1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Seçimin yaklaştığının göstergesi bu işte...

Seçimin yaklaştığını nereden anlarsınız?


Bunun çeşitli emareleri vardır.


Belki kimse bilmez ama çeşitli ülkelerin büyükelçi ve konsoloslarının şehirlere yaptıkları ziyaretler bunun bir emaresidir.


Zira…


Büyükelçiler ve konsoloslar seçim öncesi şehir şehir gezerek, bu ziyaretlerinde yaptıkları görüşmelerle seçim nabzı tutarlar.


Seçime yönelik düşüncelerini de bir rapor haline getirip, ülkelerine gönderirler.


Seçimin yaklaştığının bir başka emaresi de iktidarda olan partinin para musluklarını açmasıdır.


İşçiye, emekliye yapılan küçük zamlar, esnaf ve tüccara açılan krediler seçim tarihinin bir ölçüde yaklaştığını gösterir.


Büyük yatırımlara başlanması ve şehirlerde en çok ihtiyaç duyulan işlere girişilmesi de bir ölçüde seçimin geldiğini hissettirir.


Söylemlerin yumuşaması, kavgalı olunan çevrelerle barışılması, insanların hassas olduğu konulara özen gösterilmesi de tıpkı yukarıda saydıklarımız gibi artık seçimin gündeme geldiğini gösteren kriterler arasında sayılabilir.


Eskişehir’de ise seçimin yaklaştığının ve artık gündeme girdiğinin en büyük emaresi, karşılıklı tartışmanın başlaması ve engellenme söylemlerinin yeniden dillendirilmeye başlamasıdır.


Kısacası…


Yılmaz Büyükerşen’in, yatırımların engellendiği iddiasıyla iktidar partisini suçlaması, iktidar partisi il başkanı Dündar ünlü’nün bu suçlamalara oldukça sert yanıtlar vermesi ve ünlü’nün söylediklerine CHP il başkanın gösterdiği tepki ile devam eden bir süreç var.


Görünen o ki bu karşılıklı verip veriştirmeye dayalı süreç, muhtemelen bundan sonra da devam edecek.


Ve bizim bu süreçten anladığımız tek şey “Galiba her iki taraf da seçim psikolojisine girmiş ki silahlar yeniden ortaya çıkartılmaya başlandı” düşüncesi olacak…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Sonuna kadar destekliyorum bu ceza yöntemini…


 


Trafikte kırmızı ışık yanmış.


Dünyanın her yerinde olduğu gibi duruyorsunuz.


Yeşil yansın ki yolunuza devam edebilesiniz.


Büyük bir çoğunluk da sizin gibi duruyor aynı kırmızı ışıkta.


Ama o da ne!


Arkadan hızla bir araç geliyor.


Hızını dahi kesmeden, onca ışıkta bekleyen araç sanki boşuna bekliyormuş gibi basıp geçiyor ışıkta.


***


Tek yönlü yol.


Tabelası da konulmuş.


Bu tek yönlü yoldan gidiyorsunuz ki ana yola çıkacaksınız.


Tam yarısına geldiğinizde bir de ne göresiniz? Karşıdan bir araç geliyor.


Normalde gelmemesi lazım.


çünkü yol sizin gittiğiniz yönde tek yok.


Camı açıp “burası tek yol. Yanlış girmişsin” diyorsunuz, adam gayet pişkin “biliyorum” diyor.


“Geri git o zaman” diyorsunuz, yine aynı pişkinlikle “senin geri gitmen daha kolay” diyor.


Ya inip kavga edeceksiniz, ya da “lanet olsun sana” deyin geri gideceksin. Genellikle ikincisini yapıyorsun.


***


Yayasın. Yolun karşısına geçeceksin.


Işığın yeşil olmasını bekliyorsun.


Işık yeşil yanıyor.


Ayağını kaldırımdan atıyorsun ki yanından vınn diye bir araç geçiveriyor.


Dikkatsizce ve ışığa güvenerek bir adım daha atsan, maazallah altında kalacaksın aracın.


***


Eskişehir’in en işlek caddesi…


Geliş gidiş 2 şerit trafik zar zor akıyor.


Yolun kenarına biri aracını bırakıp gitmiş.


Arkasından gelenler onu geçmek zorunda


Geçmek için de arkadan gelenin yol vermesi lazım.
Arkadaki yol verince oluyor mu size uzun bir kuyruk…


Bir tane sorumsuzca konulan araç, koskoca caddenin trafiğini allak bullak etmeye yetiyor.


örnekleri daha da çoğaltmak mümkün…


İnsanın trafikte gördüğü bu manzaralar karşısında trafik polisi olup, hepsine resmen ceza yazası geliyor.


İnsan çoğu zaman, trafikte sorumsuzca davranıp kural tanımayanlara verilebilecek en ağır cezanın verilmesini istiyor.


Trafik Müdürlüğünün yeni bir uygulama başlattığını gazete haberlerinden öğrendik.


Mobese kameraları gün boyu izleniyor ve bu izleme sonucunda trafik kurallarını ihlal edip, trafik akışını engelleyen araçlara ceza yazılıyormuş.


İnanın çok hoşumuza gitti bu uygulama.


Sonuna kadar destekliyoruz…


çünkü birçok sürücünün “Nasıl olsa kimse görmüyor” düşüncesiyle trafikte işlemediği halk kalmıyor.


Yeni uygulamayla bundan sonrasını artık o trafiği allak bullak edenler düşünmek zorunda.


Zira…


Biri onları sürekli gözetliyor olacak…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Ne Alpu’ymuş ama…


 


Raylı Sistemler test merkezi…


Kısa adıyla Uraysim.


Anadolu üniversitesi tarafından yürütülen, 2012 yılında yatırım programına dâhil edilen bir Kalkınma Bakanlığı projesi.


700 dönümlük bir alan üzerinde oluşturulacak ve bu güne kadar yapılan çalışmalarla da belli aşamaya getirilmiş bir proje.


400 milyon liralık bir bütçesi olan “devasa” diyebileceğimiz bir yatırım.


Anlatılanlara bakılırsa:


Söz konusu yatırım bittiğinde bu merkez her türlü raylı araçların test işlemlerini yapabilecek.


Test için başka ülkelerin test merkezlerine gidilmek zorunda kalınmayacak.


Haliyle test için gereken para da o ülkelere gitme yerine ülkede kalmış olacak.


Sözünü ettiğimiz projenin yapılacağı yer Alpu ilçesi sınırları arasında…


***


Hükümet, Tarım Bakanlığı aracılığıyla, tarımı geliştirmek, tarım alanlarını koruma altına almak amacıyla bir karar aldı.
Alınan karar özellikle tarım ovaları olarak adlandırılan yerlerde tarım dışı hiçbir iş yapılamayacağına yönelikti.


Geçen yıl, yani 2016’da alınan bu karar çerçevesinde, Alpu ovası da koruma altına alınan yerler arasına girdi.


Yine alınan bu karar çerçevesinde Alpu Ovası da kanunla koruma altına alınmış oldu.


Ortada bir kanun varsa, bu kanuna aykırı hiçbir işlemin yapılamaması gerekiyor.


Yani…


Alpu ovası olarak adlandırılan bölgede, tarım dışı hiçbir işin yapılması mümkün gözükmüyor.


***


Ancak…


Hem yukarıda bahsettiğimiz Raylı Sistemler Test Merkezi projesinin devam ettiği hem de Tarım bakanlığının “tarım ovası” olarak koruma altına aldığı bölgenin üzerinde, yani Alpu sınırları içinde şimdi de bir Termik Santral yapımı düşünülüyor.


Kısacası…


Test merkezi, tarım koruma alanı ve termik santral nasıl olduysa,  aynı yerde ve üst üste biner hale geldi.


Yani…


Alpu sınırları içinde işler resmen Arapsaçına döndü.


Test merkezinin üzerine tarım koruma alanı, tarım koruma alanının üzerine termik santral…


Anlayacağımız…


Mesele resmen “gel de çık işin içinden çıkabilirsen” haline geldi…


***


Biraz da gülmek lazım


 


Uçak New York'a yaklaşırken, mikrofonu açık unutan iki pilot konuşuyorlarmış. Pilotların kendi aralarındaki konuşmalarını da uçaktaki bütün yolcular duyuyormuş:
- New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım, sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle...
Bunları duyan sarışın saçlı, uzun bacaklı hostes, hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlamış. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu kesmiş:
- Acele etme kızım, bırak da rahat rahat viskisini içsin.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi