
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Sıkıyorsa onun yaptığı işi yapsana!
Yıllar önce bir televizyon programını hatırlıyoruz.
Tıpkı bugün olduğu gibi sokak röportajları yapıyordu muhabir.
Durdurduğu insanlara “Sizi bugün başbakan koltuğuna oturtmuş olsak neler yaparsınız?” sorusunu soruyordu…
Bir kişi bile çıkıp “Ben nasıl Başbakan olayım? Koca devleti nasıl yöneteyim?” dememişti iyi mi?
Tam tersine…
Mikrofon uzatıldığı hemen herkes, bu işi o dönemin mevcut Başbakanından daha iyi yapacağını söyleyip, ilk yapacağı icraatları sıralamıştı.
Aslına bakarsanız yeni Başbakan olarak sıraladıkları icraatlar son derece mantıklıydı da.
Kimi “İlk iş olarak devlette tasarrufa giderim. çok büyük savurganlık var. Savurganlığı önleyip, parayı halkın hizmetine daha azla sunarım” derken, kimi de “İlk iş Eğitim ve Tarım’a el atarım. çünkü toplum olarak önce kafamız çalışmalı, sonra da karnımız doymalı” demişti…
-“Sanayileşmenin önünü açar, işsizliği önlerim” diyenden tutun da, “önce yoksul ve dar gelirlilerin refah seviyesini arttırırım. Topluma huzur böyle gelir” diyene kadar öylesine mantıklı cevaplar verilmişti ki, kendi kendimize “Vay bee! Koltuğa oturtsan yapacak bu işi valla” düşüncesi yaratmıştı.
Buraya kadar her şey iyiydi röportajda…
Fakat bundan sonrası oldukça ilginçti.
-“Başbakan olur musunuz?” sorusuna “Tabii olurum! Sanki olanlar benden daha mı iyi ve kabiliyetli” cevabını veren aynı kişilere muhabir “Peki, Filarmoni Orkestrasının şef’i olmak ister misiniz?” diye ikinci bir soru yöneltti.
Başbakanlığı mevcutlardan daha iyi yapacağını söyleyen herkes bu soru karşısında neredeyse aynı cevabı verip “Ben o işten anlamam.” dedi iyi mi?
Hükümetin başına geçip, koca devleti rahatlıkla yönetebileceğini söyleyenlerin tümü, 100 kişiden oluşan bir orkestrayı kesinlikle yönetemeyeceğini açıkça ifade ediyordu.
Televizyonda bu röportajı izledikten sonra ne yalan söyleyelim “Demek ki Orkestra yönetmek, ülke yönetmekten daha zor olmalı.” Diye düşünmüştük.
Verdiğimiz bu örnek bile “Herkes Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, Belediye Başkanı vs olabilir ama Sanatçı olamaz. Sanatçı olmak Eğitim, yetenek, Kabiliyet, Ahlak, Erdem ve Emek ister” sözünün ne denli söylenmiş olduğunu adeta ispatlıyor.
Son günlerde bazı siyasilerin bazı sanatçılara sırf düşünce ifadesinden dolayı gösterdiği tepkilere şahit oluyoruz.
Siyasilerin sanatçılara yönelik yaptığı bu tür tepkileri duyduğumuzda ise yukarıda anlattığımız sokak röportajı programı gelir aklımıza.
O anda o siyasetçiye “Senin yaptığın işi sokaktaki herkes yapıyor işte! En azından yapabileceğini söylüyor. Sen sıkıyorsa o sanatçının yaptığı işi yap” demek gelir içimizden…
.....
Vatandaşın
yakınması var…
Hamim özkan göndermiş maili…
“Kırmızıtoprak Mah. vali Ali Fuat Güven Bulvarı Kanlıkavak parkı girişinde (çiçek seralarının bulunduğu bölge) 2 adet cadde aydınlatma direklerindeki lambalar 20 gündür yanmıyor Osmangazi Elektrik e bildirdik ilgilenmediler, Odunpazarı Kaymakamlığına yazdık bir netice alamadık. Ayrıca yine bahsi geçen bu 2 direk arasına boydan boya çamaşır ipi gibi kablo çekmişler bunun gibi Atatürk Bulvarına doğru bazı direkler arasında da var (seçim zamanı propaganda afişleri asmak için gerilmiş olabilir ). Sizler gibi bu şehri önemseyen basın sayesinde yanmayan lambalar yanar, köy meydanını andıran bu ip veya kablolar toplanır, görevi olup da ilgilenmeyen kurum ve kişilerde konuyla ilgilenirler inşallah.”
İlgililerin bilgisine sunulur.
.....
İki şaşırtıcı olay!
Dün iki şaşırtıcı olay düştü gündeme.
Birincisi, AK parti eski Odunpazarı ilçe yöneticilerinden bir ismin, yine AK parti il başkanını istifa için tehdit ettiği, süre verdiği ve istifa olmadığı takdirde tüm pislikleri ilan edeceği iddia edeceği iddiasını taşıyan telefon mesajıydı.
Eski yöneticiye aitmiş gibi gönderilen telefon mesajında, partiye gelen 5,5 milyon liranın nasıl iç edildiği, nasıl sanatçılara dağıtıldığına ilişkin pek çok iddia yer alıyordu.
Saatler içinde bu mesajın söylenildiği gibi eski yöneticiye ait olmadığı, trol bir hesabın onun ismi kullanılarak telefon mesajı şeklinde yüzlerce kişiye atıldığı ortaya çıktı.
Diğeri şaşırtıcı olay ise Ankara Büyükşehir belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı ziyaret eden Eskişehir’in CHP’li belediye başkanları arasında, DSP’den Mihalıççık Belediye Başkanı seçilen Haydar çorum’un da yer alması oldu.
CHP’den Mihalıççık belediye başkan adayı gösterilen, daha sonra ittifak kapsamında Mihalıççık’ın İYİ parti’ye bırakılması üzerine CHP adayı olamayan, seçimlere DSP adayı olarak girip kazanan Haydar çorum’un bu ziyarette yer alması “Mihalıççık belediye Başkanı CHP’ye mi geçti?” yorumlarının yapılmasına neden oldu.
Hatırlanacağı üzere, seçimin hemen sonrasında CHP il başkanı, DSP’den Mihalıççık belediye başkanı seçilen Haydar çorum’a CHP’ye dönmesi için çağrıda bulunmuş, bu çağrı CHP ile DSP arasında polemiğe neden olmuştu.
......
Biraz da gülmek lazım
Temel ve iki mahkûm daha, cezaevi yolundadır.
Her birine, hapiste geçirecekleri günler
için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir.
Otobüste, biri diğerine döner ve sorar:
Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkûm bir boya kutusu çıkarır ve bununla her şeyi boyayabileceğini söyler.
İkinci mahkûm bir deste iskambil kâğıdı çıkarır
Bunlarla poker oynayabilir,
fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.
Temel’e merakla sorarlar:
Sen ne getirdin? Temel bir paket çıkarır ve gülerek :
Bu orkideleri getirdim. der.
Diğer iki mahkûmun kafası karışmıştır. Merakla sorarlar :
Bunlarla ne yapabilirsin ki ?
Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,
Kutuda yazdığına göre, bunlarla Ata binebilir,
Yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim..