
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Seçim kavga ile kazanılmaz ama kavga ile kaybedilir...
Yıllardır yazarız.
-"Yılmaz Büyükerşen'in elinden seçimi almanın yolu belki vardır ama, bu yöntem kesinlikle kavga değildir" deriz.
Deriz demesine de...
Yıllardır bunun olmadığını ve bu olmadığı için AK Partinin Büyükerşen karşısında bir türlü seçimi alamadığına şahit oluruz.
AK Partililer nedendir bilinmez, Büyükerşen ile tartışmaya girip kavga etmeyi yıllardır marifet bilir.
Özellikle seçim öncesinde yaparlar bunu.
Kamuoyu nazarında...
Haklı oldukları hallerde bile haksız çıkmaktan, galip gelebilecekleri durumda bile mağlup olmaktan bir türlü ders almazlar.
Büyükerşen'e laf soktuklarında, ya da onunla tartışmaya girip kavga ettiklerinde, parti içinde sivrildiklerini sanırlar.
Kendilerini yükseltip, söyleyecekleri sözleri olgunluk ve seviye içinde yapmak yerine, kavga ve tartışma ortamına gözü kapalı dalmak suretiyle, maça daha işin başında yenik başlarlar.
Güya Büyükerşen'i kendi kategorilerine indirdiklerini zannedip, gol atmış futbolcu edasıyla bir sevinç koşusu yapmadıkları kalır.
Girdikleri kavga ve tartışma nedeniyle, aslında golü kendi kalelerine attıklarını ve kaybettiklerini maçın bitiş düdüğü çaldığında, yani seçim sandıkları açıldığında anlarlar.
Anlarlar anlamasına da...
Bundan bir türlü ders çıkartmaz AK Partililer.
Her defasında yine aynı tavrı göstermekten bir türlü bıkıp usanmazlar.
Sonu seçim kaybı olsada, bunu hep yaparlar.
Şöyle bir bakın geride kalan 10 yıla.
Milletvekilinden il başkanlarına, İl Genel meclis üyesinden Belediye meclis üyesine kadar,AK Parti içinde Büyükerşen ile tartışmaya girip kavga etmeyen isim neredeyse kalmadı.
Sonuç: bugün o isimlerin tamamına yakını yoklar.
Aktif siyasetin içinde olmama nedeni ise; Büyükerşen ile girdikleri kavga ve tartışmalarda yıpranıp gözden düşmeleri ve bundan dolayı seçim kaybına yol açtıkları algısı.
Tüm bu anlattıklarımıza rağmen kavga ve tartışmaya girerek, belirli bir üstünlük sağlayacağını düşünüyor AK Partililer.
Çünkü...
Haklı olsalar dahi haklılıklarını ispat edemediklerinin farkında değiller.
-"Bir yerde yanlış yapıyoruz. Her defasında tartışma ve kavgaya giriyor ama, haklı olmamıza rağmen haksız çıkıyoruz. Aslında tam da istenilen ortama çekiliyor ve her defasında bu tuzağa düşüyoruz" diye asla düşünmüyorlar.
En büyük özellikleri tartışmaya girip, kavga etmek.
Hem de bunu, tartışma ve kavgadan galip çıkma konusunda uzman olmuş bir isime karşı yapıyorlar.
Kısacası...
Büyükerşen 10 yıldır tartışma ve kavga ortamında hırpalıyor AK Partilileri.
"Yenilen pehlivan görüşe doymaz" hesabı her defasında yeni tartışma ve kavga ortamı hazırlıyor AK Partililer.
10 yıl geçti hala farkında değiller:
Seçim kavga ve tartışma ile kazanılmaz ama, seçim tartışma ve kavga ile kaybedilir.
Hele hele, girdiğiniz kavga ve tartışmada haklılığınızı bir türlü ispat edemiyorsanız, o seçim çoktan kaybedilir...
Anlayın artık yahu...
.......
Anket çalışmasında açık ara öndeyim
CHP, Eskişehir'de Odunpazarı Belediye Başkan adayını belirlemek için anket çalışmasına başlamış.
Odunpazarı bölgesinde ki evlere rastgele telefon açılıyor ve CHP aday adayları soruluyormuş.
Sorulan isimler arasında sadece CHP aday adayları da yokmuş.
AK Partili isimler hakkındaki düşünceler de alınıyormuş.
Anket çalışması adı altında yapılan bu telefon görüşmelerinde, aday olması istenilen isim sorulduktan sonra "Eğer o isim aday yapılmazsa ne yaparsınız? Ve kime oy verirsiniz?" şeklinde detay sorular da mevcutmuş.
CHP nin Odunpazarı adayını belirlemek üzere başlattığı anket çalışmasını öğrenmemizin hemen sonrasında Ayhan Kavas ile görüştük.
-"Vallahi ben açık ara öndeyim" dedi gülerek.
Bunu da nereden çıkarttığını sorduğumuzda ise:
-"Önce yeğenimin evi, ardından da benim ev aranmış. En azından iki oyun garanti olduğunu biliyorum" diye espri yaptı.
İşin asıl esprili tarafı...
CHP nin telefonla anket çalışması başlattığı duyulur duyulmaz CHP'lilerin ev mesaileri başlamış.
-"Bizi de ha şimdi ararlar ha biraz sonra" diye düşünen CHP'liler, doğruca evlerinin yolunu tutmuş.
......
Baktık bilet almayınca olmuyor...
Doğru Yol Partisi'nin uzun yıllar önemli bir ismiydi Mustafa Birsen.
İl başkanlığını bırakıp AK Partiye gelmişti.
Hiçbir zaman görev istemedi.
Ne gariptir ki, hiçbir zaman kendisine de görev vermek akıllara gelmedi.
Halbuki, siyaset potansiyeli yüksek, AK Partinin merkez sağ eksikliğini giderebilecek bir isimdi.
Sonunda Tepebaşı belediye Başkanlığı için AK partiden aday adayı olmaya karar verdi.
Dün sohbet toplantısına katıldık Mustafa Birsen'in.
Önce; bilet almadan büyük ikramiye kazanmayı bekleyen ve son isteği bir türlü yerine gelmediği için Azrailin de canını bir türlü alamadığı o müthiş fıkrayı anlattı.
Ardından da...
-"Baktık ki bilet almadan,yani talip olmadan bu iş olmuyor. biz de bileti alıp, elimizi taşın altına koyalım. Takdir görürsek Tepebaşı bölgesine esnaf eli değer, görmez isek, görevimizi yaptık der geçeriz" diyor.
........
Tepebaşı'nda hayat var
Tepebaşı Belediyesi, Kültüre,Sanata,Sağlığa ve Spora da değer veren,rutin Belediyeciliğin dışında, insanların bu tür ihtiyaçlarını karşılamaya önem veren bir Belediye.
Dün üç önemli açılışı vardı Belediyenin.
Şirintepe'ye "Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı merkezi", Batıkent'e "Beldeevi" ve Çamlıca Mahallesi'ne de "Kapalı Pazar yeri" açılarak hizmete girdi.
Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın sık sık söylediği ve Belediye'nin de bunu söylem haline getirdiği bir slogan var...
Slogan:"Tepebaşı'nda hayat var" cümlesi üzerine kurulmuş.
Bölgenin yaşadığı gelişme ve Belediye eliyle gerçekleştirilen hizmetlere bakıldığında, bu slogan da bu bölgede gerçekten hayat buluyor.
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Uçak düşmek üzereydi,5 yolcu ve yalnızca 4 paraşüt vardı... İlk yolcu şöyle dedi:
"Ben Ronaldo'yum, Dünya'nın en iyi futbolcusuyum. Dünya futbolunun bana ihtiyacı var ve bu kadar hayranım varken ben ölmemeliyim."
İlk paraşütü kaptı ve uçaktan atladı...
İkinci yolcu, Hilary Clinton şöyle dedi:
"Ben Amerika'nın eski başkanının karısıyım;New York senatörüyüm ve gelecekte Amerika'nın başkanı olma yolunda çok şanslıyım. Paraşütün birini kaptı ve uçaktan aşağıya atladı... Üçüncü yolcu, George W. Bush, şöyle dedi:
"Ben Amerika Birleşik Devletlerinin başkanıyım. Dünya'nın sorumluluğunu sırtında taşıyorum. Bunun yanı sıra ülkemin tarihindeki en zeki başkanıyım ve ölümümle vatandaşlarıma olan sorumluluğumu tehlikeye atamam...."
Paraşütü sırtladı ve dışarıya atladı... Dördüncü yolcu olan Papa, beşinci yolcu olan genç öğrenciye şöyle dedi;
"Ben yaşlıyım. Hayatımı iyi bir insan ve iyi bir rahip olarak geçirdim, bu nedenle kalan son paraşütü sana vermeliyim; hayatının geri kalanını yaşamalısın...."
Fakat küçük çocuk şöyle cevap verdi: "Telaşlanma, yaşlı adam..... İkimiz içinde paraşüt var!
Amerika'nın en zeki başkanı paraşüt yerine benim okul çantamı aldı..."