4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SİYASET GÜVEN VE VEFA İŞİDİR

Tüm dünyada, siyaset ve siyasetçi, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Demokrasi de varlıklarının nedenidir. Siyaset ise sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için aynı şeyleri düşünmek ve söylemek, biraz zor. Çünkü Türkiye'de siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde ciddi bir engel olduğu gibi sorun yaratan taraftır da.
Çok partili dönemde bazı politikacılar, milletten çok, yandaşlarına, akraba, dost ve dava arkadaşlarına hizmet etti. Kamu kurum/kuruluşlarının imkân ve olanaklarını, yakınlarının ve dava arkadaşlarının hizmetine sundu. Ya da haksız ve yanlış politikalarla, çar-çur ettiler. Özellikle de her iktidar değişikliğinde, bürokrat atamalarında etkili oldular. Devlet makamlarına kariyer sahibi insanları değil de, kendi davalarına hizmet eden veya edecek kişi/kişileri atadılar. Dürüst, çalışkan, başarılı, girişimci ve yatırımcı, gibi kriterlere sahip insanları da hep görevden alarak, adeta cezalandırdılar.
Çok partili dönemde, her iktidar, üretimden çok dış ve iç borçlanmayı tercih etti. Bütçe, dış ticaret ve cari açıklar sürekli arttı. Siyasi çıkarları için gereksiz yatırımlar yapıldı. Sonuçta da hepsi atıl kaldı. Devletin katrilyonlarca lirası da çar-çur edildi.
Her gelen iktidar, eğitim sistemini değiştirdi. Konsolide bütçede eğitime ayrılan pay sürekli azaldı. Öğretmen okulları kapatıldı. Her meslekten öğretmen ataması yapıldı. .Öğretmenleri sosyal kültürel, ekonomik ve özlük hakları üzerinde, pek çok vaat yapıldı ama hiçbiri de gerçekleşmedi. Hatta siyaset ve ideoloji okullara kadar girdi. Sonuçta da eğitim sistemi ve uygulanan programlar, yaz-boz tahtasına dönüştü.
Politikacılar, seçimler öncesi kırsal kesime de, pek çok vaatte bulundu ama hiçbiri gerçekleşmedi. Tarım, her geçen gün kan kaybetti. Köylünün ürününe, Ankara'dan taban fiyatı verildi. Maalesef, politikacılar siyasi çıkarı için, maliyet ve fiyat ilişkisini hiç dikkate almaksızın, köylünün ürettiği ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu. Son yıllarda bazı ürünlere konan kotalar ise, kötü gidişin tuzu biberi oldu.
Ülkede yasalar ve yönetmelikler varken, icraata, uygulamalara ve yatırımlara "POLİTİK" ve "ELİT" güçler hakim oldu. Milletvekilleri görevlerini, yasama organında icra etmesi gerekirken, devletle ilgili her türlü icraat, uygulama ve hizmetin, içinde veya müdahalede bulundular. Devlette çalışan personelin, her türlü icraatının önünde engel teşkil ettiler. Dava arkadaşları ve yakınlarının kanunsuz işlerini yapmaları için, bürokratları zorlandılar, yapmayanları ise ya görevden aldılar ya da sürgün ettiler.
Velhasıl yıllardır, Türkiye'de politikacı, mevcut düzeni bozduğu gibi, sorunların çözümünde ve gelişmelerin önünde de engel teşkil etti. Devlete, siyasete, partiler ve demokrasiye de itibar ve güven kaybettirdiler.
Eskişehir'de de tablo aynı oldu. Siyasi parti il teşkilatları kentin sorunları ile ilgilenmediği gibi, genel merkezler gibi çalıştı. Eskişehir'i temsil eden milletvekilleri ise kendi aralarında takım ruhu yaratamadılar. Hatta aynı partinin milletvekilleri olmalarına rağmen, birlikte hareket etmediler. Daha da kötüsü, bir dönem boyu kırgın olanlar bile oldu.
Türkiye ve Eskişehir'de, icraat ve uygulamalarda başarı bekleniyor, gelişmelerin, üretimin ve yatırımların ivme kazanılması da isteniyorsa, İsteniyor. Partiler ve milletvekilleri yani herkes, mevcut yasa ve yönetmeliklerle, kendine verilen görevlerini, XXI. yüzyılda, verim ve başarı için olmazsa olmaz konumda olan,"TAKIM RUHU" bütünlüğü içinde gerçekleştirmek zorundadır.
Yine Türkiye' de siyasete, itibar ve güven kazandırılmak isteniyorsa, mutlaka "SİYASİ AHLAK " ve "NERDEN BULDUN" yasaları çıkartılmalı, dokunulmazlıklarda kaldırılmalıdır. Aksi halde siyaset, kamuoyu nazarında sürekli itibar ve güven kaybeder, faturada halka çıkartılmaya devam eder.
Ayrıca siyasetçiye itibar kaybettiren diğer bir unsurda, "DALKAVUKÇULAR" dır. Maalesef tarihin her döneminde, dalkavukçular olmuştur. Gözde olmayı da becermişler, mesleklerini de çok iyi icra etmişlerdir. Dalkavukçular asla efendisiz durmazlar. Yeni efendiler bulduklarında da eski efendilerinin pabucunu dama atarlar. Dalkavukçuları tanımak zor da değildir. Siyasetçilerin karşısında EL-PENÇE dururlar. Siyasetçinin her dediğine yanlışta olsa "haklısın efendim" derler. Siyasetçiyi de yozlaştıran da bunlardır.
Hülasa siyaset güven, vefa işidir. Dostluk, arkadaşlık, sevgi işidir. Makul düzeylerde bu işin kalmasına özen göstermektir. Esas olan da halka hizmet, proje üretmek, ülke sorunlarını çözmek ve kardeşliktir.
Hala bu gerçeği göz ardı eden siyasetçiler varsa ne denebilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi