1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şehirlerin şifreleri...

Şehirlerin görünür ve birbirinden farklı özellikleri var...
Bir de ilk baktığınızda fark edemediğiniz fakat o şehrin karakterini ortaya koyan detaylara sahip olabiliyor şehirler.
Genelde çoğumuz şehirler hakkında bir kanaat oluştururken, görünür özellikleri üzerinden hareket ediyoruz.
Aslında şehirlerin ilk etapta gözünüze çarpmayan detay özellikleri bize,  o şehirdeki yaşam kalitesi hakkında önemli ipuçları verebiliyor.

***
örneğin;
-Kaldırımların düzenli, aynı genişlik ve yükseklikte olmasını medeniyet göstergesine…
-Sıkışan trafikte sürücülerin tutumunu, o şehirde yaşayan insanların asabi ya da hoşgörü sahibi olup olmadığına…
-Ortada hiç çöp kutusu yokken etrafın temiz oluşunu, şehir halkının çevre temizliğine karşı taşıdığı hassasiyete bağlayabiliyoruz.
Hatta.
Yürürken sigara içenlerin olmaması…
Olumsuz davranışlar gördüğünde insanların birbirlerini uyarması…
Bisiklet kullanan insan sayısının çok olması…
Trafiğe kapatılıp, sadece yayalara ait olan cadde ve sokak sayısının çokluğu…
Yaya yollarının esnaf tarafından işgal edilmiyor oluşu, engelliler için ayrılan yol ve araç park yerlerinin sürekli boş olması gibi özelliklerden yola çıkmak suretiyle,  o şehrin nasıl bir şehir olduğunun şifrelerini elde edebiliyoruz.

***
Yukarıda da söylediğimiz üzere çoğumuz kendi şehrimizde ya da gittiğimiz bir şehirlerde bu detayları pek görmüyoruz.
çoğu zaman...
Şehrin ya da şehirlerin daha görünür ve somut durumuna bakarak oluşuyor kanaatimiz.
Hâlbuki...
Görünürde ulaşımdan alt yapıya kadar bir dizi sorunlarla dolu bir şehirde insanlar mutlu ve huzurlu, hiçbir sorun ve sıkıntısı bulunmayan bir şehirde yaşayanlar ise mutsuz bir yaşam sürebiliyor.

***
Bugün böyle bir yazı yazmamıza, sosyal medya üzerinde rastladığımız bir paylaşım neden oldu.
Paylaşım, Eskişehir’e ilk kez gelen bir eğitmenin Eskişehir ile ilgili gözlemlerini aktarırken yakalamış olduğu detaylar açısından önemli.
Hatta içinde yaşamamıza rağmen bizim görüp anlamlandıramadığımız tespit ve çıkarımları içeriyor.
Yaptığı paylaşımda  ilk kez geldiği Eskişehir’i şöyle anlatıyor:

***

"Aralık ayında Eskişehir Osmangazi üniversitesi’ne öğrenci arkadaşlarıma “Sosyal Medya ve Profesyonel Hayat”ı anlatmaya gittiğimde ilk defa ziyaret ettiğim bu güzel şehrimizle ilgili dikkatimi çeken bir şey vardı.
Eskişehir’de hayatın yavaş aktığı, refah ve mutluluk seviyesinin sanki birkaç tık yüksek olduğu görülüyordu.
Nasıl mı?
İstanbul’da adım başı Şok, Bim, A101, çiğ köfteci, baklavacı, dürümcü, dönerci görürsünüz.
Eskişehir’de ise adım adım yürüdüm, sokak sokak gezdim ve her döndüğüm sokakta illa ki bir kuaför/berber ve bir petshop vardı.
İstanbul’da sanki “hızlı yaşa, hızlı tüket” diyordu dükkanlar bize ve sonuçta ihtiyaçları karşılıyorlardı.
Eskişehir’de ise “kendine de, evcil hayvanına da iyi bak, hayat güzel, yaşamana bak” diyordu sokak dükkanları.
İşin içinden çıkamadım...
Haklı mıyım, doğru mu yorumladım; bilemedim...
Siz ne dersiniz?
Bir şehirde insanların mutlu ve huzurlu olduğu başka nasıl anlaşılır?

