
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Söylenenler yalansa yazık, doğruysa daha da yazık...
Son günlerde, belediye başkan adayları ile ilgili yapılan yorumlarda dikkatimizi çeken bir husus var…
Şöyle diyorlar:
-“Biliyor musun? Şu partinin şu adayı var ya, partisinin diğer adaylarının seçilmesini hiç mi hiç istemiyor”
-“Neden ki?” diye soruyoruz. “Aynı partinin adayları değiller mi sonuçta? Niçin kendi partisinin diğer adaylarının kaybetmesini istesinler ki?”
-“Neden istemesinler ki?” diye soruya soruyla karşılık veriyorlar önce.
Ardından da şunu söylüyorlar:
-“Herkes partisinin Eskişehir’de tek ismi olmak istiyor. Partisinde tek kazanan kişi olmak için uğraşıyor. Partide herkes kazandığında gösterdiği başarı olağan sayılacak. Fakat herkes kaybeder bir tek o kazanırsa, hem büyük bir başarı göstermiş olacak hem de partide tek söz sahibi olacak. O yüzden ‘Diğerlerini rakip partinin adayları kazansın hiç önemli değil. Yeter ki bizim partide kazanan bir tek ben olayım. Böylece başarıma ortak çıkmamış olur. Herkes bir tek benim başarımı konuşur’ düşüncesi var. Siz bakmayın öyle zaman zaman parti toplantılarında bir araya geldiklerine ve bazen birlikte ziyaretlerde falan bulunduklarına. Aslında herkes kendisinin kazanmasını ama diğerlerinin kaybetmesini istiyor”
Aslında çok da ihtimal vermediğimiz bir husus bu.
öyle ya: hangi aday, partisinin diğer adaylarının kaybetmesini ister ki?
Ama yukarıda da söylediğimiz gibi son günlerde başkan adaylarıyla ilgili hem de her parti çevresinde bu tür söylemleri sıkça duyduğumuz için yazma gereği duyduk…
Hala ihtimal vermiyoruz ama eğer bu söylentiler yalansa, çok çok yazık…
Eğer doğruysa, daha da yazık…
......
Size bir tavsiye…
Boş verin mükemmel olmayı, gerçekçi olun…
Boş verin gösterişli olmayı, sade olun…
Boş verin sahip olmayı, özgür olun…
Boş verin herkesi memnun etmeyi, kendiniz olun…
Boş verin haklı olmayı, mutlu olun…
Not- Bu tavsiyeler belediye başkan adayları için de geçerlidir. Uygulanması halinde, kendilerini belediye başkanlığına bir adım daha yaklaştırabilir.
.....
Bir de can suyu demezler mi?
Bir fidanı toprakla buluşturduktan sonra üzerine biraz su dökersiniz.
Bu ilk sudur.
Bilinen ismi de “Can suyu” dur…
Kısacası…
Fidanın toprakla buluştuktan sonra aldığı ilk sudur.
Fidan bu ilk su ile can bulur.
Suladıkça büyür, büyüdükçe sulanır…
Ta ki Ağaç olup, tek başına ayakta durmayı başarıncaya kadar…
Şimdi…
Kredi kartı borcu tavan yapmış vatandaşlara, esnafa ve tüccara düşük faizli kredi veriliyor.
Tabii ki bunun koşulları var.
üzerinde ipotek olmayacak, vergi borcu bulunmayacak vs.
Hepsini bir yana bıraktık, bir de verileceği söylenen bu düşük faizli kredilere “Can suyu kredisi” denmiyor mu? İşte bunu anlamak mümkün değil.
Yukarıda anlattık Can Suyu’nun ne olduğunu…
Sözü edilen bu kredilerin ismi olsa olsa “komadan çıkartma kredisi” olur…
.....
Aklı olan aday bunu yapmaz…
Her ne kadar birileri “Sıkıntı yok. Olan sıkıntı da mevsimsel” dese de, ekonomik kriz yaşanıyor…
Akaryakıt fiyatlarının bir kez indirilip 3 kez yükseltildiği…
Doğalgaz ve elektrik faturalarının resmen can yaktığı…
Kiraların çıldırdı…
Alışverişin bıçak gibi kesildiği…
çarşı-Pazar’ın resmen yandığı…
üreticinin mal satamadığı…
Koca koca firmaların kongardato ilan ettiği.
Her kongardato ilan eden firmanın arkasından birkaç firmayı iflasa sürüklediği.
Tahsilâtların yapılamadığı.
İşyerlerinin birbiri ardına kapandığı…
Maydanoz’un 2 liradan, soğan’ın 8 liradan satıldığı…
Kısacası…
Tepeden tırnağa, iğneden ipliğe zamların yapıldığı böyle kritik ve sıkıntılı bir ortam yaşanırken, aklı olan belediye başkan adayı oy istemek için yaptığı ziyaretlere en az yarım milyon liralık lüks ve özel plakalı otomobillerin arka koltuğunda gitmez…
Aklı olan aday, önde eskortlar, yanda korumalar kullanıp, kapısını şoförüne açtırmaz.
Aklı olan aday…
Böyle bir sıkıntılı dönem yaşanırken, bir araba para harcandığı belli olacak abartılı seçim kampanyası falan yapmaz.
Ve aklı olan aday, yaşanılan sıkıntılı sürecin hassasiyetini göz ardı ederek insanlara “Biz geçim derdindeyiz, onlar seçilme derdinde” dedirtip, kafadan antipatik olmaz…