
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SİNE-İ MİLLET
Türk Silahlı Kuvvetleri, dış ve iç şer odakların sürekli hedef tahtası oldu. Son günlerde ise "DARBE" gerekçesi ile TSK' ya yönelik saldırı ve iftiralardaki artış üzerine, Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada, "TSK' ya, yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı Türk milletinin, yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir" denildi.
TSK açıklamasında, kendisine yönelik saldırılara karşı Türk milletini, "yasal ve demokratik tepki" göstermeye çağırıyor. Bu açıklama, aynı zamanda, TSK 'nın, millete yönelik bir görev çağrısıdır. Çünkü en büyük makam sine-i millettir! Bu çağrının, hükümete yönelik olarak değil de Türk milletine yönelik olarak yapılması da dikkat çekicidir. Aslında siyasiler de karşılaştığı her kriz sırasında, mutlaka bir sine-i millet lafı ederler. Demek ki hem asker, hem de siyaset milleti, müracaat edilecek tek makam olarak görmektedir. Böylece en yüce makamın, sine-i millet olduğu ortaya çıkmış oluyor.
Bugün her şeye rağmen TSK, Türk milletinin en güvendiği kurumdur. Gerçi Türkiye'nin, tam üye olmaya çalıştığı AB yetkilileri, Türk halkının, TSK' yı, en güvenilir kurum olarak görmesini, bir hastalıklı hal olarak değerlendirmekle birlikte, eleştirilerinin altıda yatan gerçek başkadır. Çünkü Türkiye'nin, Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna gelmiş ve jeostratejik önemi de artmıştır. Ortadoğu, Kafkaslar, özellikle de Orta Asya'nın, zengin enerji kaynaklarının, Batı tarafından kontrol altında tutulup, kullanılması hayati önem kazanmıştır. Avrupa Birliği ve ABD de, güçlü bir TSK' nın, bölgeyi kontrol etmede veya Türkiye üzerindeki hedeflerinde, kendisine sıkıntı çıkaracağını bilmektedir. İşbirlikçiler ve küresel güçler, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya bölgelerindeki hedeflerinin önünde, güçlü bir Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri istemiyor. ABD, AB ve şer odakların, taşeronu sözel ve yazılı basının ve bazı köşe yazarların veya bazı çevriler, içerde de her fırsatı değerlendirerek, TSK' yı komplocu, darbeci ve siyasete müdahale eden, kurum olarak nitelemektedir. Bu nedenle son yıllarda yargı ve TSK mensuplarına yönelik olarak sistemli bir saldırı var. Hedef gayet açık ve nettir. Türkiye'nin Bağımsızlığını, rejimini ve Anayasal yapısını korumak ve kollamakla görevli, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni pasifize ederek etkisiz hale getirmektir.
Oysa Türk Silahlı kuvvetleri ile millet arasına nifak tohumları sokmaya çalışmak veya siyasete karıştırılması ülkeye ihanettir. Çünkü Atatürk' ün söylediği gibi, bir ordunun cevheri ne olursa olsun, siyasete karışırsa, birlikte hareket ve savaşma kabiliyetini ve müdafaa gücünü de kaybeder. Ayrıca da dış ve iç şer odaklarına, özellikle de ABD ve AB' nin, Türkiye üzerindeki senaryolarına ve bölge stratejilerine hizmettir. Ayrıca bu çevreler, her dönem, amaçları önünde, askeri engel gördükleri için, milletle, ordusunun arasını açmayı sürekli gündemde tuttular. Oysa TSK'nin, gerçek gücü, TSK' ya karşı milletin beslediği büyük güven ve sevgidir.
Ayrıca son yıllarda Türkiye'de, düşünce özgürlüğü, ihanet özgürlüğüne dönüştü. Ülkemizde, bir kısım medya, TSK ile ilgili olarak sürekli bilgi kirliliği yaratmakta kararlı gözüküyor. Hatta gizli kalması gereken bilgiler bile kamuoyu ile paylaşılıyor. Ancak bu duruma yürütme ve yargı müdahale etmiyor. Bu kesim hakkında, her hangi bir cezai işlem de yapılmıyor. Oysa dezenformasyon, TSK' ya, ülke nazarında olmasa da, dünya kamuoyu nazarında ciddi itibar ve güven kaybettiriyor.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri' ne karşı dün olduğu gibi, bugünde, saldırılar vardır. Gelecekte de saldırılar ve çeşitli senaryolar olacak, Türkiye ve TSK, dış ve İç şer odakların hedefi haline gelecektir. Bu nedenle de TSK' ın çağrısı, dikkate alınmalı, Türk halkı üzerine düşen görevleri de eksiksiz yerine getirmelidir. Özellikle de Başbakan Tayip Erdoğan' ın, Genelkurmay açıklaması için, "Silahlı Kuvvetlerimize karşı, hiçbir zaman hukuk dışı bir eylemin içerisinde olmayı bir defa Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir ferdi kabullenmez... TSK' ya yönelik hukuk dışı saldırılara sıcak bakmamız mümkün değildir" demiştir. Ancak bu sözler, lafta kalmamalı ve gereği, Sayın Erdoğan ve yürütme tarafında, mutlaka yerine getirilmelidir.
TSK, Sine-i Millete dönerek doğrusunu yapmıştır. Bu çağrıyı halk, özellikle de yasama, yürütme, yargı, dikkate almalı, üzerine düşen görevi de eksiksiz yerine getirmelidir. Çünkü TSK, Türk Milletinin, rejimin ve ülke bütünlüğünün, teminatıdır.