***

Eskişehir'e ilk kez gelen birinin şehir hakkında yaptığı bu yorumu son derece ilginç bulduk ve paylaşmak istedik.
Ne dersiniz?
Gördüğü detaylar bugüne kadar dikkatinizi hiç çekmiş miydi?
Doğrusunu söylemek gerekirse, her gün gözümüzün önünde olmasına rağmen bu durum hiç dikkatimizi çekmedi.
Bu yüzden, cadde ve sokaklarımızda özellikle kuaför ve petshop sayısının diğer ucuz market ve gıda işyerlerinden fazla olmasının aslında “mutlu bir şehir“ şifresi olabileceği hiç mi hiç aklımıza gelmedi.


......


“Araplar kadar
bile olamadık!” der miyiz?


Anadolu üniversitesi eski Rektörlerinden Davut Aydın zaman zaman, ilginç bulduğu bazı bilgileri kendi çevresindeki dost ve arkadaşlarıyla paylaşıyor.
Geçenlerde, Birleşik Arap Emirliklerinin Mars’ta şehir kurma projesi başlattığına ilişkin bir paylaşımı geldi.
İlginç bulduğumuz için hemen girip araştırdık.
Sahiden de Birleşik Arap Emirlikleri “Mars 2117” adlı proje kapsamında, Dubai’de mars gezegeninin zorlu koşullarının tıpatıp aynısı olacak bir “Uzay Şehri” kurma çalışmaları başlatmış. Bu iş için de 136 Milyon dolar harcayacakmış.
Dahası…
Mars'takine benzer şartlar ile ortam oluşturulduktan sonra bir grup insanın 1 yıl burada yaşayacağı ve bu sırada bu kişiler üzerinde davranışsal incelemeler yapılarak bilimsel bulguların takip edileceği ve daha sonra gerçekleştirilecek uzay yolculuklarında da bu deneyimlerden istifade edilecekmiş.
Ne yalan söyleyelim, bunu öğrendikten sonra  “şimdiye kadar ‘Araplaşıyoruz’ diye hayıflanırken, bundan sonra galiba ‘Şu Araplar kadar bile olamadık’ diye hayıflanacağız galiba” demekten kendimizi alamadık…


......


Gözümde bir kez daha büyüdü…


Seyfi Dursunoğlu…
Herkesin “Huysuz Virjin” ismiyle tanıdığı değerli bir sanatçı.
Geçtiğimiz günlerde kaybettik kendisini.
Vefat ettikten sonra vasiyeti çıktı ortaya.
İşte bu vasiyeti, son derece değerli bulduğumuz sanatçının gözümüzde bir ket daha büyümesine neden oldu.
Niye mi?
Seyfi Dursunoğlu, çalışarak kazandığı 15 milyon lirayı, çocukların öğrenim görebilmeleri için vasiyetinde çağdaş yaşamı Destekleme Derneğine bağışlamış.
Bana göre bundan da daha önemlisi…
Vücudunu da, Tıp öğrencilerinin eğitim görebilmesi adına kadavra olarak bağışlamaya karar vermiş.
Eğitim için, bilim için, toplum için elinde maddi manevi ne varsa, vücudu dahil bırakıp gitmiş…
Helal olsun!


.....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. Bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "Ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve dört ucundan pencerenin hemen altına gerin" demiş. Sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "Kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp karizmayı çizdirmeyelim. .. Tamam mı?"
Adamları, "Başüstüne patron" demişler. Mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki tereddütsüz kendini donla pencereden 4. kattan aşağı fırlatmış. Kadın ise alelacele üzerine bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"Yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak, "Patrona söyle branda bulamadık!"


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi