önseçimi bazen yönlendirdiler, bazen de çıkan sonucu çarptırdılar.
Bu yüzden hak eden aday olamadı, hak etmeyen aday ilan edildi.
Aradan bir müddet geçtiğinde, bu yöntem de terk edildi.
Partiler tüzüklerine "Aday tespiti Genel merkez yoklaması ile yapılır" ibaresini koydular.
Tüzüğe konulan bu madde, adayların bizzat Genel merkez ve Genel başkan tarafından belirleneceğini resmen ilan eden bir maddeydi.
İşte o günden beri partiler adaylarını tüzüklerine koymuş oldukları bu madde ile belirliyor…
Yani…
-"Genel merkez yoklamasıyla."
Böyle olunca, partilinin değil, genel merkez ya da genel başkanın istediği kişiler aday yapılıyor.


Yani…


önünüze bir tek isim konuluyor, ardından da “Seçin bakalım” deniliyor.


Tıpkı yukarıda anlattığımız Brejnev misali…


***


Ortam İYİ parti için müsait ama…


 


Eskişehir’de, hangi konuda sohbet açarsanız açın, konunun bir tarafında AK Parti, diğer tarafında ise CHP’li belediyeler olur.


Bunun nedeni elbette, AK Partinin ülke genelinde hükümet olmasından, CHP’li belediyelerin de Eskişehir özelinde belediyeleri elinde bulundurmasından kaynaklanıyor.


Durum böyle olunca hemen her konu adeta pinpon topu misali bir AK Parti tarafına, bir CHP’li belediyeler tarafına gidip geliyor.


Kısacası…


Eskişehir’de yaşayan herkes gündeme düşen konuları bir AK Parti cephesinden, bir de CHP’li belediyeler cephesinden dinlemek durumunda kalıyor.


Doğrusunu söylemek gerekirse bu durdum çoğu zaman sıkıcı da olabiliyor.


Dolayısıyla…


Eskişehirliler uzun süredir, ihtiyacı olan 3’ncü bir sesin eksikliği ile yaşıyor…


Şehir siyasetinde böylesine müsait bir ortam olmasına rağmen MHP 3’ncü ses maalesef olamadı.


3’ncü bir ses olarak her iki tarafın eksiklikleri, yanlışları ve kabahatleri üzerinden yine her iki tarafa da “Hem nalına hem mıhına” vuramadı…


Demokrat Parti bunu yapmaya çalışsa da, yapılan cılız kaldı.


İşte bu yüzden, Eskişehir’de örgütlenmesini tamamlayan İYİ partinin önünde güzel bir fırsat var.


AKP-CHP arasında gidip gen pinpon topunu ele geçirip, her ki tarafa da göndermeyi başarabilirse, hissedilen böylesine bir eksikliği gidermiş, siyaseten de iyi bir şeyler yapabileceğini ispatlamış olur.


Diğer partilerin yaptığı gibi, topun bir sağa, bir sola gidişini kenardan izlemeye koyulursa…


O da tribünlerdeki yerini almış olur.
Bizden söylemesi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Ortada cevap bekleyen sorular var…


 


Eskişehirspor’un 2013-2014 ve 2015 sezonlarında ilaç ve sağlık harcamaları yazılıp çiziliyor.


Yazılanlara bakılırsa:


2013 sezonunda 797 bin lira harcanmış…


2014 sezonunda 808 bin lira…


2015 sezonunda ise 787 bin lira…


Doğru ise bu rakamlar, harcanan para o yıllar da göz önüne alındığında oldukça yüksek…


Şöyle ki:


Son dönemde aynı harcamalar 130 bin lira civarında olmuş.


İşin entresan tarafı…


2014 sezonunda 808 bin lira harcandığı söylenilen sezonda Eskişehir Eczacılar Odası ile Eskişehirspor’un yapmış olduğu bir protokol var.


Bu protokol çerçevesinde Eskişehirspor’un ilaç giderlerinin Eczacılar Odası tarafından karşılanacağı ve karşılandığı biliniyor.


Buna rağmen 808 bin liralık ilaç ve sağlık giderinin nereden çıktığı ciddi biçimde sorgulanıyor…


İddia son derece ciddi…


Bu ciddi iddia, o dönemlerde görev yapan ve bu işten sorumlu olan birilerinin, Eskişehirspor üzerinden ilaç ve sağlık giderleri adı altında bir şeyler yapıp yapmadığının sorgulanmasını gerektiriyor.


Bu olur mu olmaz mı bilemiyoruz?


Ama bildiğimiz…


Ortada son derece ciddi iddialar, son derece ciddi rakamlar ve cevaplanması gereken sorular olduğu kesin…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Biraz da gülmek lazım


çobanın birisi, kurtlara karşı kahramanlık gösteren köpeğine bir koyun bağışlamış. Olacak ya, o günlerde köpek ölmüş, fakat çoban sözünden dönmemiş. Köpeğe adanan koyun ise habire doğurmuş da doğurmuş, olmuş ayrı bir sürü. çoban bunları ne yapacağını bilememiş. En sonunda mahallin hakimine gitmiş, bu köpeğin mirasının kime kalacağını sormuş.


O da allem etmiş, kallem etmiş, kitabları karıştırmış; sonra da mirasın kendisine kalacağını söylemiş. Büyük bir yükten kurtulan çoban derin bir nefes alıp ferahlamış, “hemen sabahleyin köpeğin koyunlarını sizin eve getireceğim” demiş.


Adam tam kapıdan çıkacağı zaman aklına bir şey takılmış, geriye dönerek sormuş:


“Hakim bey, Ben bu sürüyü size getireceğim getirmesine de, aklıma takıldı; sen bizim köpeğin nesi oluyorsun?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi