
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)
ŞİMDİ GÖREV SIRASI ŞEHRİN VALİSİNDE...
Porsuk gündemini koruyor.
Mesele gündeme gelmeye başladıktan sonra, sorunun ne kadar ciddi olduğunu da öğrenmeye başlıyoruz.
Meğerse gözümüzün önünden akıp giden Porsuk'u kaybetmeye çokta yakın bir zaman kalmış.
***
Porsuk'ta kirliliğin artık felaket boyutuna gelmeye başladığını öğrenmek acı verdi doğrusu...
Bunu öğrenmemize vesile de Nabi Avcı oldu.
Avcı'nın partide yaptığı konuşmada, Porsuk'ta yaşanan kirliliğe dikkat çekmesi;
Ve kirlilikle ilgili bilim adamlarının kendisine aktardığı bilgileri paylaşması, Porsuk gerçeğini gözümüzün önüne koydu.
***
Avcı'nın sözlerinin ardından, konunun ciddiyetiyle bilim adamlarına çağrıda bulunduk.
Avcı'ya verilen bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasını istedik.
Zira bu iş öyle geçiştirilecek ya da görmezden gelinecek bir mesele değildi.
Konuyla ilgili üst üste yazılar yazdık.
Bu işin ilmiyle uğraşanları açıklamada bulunmaya davet ettik.
***
İlk açıklama Anadolu Üniversitesi'nden geldi.
Çevre Sorunlarını araştıran birimin öğretim görevlisi Doç Dr. Arzu Çiçek felaketin boyutlarını gözümüzün önüne serdi adeta...
"Porsuk'tan alınıp arıtılan suyu içen içebilir, ama içmek bize nasip olmasın" dedi...
***
Durumu özetleyecek başka ne olabilir ki?
Yani kirlilik sahiden felaket boyutuna doğru ilerliyor.
Şehrimizin can damarı artık kanalizasyona dönmüş, döndürülmüş.
Ve bundan sonrası için çizilen senaryonun sonunu düşünmek bile istemiyoruz.
Öyleyse, yine bu işimin bilimiyle uğraşan kişilere yeniden kulak vermeliyiz.
Doçent Çiçek'in çağrısına kulak vermeliyiz.
Sorunun çözümü için daha fazla vakit kaybetmeliyiz.
***
Lafın kısası şu;
'Bilim adamları meseleyle ilgili konuşsun' derken, tamda bunu söylemiştik.
Yani Doçent Çiçek'in açıklamaları gibi açıklama...
En azından şu anda önümüzde duran tabloyu net şekilde görüyoruz.
Ve o tablodaki renklerde hiçte iç açıcı değil!
Acil müdahale edilmesi gereken bir durumun olduğu da çok açık!
Öyleyse;
Yeni çağrımız kentin yöneticilerine...
En başta da valisine...
Valisi olduğu şehrin bir çevre felaketi yaşamaması için gerekenleri yapmalı.
En azından, Savaş Özaydemir'in de dün söylediği gibi, Kütahya ile aynı masaya oturmalı ve konuyu çözmek için ilk adımı atmalı.
Porsuk'u kurtarma operasyonu için plan çalışmalarını başlatmalı.
Belki de bu plan için her iki kentin en üst yöneticileri aynı masaya oturtmalı.
Dahasında;
Kütahya Porsuk'un kurtarılması için gereken bedeli de ödemeli.
Eskişehir de daha fazla gereken ne varsa onu yapmalı.
Yoksa iş sahiden de kötüye gidiyor...
En azından güzelim Porsuk'umuz göz göre göre kendi ellerimizle, elimizin altından kayıyor...
AKPLİ BELEDİYELERİN SORUNLARI
VE CHPLİ BELEDİYELER!
Dün gelen haber AKP'li belediyelerin buluşması ile ilgiliydi...
Meğerse AKP'li belediyeler bir araya gelmiş ve aylık düzenli olarak toplanma kararı almışlar.
Her bir belediyenin başkanı da o toplantılarda kendi ilçesinin sorunlarını anlatıyormuş.
Ve iktidar partisinin temsilcilerini de o sorunları not alıyor, Ankara'da çözülmesi için girişimlerde bulunuyormuş.
Hatta son toplantıda Günyüzü ilçesinin sorunları masaya yatırılmış.
***
Nereden bakarsanız bakın bir parti için sahiden önemli bir organizasyon bu!
Hele hele büyükşehir seçimleri için, ilçelerin dahi oy kullanabilmesinin önünü açan düzenleme gündeme gelmişken...
Bu nedenle AKP'yi kutlamak gerek...
***
AKP'nin yaptığı bu çalışmayı görünce, aklımıza hemen diğer belediyeler geldi.
Elbette en başta Büyükşehir ve Tepebaşı...
Kentin yönetimi CHP'de yani...
Ancak gelin görün ki, bu belediyelerin sorunlarını anlatacağı bir merci yok!
Hükümet ne kadar takdir ederse, o kadar bütçeyi alıyorlar ve işlerine bakıyorlar.
Bunun dışındaki sorunları da ancak kendileri çözmek zorundalar...
Galiba bu durum, belediyelerin iktidar partisinden olmamasının yarattığı bir dezavantaj!
Ancak Eskişehir bu duruma alıştı...
Eskişehirli de öyle!
Bakalım bu alışkanlık devam edecek mi?
Yoksa bahsettiğimiz belediyelerde sorunlarını anlatacak bir yapıya bürünecek mi?
Bunu da içine girdiğimiz yerel seçim sürecinin ancak sonunda görebileceğiz...