1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Seçmenin öyle bir terazisi var ki...

Bazen…
Her gün 2-3 gazete, yüzlerce kitap okursun…
Sayısız üniversite bitirir, mastır ve doktora yaparsın ama yine de kendini ifade edemez cahil kalırsın…
Bazen de…
Basit bir meslek sahibi olan, dış görünüşünden hiçbir şeye benzetemediğiniz normal bir insan çıkıp öylesine bir tespit yapar ki, 40 yıllık siyaset bilimciden duyamadığınız sözleri ve tespitleri dile getirir.
İşte! Tam da bu anlattığımıza örnek teşkil edecek birini izledik sosyal medya röportajlarında…
30-35 yaşları arasında olduğunu tahmin ettiğimiz bir vatandaş.
Yüzünde 5-6 günlük sakalı, üzerinde solgun bir mont.
Baktığınızda, sorulan soruları bile anlayacağına ihtimal vermeyeceğiniz birisi
Mikrofonu uzatıp “neler söyleyeceksiniz?” diyen haberciye öyle cevaplar veriyor ki, ağzınız adeta açık kalıyor.
Sakin ve son derece düzgün bir Türkçe ile arkası arkasına öyle tespitler yapıyor ki “Doğrusu aynı mikrofon uzatılsa o anda bu cevapları veremem diyorsunuz…
İşte, ilk görüşte hiç tahmin etmediğiniz bir vatandaştan hiç ummadığınız tespitler:
-“Seçimden önce çıkıp “dünyanın en güvenli seçimleri Türkiye’de diyeceksin” seçimi kaybettikten sonra çıkıp “Hile-hurda var” diyeceksin. çocuk muyuz kanalım”
-“CHP Ankara ve İstanbul’u oy çaldığı için değil, bu seçimde oy çalınmasına izin vermediği için kazandı”
-“CHP’li değilim. Hiç olmadım. Bu seçimde CHP adayına oy verdim. Bu AK Parti bine resmen CHP’li yaptı.”
-“Tayyip Erdoğan kendi elleriyle bir lider doğurdu. İstanbul belediye başkanı olsun-olmasın Ekrem İmamoğlu 2024 yılında bu ülkenin cumhurbaşkanıdır. “
Diyeceğimiz o ki:
-Körü körüne oy veren de vardır ama seçmenin büyük bir bölümü körü körüne oy vermiyor…
-Takım tutar gibi parti tutanlar vardır ama seçmenin büyük bir bölümü takım tutma gibi bakmıyor meseleye.
-Hiç ilgilenmeyen de vardır ama seçmenin büyük bir bölümü hiç ilgilenmiyor gibi görünse de ciddi ciddi ilgileniyor ülkenin meseleleriyle.
-Yeri geldiğinde mağduru koruyan seçmen, yeri geldiğinde aynı mağdurun başkasına mağduriyet yaşatmasını cezalandırabiliyor.

Kısacası…
Seçmen öylesine bir teraziye sahip ki, ne bir gram eksik tartıyor ne de bir gram fazla…


.....


 


Akıbeti Hatboyu gibi olacaksa bırakın öyle kalsın…


Eskişehir’de Demiryolu yerin altına alındıktan sonra üzerinde muhteşem bir bulvar oluştu.
Söz konusu bu bulvarın düzenlemesi Ankara’da, masa başında yapıldı.
Eskişehirlilerin görüşü dahi alınmadı.
Şehirde yaşayanlara, STK’lara, ilgili mühendis odalarına dahi “nasıl bir bulvar istersiniz?” diye sorulmadı.
Aslında iyi değerlendirilip, güzel bir bulvar yaratılmış olsaydı, Eskişehir’in çehresi değişecekti.
Ama yapılmadı…
Projeyi Ankara’da ve masa başında yapanlar, şehrin orta yerini bildiğiniz beton ile boğdu…
Dünyanın her yerinde bulvarın her iki kenarı yeşil alan, orta yeri ise yol olarak düzenlenirken, burada bulvarın her iki kenarı yol, ortası da beton ile kaplandı.
Sonuçta ortaya, insanların yararlanamadığı, yolun ortasında olduğu için kullanılamayan, yere döşedikleri camları kırılan, bakımı yapılamadığı için havuzları sonradan betonla kapatılan ve hatta çöpleri dahi toplanmayan ucube bir şey çıktı.
Eskişehir’in faydalanabileceği bir alan resmen sırf kuru inada kurban gitti.
Şimdi!
Yıkılan Atatürk Stadyumunun olduğu alana millet bahçesi yapılacak…
Diyeceğimiz o ki; eğer Millet Bahçesi bu bulvar gibi yapılacaksa hiç yapılmasın.
Masa başında yapılan proje ikide bir değişecek ve her geçen gün beton sayısı artacaksa, bu işe hiç kalkışılmasın…
Tıpkı Hatboyu’nda olduğu gibi “biz yaptık oldu” denilecekse, bırakın dağınık kalsın…
Eskişehir’de Eskişehir’in vitrinini ve kaderini değiştirecek müthiş bir alan daha göz göre göre heba olmasın…


.....


Şenol Ilgaz’ın ardından…


Bir gün belediye başkanı Selami Vardar’ın makam odasına girmiştik haberle ilgili bir meseleyi sormak üzere…
İçeride nereden baksanız 15-20 dakika kalmış, o süre zarfında rahmetli Vardar’dan bilgileri almıştık.
Odasından çıktığımızda özel kalem’de birinin oturduğunu fark ettik.
Tam belediyeden çıkıyorduk ki, arkadan bir görevli seslenip “Başkan sizi çağırıyor” dedi.
Yeniden çıktık Vardar’ın yanına…
Aklına sonradan başka bilgiler de gelmiş ve yapacağımız habere ilişkin o bilgileri de söylemek istemiş. O yüzden çağırtmış.
Makam odasında bir 15-20 dakika daha konuştuk tabii.
Odadan çıktığımızda, özel kalem’de oturan kişi yanımıza geldi.
-“sen gazetecisin değil mi?” diye sordu…
Onayladığımızda da “Bir gazete kurmak kaç para?” diye sordu…
Şaşırmıştık tabii…
-“ne yapacaksınız ki gazete kurup?” diye sorma gereği duyduk…
Hiç unutmuyoruz, gülerek: “yahu bir saattir başkanla görüşmek için bekliyorum. Sen 3 kere girip çıktın. Kendi kendime ‘bari bir tane gazete kurayım. Hiç olmazsa belediye başkanıyla rahat görüşürüm’ diyesim geldi işte. O yüzden soruyorum” dedi.
Başladık gülmeye.
O kişi, etçiğimiz günlerde vefat eden Şenol Ilgaz’ın ta kendisiydi.
HHH
Aytaç çınar hem iyi dostu hem de onunla en çok uğraşıp espriler yapan bir isimdi…
Eminim vefatına en çok üzülenlerin de başında geliyordur…
Selami Vardar’ın başkan yardımcısı olduğunda makam odasını halı ile kaplatıyor Aytaç çınar…
O sırada ayakkabı boyacısı, boyamak için Aytaç çınar’ın ayakkabılarını alıyor. Yerine verdiği terliği giymek istemeyen çınar “ Boyayana kadar böyle beklerim. çabuk boya getir” diyor boyacıya ve odada çoraplarıyla beklemeye başlıyor. O sırada Şenol Ilgaz açıyor kapıyı. Bakıyor yerler halı ile kaplanmış. Aytaç çınar da çoraplarıyla duruyor. Hemen çıkartıyor kapıda ayakkabılarını çorapla giriyor odaya. Orada bulunanlar başlıyor kahkaha ile gülmeye. Şenol Ilgaz, ayakkabı boyacısı Aytaç çınar’ın boyanmış ayakkabılarını getirdiğinde anlıyor durumu. O da başlıyor gülmeye…
HHH

Bazı insanların vefatı, yarattığı üzüntüyle birlikte, bizzat içinde bulunduğu anılarıyla da bilen ve tanıyanları gülümseten özelliklere sahiptir.
Şenol Ilgaz böyle bir isimdi.
Vefatını yurt dışındayken öğrendik…
üzüldük tabii…
Yattığı yerde dinlensin…


.....


Aynı gezegendeyiz aslında…


Finlandiya’da halk genel seçim için sandık başına gitmiş.
Finlandiyalıların yüzde 70’i yeni hükümetin önceliğinin iklim değişikliği ile mücadele olmasını istemiş.
Hükümetin tüm gücünü iklim değişikliğine karşı mücadele için kullanmasını isteyen halkın yüzde 30’unun isteği ise, vatandaşlarını daha da rahat ettirecek uygulamalar oluşturmuş…
Bizim derdimiz mazbata, işsizlik ve kötü ekonomi…
Halbuki aynı gezegendeyiz ama onlar öyle biz böyle…,


.....


Biraz da gülmek lazım


Adamın biri İstanbul'da iş için, İş ve işçi Bulma Kurumu'na müracaat etmiş..
- "Evet bir iş var" demiş ilgili memur.
- "Rus dans grubu birini arıyor. Yapılacak iş, kızların soyunmasına, giyinmesine yardım etmek, günde iki kez vücutlarını bebek yağı ile yağlamak ve de göğüslerinin ucuna parlak küçük yıldızlar yapıştırmak" demiş..!
Sevinçten gözleri parlayan adam,
- "çok iyi, çok iyi, hemen başlayabilirim", demiş. Memur,
- "Tamam o zaman, yarın sabah yedide Adapazarı'nda
olabilir misiniz"..?
- "Neden? İş Adapazarı'nda mı?
- "Hayır iş İstanbul'da ama başvuru kuyruğunun sonu,  şu anda Adapazarı'nda, onun için..

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi