2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

SHAKESPEARE'NİN SİYASETİ!

Bugün Pazar, CHP'de seçim var.
Erdal Çakıcıer ile Halil Bilici yarışıyor.
Seçim ortada gözüküyor, sonucu belli bir mücadele değil anlayacağınız.
Sanayicilerin de seçim günü bugün.
Mobilyacılar Odası'nın da...
Burada da iki rakip var başkanlık için.
Yani bir siyasi yarış her yerde.
Toplumun her köşesinde, yaşamımızın her anında...
***
Hadi gelin bugünde usta bir edebiyatçının siyasetini okuyalım.
Siyasi koşulların Shakespeare'in bile tiyatral eserlerine nasıl girdiğini görelim.
Kısaca;
Siyasetsiz bir toplumun ve bireyin olamayacağını;
Bireyleri ve toplumları yönlendiren sanatın bile derme çatma bir siyaseti barındırdığına yeniden şahit olalım!
İyi pazarlar, iyi seçimler Eskişehir!
***
* Shakespeare 1564'te doğduğunda ilkel kapitalizm İngiltere'ye adımını atmıştı. 1492'de Yeni Dünya'yı "keşfeden" Columbus, tüccarlara sömürmeleri için yeni pazarlar açmıştı. Bu tüccarlar, toprak ağaları ve köylülüğün varlıklı kesimleri yeni fırsatları değerlendirdiler. Mallara talebin artmasıyla birlikte kârlar da tırmanışa geçti. Yeni sanayi kolları mantar gibi biterken, taze bir orta sınıf semirmekteydi. Gücü ve etkisi hızla artan bu sınıf, kraliyetin ve aristokrasinin yüzyıllardır süregelen konumunu tehlikeye düşürdü. Yeni burjuvazi, mahkemeler ve yargı organlarını kontrolünde tutan aristokrasiye ticaret kısıtları ve vergi kanunları dolayısıyla diş biliyordu.
Ortaya çıkan başka bir çatışma daha vardı: (ezici bir yoksullukla cebelleşen, ama görece emniyetli bir konumda bulunan) yoksul köylüler şimdi daha fazla kira ödemek veya efendilerinin yeni pazar ekonomisinde rekabet edebilmesi için daha fazla ürün sağlamak zorundaydılar. Talepleri karşılayamayanlar acımasızca topraklarından tahliye ediliyorlardı. Birçoğu iş bulmak için şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Aynı yükümlülükler kentli tüccarlar için üretim yapan küçük zanaatkârlardan da bekleniyordu. Emek giderek daha fazla kolektifleşirken, burjuvazinin yanında yeni bir sınıf şekilleniyordu: İşçi sınıfı.
Dört bir yanda her şeyin "doğal düzen"i bozuluyordu. "Tudor Efsanesi" eski düzeni meşrulaştırmak için kullanılırken, yeni burjuvazinin yükselişi tanrının iradesiyle çelişiyordu. Dünyanın dört bir yanında fetih ve kâr için savaşlar yapılıyordu. Yeni bir proletaryanın oluşumu hem eski hem de yeni düzendeki sömürünün görünür hale gelmesini sağladı. İngiltere'nin Shakespeare'in ölümünden yalnızca 25 yıl sonra siyasi ve toplumsal bir devrim sürecine girdiğini unutmak kolay. Bu devrim krallığı yıkıp kısa bir süreliğine cumhuriyeti getirerek tarihin yönünü değiştirdi. 'Gerek bu gidişatın, gerek Shakespeare'in üç sınıf arasındaki sert mücadelenin ortasında bulunmasının, Shakespeare'in eserleri üzerinde etkisi olmadığını söylemek körlüktür!'
Shakespeare'nin oyunları tüm bu sınıflardan iyi betimlenmiş karakterlerle doludur. Zirveye çıkmak için her şeyi yapmaya razı hırslı Makyavellistler, umutsuzca iktidarı ele geçirmeye çalışan çürümüş zorbalar ve yalnızca yaşamını sürdürmeye çalışan sıradan insanlar. Shakespeare'in eski ve yeni düzene bakışı herhangi bir oyunu dikkatlice okunduğunda fark edilebilir. Marksist edebiyat eleştirmeni Aleksandr Smirnov şöyle der: "İki çağın -çoktan ölmekte olan feodalizmin ve halen doğum aşamasındaki kapitalizmin- sınırında duran Shakespeare, iki düzeni de etkin bir şekilde eleştirmiştir. Bir yanda açgözlülüğü, altının gücünü ve hazır para kültünü teşhir eden Shakespeare, (...) öte yandan hikâyelerinde koca bir ülkenin vahşi, kanunsuz feodal beylerce yönetilmesinin tehlikesini ve vahametini gösterir..."
* Alexander Billet'in eserinden...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi