Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

SQUİD GAME



Şu an her bireyin dilinden düşmeyen o malum dizi hakkında yazmak istiyorum. “Squid Gαme” adlı Güney Kore yapımı bir dizi yayınlandığı platformda tüm zamanların en yüksek izlenme oranına ulaşarak tarihi bir rekor kırdı. 111 milyon izlenmenin sadece haneleri ifade ettiği düşünülürse her yaştaki insanın ilgisini çektiği bir gerçek.
       Başta video oyunları olmak üzere şimdiden tüketicilere yönelik yoğun kuşatması başladı yapımın. Herkes izledi diye dilden dile dolaşan ve dolaştıkça izlenmesi artan bir kaos haline geldi.
İlgimi çeken bir başka husus ise, diziyi izleme sıralamasında Türkiye 11. sırada ve gelişmiş batılı ülkelerinin önemli bir kısmı listede bulunmuyor. Etrafta sıkça duyunca ben de izledim.
Türkçeye “kalamar oyunu” olarak çevrilen “Squid Game” son yıllarda çokça kullanılan distopik dizilerden… Distopya kavramı; kaosu işaret eden, adalet ve özgürlüğün bulunmadığı baskılanmış bir toplum modeli olarak tanımlanıyor.
     Bu tür diziler çoğunlukla şiddet, sınıfsal ve belirgin adaletsizlikler, diktatörlükler, kıtlık ve hastalık gibi konuları işliyor.
     Bir yönüyle bu olumsuzlukları yaşayan ya da buna doğru ilerleyen bir yönetim ve sosyal sistem algısını izleyiciye sunuyorlar. Hal böyle olunca özellikle çocukların/gençlerin izlememesi gerektiği önem arz ediyor. Bildik çocuk oyunlarının kanlı sınavlara tahvil edilerek, çocuk masumiyetinin istismar edilmesi de cabası. Ayrıca maddi zorluklar, dünyanın sonu gibi gösterilip, zora düşen insanların ’hayatını’ ortaya koyması da normalleştiriliyor.
    Özellikle anne-babalar bu tarz içeriğe sahip dizi, film ve oyunlar konusun da daha dikkatli olmalı ve çocuklarını bu tarz şiddet içerikli paylaşımlardan uzak tutmalıdır. Ebeveynlerden genelde duyduğum şey ise, ‘ama okuldaki herkes izlemiş, bu nedenle bizde çocuğumuz onlardan eksik kalmasın diye diziyi izlettik.’ Bırakın efendim eksik kalsın! Bu söylemleri siz düşünürken önce oturup bir ne izlettiğinize bakın. Eğer hala eksiklik hissetmesin, arkadaşlarından geri kalmasın diye düşünüyorsanız oturup ebeveynlik kavramına dair bir değerlendirme yapın. Şiddet içerikli bu tarz dizi, film, video gibi yapıtları izleyen çocukların okulda arkadaşlarına da bu şekilde davrandığı aşikâr. Bir yandan da para kazanmak için yıllarca eğitim görüp doktor, mühendis olmaya çabalamak yerine kolay para kazanmayı dizi, filmlerden öğrenip herhangi bir eğitim almadan bile zenginliğe sahip olunabileceğini görüyorlar. Yani, bu tip içerikler aslında çocuklarımızı da eğitim hayatından gittikçe uzaklaştırmakta.
Bir çocuk ıspanak yemiyor ve ıspanak yenilecek bir besin değildir diye düşünüyorsa biz de böyle düşünebilir miyiz? Ya da hamburger çok lezzetli her öğün yemek istiyorum dediğinde her öğün hamburger verecek miyiz? Çocuklar neyi yemesi gerektiği konusunda bile doğru karar veremezken biz bir dizi hakkında doğru karar vermesini nasıl bekleyebiliriz? Tabi ki hayatının her anında olduğu gibi(okul, dershane, kıyafet) izlemesi ve izlememesi gereken içerikleri de beraber seçmeliyiz.
Tüm bu söylemlerim içinde sanki çocuğun hayatını yasaklayarak, kurallar koyarak her şeyi bizim istediğimiz gibi yapmasını çıkarmamalıyız. Tabi ki ona da seçim hakkı tanıyacağız ama böyle durumlar da değil.
 Yasaklamanın özgürlüğü kısıtladığına dair bir inanış çılgınca yayılmaya başladı. Bırakalım o zaman özgürlüğü kısıtlanmasın diye her şeyi izlesinler. Bence ebeveynlik hakkında özellikle ailelerde son zamanlarda ortaya çıkan kendi tercihlerini yapsın, çocukları özgür bırakalım gibi söylemlerden uzak durmalıyız. Kendi tercihlerini yapmasına da fırsat vereceğimiz zamanlar olacaktır ama bu çocuğumuzun psikolojisini, geleceğe bakış açısını etkileyen içerikler olduğunda bence oturup bir kez daha düşünmeliyiz.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psikolog Yağmur Gökşen Bulut Arşivi