Şehirde yaşayanlar, ilçe ve köylerde yaşayanların dilini anlamaz.
Anlamadığı gibi, çoğu zaman alaya da alırlar duydukları garip sözcükleri.
Örneğin...
Hepimizin bildiği bir türkü vardır.
-"Manda yuva yapmış söğüt dalına, Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?" diye başlar.
Yöresel dilin kullanıldığı bir türküdür bu.
Üstelik...
Takdir edilesi bir türküdür.
Bunu duyan şehirli alay eder türkünün bu sözleriyle...
-"Manda söğüt dalına nasıl yuva yapsın ki?" der çok bilmişçesine.
Hâlbuki...
Manda, günün büyük bölümünü vücudu suyun içinde geçirir. Başını da, suyun kenarına sarkan Söğüt dallarının gölgesine sokar.
İşte bu yüzden yöresel ağızla "Manda yuva yapmış Söğüt dalına" diyenler, aslında Manda'nın Söğüt gölgesinde durduğunu ima etmişlerdir.
Yine...
Bizim çokbilmiş şehirlilerimiz;
-"Mandanın yavrusunu sinek nasıl kapar ki?" diye alaya alırlar.
Hâlbuki...
Manda'nın derisi kalın olduğu için, sinekler derisi daha yumuşak olan Manda yavrusunun üzerine hücum ederler.
İşte bu yüzden yöresel ağızla anlatmıştır bu durumu oradakiler.
Manda yavrusunun sineklerle kaplandığını "Yavrusunu sinek kapmış" diye anlatmışlardır.
Bu yöresel ağzı bilmeyen bizim şehirliler alay ederler etmesine ama, bu yöresel ağızla konuşanlar da, bunu anlamayan çokbilmiş şehirli ile alay ederler aslında.
Tıpkı MHP Genel Başkanının Püskevit örneğinde olduğu gibi.
Ne oldu Devlet Bahçeli Bisküvi'ye Püskevit dediği için?
Önce alay ettiler "Koskoca Genel başkan Bisküvi'yi bilmiyor" diye.
Sonra anlaşıldı ki, Adana ve civarında Püskevit'in ne olduğunu bilmeyen yok.
Rezil oldu alay edenler.
Son gülen ise, MHP liler oldu.
Hem de tüm Türkiye'ye Püskevit'in ne olduğunu öğreterek...