
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Siyasette Özgül Ağırlık...
AK Parti çevresinde, Milletvekili Günay’ın bir söyleşide sarf ettiği sözlerin yankısı sürüyor…
Günay’ın, hem partinin diğer bir milletvekiline yönelik, hem de eski il başkan ve yönetimi ile yine partisinin Seçim koordinasyon Merkezini hedef alan sözleri, parti kulislerinin vazgeçilmez konusu haline gelmiş…
Söylediklerini haklı bulan az sayıda destekçisi olsa da parti çevresinde genel kanı Emine Nur Günay’ın bu çıkışının, özellikle mahalli seçimlerin konuşulduğu şu günlerde “Gereksiz, Zamansız, Sırasız” olduğunu düşünen ve söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla…
AK parti çevresinde meseleye:
-“Doğrular ve yanlışlar kadar doğruları ve yanlışları söyleyenin buna hakkı olup olmadığı da önemlidir” penceresinden bakanların da bir hayli fazla olduğunu söylemekte yarar var…
Dün, AK Partinin Eskişehir’deki en deneyimli siyasetçilerinden biriyle bu meseleyi konuşurken, bize oldukça ilginç gelen bir tanımdan bahsetti…
Yani…
Siyasetteki özgül Ağırlıktan…
-“nedir o?” diye sorduğumuzda: her siyasetçinin tıpkı maddede olduğu gibi bir ağırlığı, çapı ve kütlesi olduğunu. ölçülebilir değerinin ise bu taşıdığı özelliklerin bir araya gelmesiyle belirlendiğini söyledi…
-“Yani?” diyerek daha çok açıklayıcı bilgi istediğimizi fark ettirdiğimizde ise AK partili o isim;
-“özgül ağırlığa sahip siyasetçiler hiçbir şey anlatmıyor olsa da sözleri dikkatle dinlenir ve dikkate alınır. Olmayanların ise söylediklerinin çok da ciddiye alınır bir tarafı yoktur.” dedi…
-“Bu anlattığının, AK parti çevresinde yaşanan bu olayla ne alakası var?” diye sorduk o isme…
-“Bal gibi de var. Mesela benzeri bir açıklamayı Nabi Avcı yapıp, benzeri suçlamalarda bulunur muydu sence?” diye sorumuza soruyla cevap verdi önce.
-“Bilemiyorum ki” diye cevapladığımızda ise devamla “Ben söyleyeyim” diyerek anlatmaya devam etti:
-“Nabi Avcı kesinlikle böyle bir açıklama yapmaz, doğru olsa bile kendi partisinin milletvekilini, eski il başkan ve yönetimi ile SKM’ini kamuoyu önünde ve alenen suçlamazdı. Hadi oldu ya, yaptı diyelim benzeri bir açıklama. Parti çevresinde bu denli tepki oluşmazdı. Siz gazeteciler bir-iki gün yazarçizerdiniz ve söylenenler unutulur giderdi. O yüzden burada özgül ağırlık meselesi ortaya çıkıyor. Hala anlamadın mı?”
Anladığımızı söyleyip, veda ederek uzaklaştık yanından…
Aramızda geçen sohbeti de paylaşmak istediğimiz için köşemize aldık…
.....
CHP’de şef
daima haklıdır…
Gördüğümüz, karşılaştığımız her CHP’liye soruyoruz “Ne olacak?” diye…
Daha sohbetin başında hemen hepsinin söylediği “3 belediye başkanı da aynı görevlerine bir dönem daha aday olacak” sözleri oluyor…
Bunu bugünden bu kadar emin nasıl söyleyebildiklerini sorduğumuzda ise yine hemen her CHP’liden “İş çoktan bitti” yanıtı geliyor…
İşte! 3 belediye başkanının yeniden aday olacağına ilişkin “İş çoktan bitti” diye düşünen CHP’lilerden, partide yöneticilik de yapmış olan tanınmış bir isim “İş gerçekten bitti! çünkü 24 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında 3 Belediye başkanı bir araya geldi ve yeniden aday olma konusunda anlaştılar” dedi.
-“Onların anlaşması yeniden aday olmaları için yeterli mi?” diye sorduğumuzda ise aynı isim:
-“Biliyorsun Eskişehir’deki CHP’de her zaman Şef’in Kuralları geçerli” cevabını verdi…
-“Neymiş o şefin kuralları?” diye sorduğumuzda ise sözünü ettiği Şefin Kurallarının ilk 3 maddesini bir çırpıda şöyle sıraladı:
1. Şef haklıdır.
2. Şef daima haklıdır.
3. Şefin haksız olduğu durumlarda 1. Ve 2. Maddeler geçerlidir.
.....
Bu cümleleri birilerinden duyarsanız…
-"Ben görevimin başındayım. Görev süreme kadar da verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum"
-"Benim istemem önemli değil. önemli olan Partimin aday gösterip göstermeyeceği"
-"Halk da isterse aday olurum"
-"Hele o gün bir gelsin bakalım. Arkadaşlara sorup danışırız. Şimdiden şu veya bu demek mümkün değil"
-"Allah nasip ederse olur. Nasip etmezse olmaz"
-"O tarihe kadar neyin ne olacağı belli mi olur"
-"Daha seçimlere çok süre var. Daha çok köprüler altından sular akar"
Eğer bir insan, adaylığı sorulduğunda yukarıda ki cümleleri kuruyorsa, bilin ki o insan aday olmaya can atıyordur.
Aday olmayı istemesine rağmen, yukarıda ki cümleleri kuruyorsa da, "Bu işi çok karıştırmayın. İşimi de bozmayın. Günü geldiğinde zaten görürsünüz" demek istiyordur.
Bu günden çıkıp açık açık "Aday maday değilim" demeyeceğine göre ne diyecek adam?
Tabi ki yukarıda ki cümlelerin birini kuracak.
Hatta…
Yazdığımız cümlelerin hepsini…
....
Biraz da gülmek lazım
Temel ve Fadime, emeklilik yıllarında bir dağ evi satın alıp orada yaşamaya başlamışlar. Ancak dağın başında gazete filan olmadığı ve Temel de her gün gazete okumak istediği için; Fadime’yi her gün arabayla kasabaya gönderip, gazete aldırtırmış. Bir gün bundan artık sıkılan Fadime, bir kerede 10 gazete birden almış; ve Temel’e her gün aynı gazetenin kopyalarını vermeye başlamış. 5. gün; Temel, Fadime’yi çağırmış. Oyununun ortaya çıktığından korkan Fadime, Temel’in yanına gitmiş. Temel konuşmuş:
-Yahu şu dünyada bazı insanlar hiç akıllanmıyor...
-Ne oldu ki Temel’im?
-Bak mesela şu herife, 4 gündür uyuşturucu kaçakçılığı yüzünden tutuklanıyordu; bugün yine tutuklanmış.