
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TAKKE DÜŞTÜ, KEL GÖRÜNDÜ
Leyla Zana, Iğdır' da, "... İlk şey genel bir af çıkarmanızdır. İkincisi, Osmanlının kuruluşundan bugüne kadar olması gereken Kürdistan eyalet sistemine geçmenizdir. Diğer bölgelere de eyaletler kur. Bu ülkenin bölünmesi demek değil, aksine ülkenin bütünleşmesi bir arada yaşaması demektir. Bunun için Türkiye'nin eyaletlere bölünme zamanı gelmiştir. Ankara, Türkiye'yi, eyaletlere böl ve Kürdistan eyaletini kur. Cumhuriyetin kuruluş sürecinde yapamadığını şimdi yap." sözleri ile gerçek niyetini ortaya koydu.
Hülasa "Takke düştü, kel göründü."
Öte yandan "EYALET" sistemini, Kenan Evren' den sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül' de, Tekirdağ'da katıldığı bir açılış töreninde, gündeme getirdi. Ve federalizme ve Amerika'ya övgüler dizdi. Bakan, ABD'nin eyalet sistemi uygulamasında, Osmanlı Devleti'nden esinlendiğini söyledi.
Sayın Gönül, dünyada, süper güç olarak görülen ABD'nin, bu gücünü eyalet sistemini iyi derecede uygulamasından aldığını iddia etmiş ve "AKP'nin çıkardığı Özel İdare Kanunu ile yerel yönetimler şahsiyet kazandı. Yeni yasalar çıkarmaya devam edeceğiz." demiştir.
Sayın Gönül, bir devlet adamıdır. Her sözü de bir değer taşır. Onun için de sözlerini tartarak, özellikle de Türkiye üzerindeki senaryoları düşünerek konuşması gerekir.
Sayın Vecdi Gönül, Leyla Zana' nın, sözlerinden sonra, ne düşünür bilinmez ama "EYALET" sisteminin, Türkiye açısından, bir felaket olacağı da ortadır. .
Aslında bu tür gelişmeleri, yadırgamamak lazımdır. ABD, Ortadoğu'nun siyasi ve idari haritasını yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Türkiye'nin, bu düzenlemeden muaf tutulmadığı da bir gerçektir. Kuzey Irak'ta, ABD desteğiyle fiilen bir Kürt devletinin inşa ediliyor olması, bunun inkâr edilmesi mümkün olmayan bir kanıtıdır.
Ayrıca Kürtlerin, yaşadıkları toplumlarla bir sorunları olmadı. Ancak içinde yaşadıkları devlet ile hangi devletin çıkarı varsa, o devlet, Kürtleri bağımsızlık aldatmacasıyla ayaklandırabilmiş ve bu tahriki yapmaktan umdukları çıkarı, elde edince de yüz üstü bırakmışlar, sonuçta devlet ve Kürtler, büyük faturalar ödemişlerdir.
Dün öyle idi, bugünde öyledir...
Ayrıca Kuzey Irak, Kürt Yönetiminin başı Barzani ve bu yönetimin bağımsızlığını pekiştirmek olan Cumhurbaşkanı Talabani, PKK'yla savaşmak gibi bir amaçları olamayacağını açıkça ilan etmesi, gerçek niyetlerini de ortaya koydu.
Yine Türkiye' yi yöneten kişi/kişiler, tarihten ibret almadıkları da ortada. Nitekim Avrupa ülkeleri geçmişte, Balkan toplumlarının milliyetçilik hislerini kamçılamış, önce ayaklanmalar, sonra savaşlarla istenen sonuca ulaşmışlardır. Bugün de aynı senaryo gündemde.
Elbette herkes istediğini söylemeli ve düşünmelidir. Ancak, fikir ve düşüncelerinin bazen topluma, bir bedeli olduğunu da bilmelidir. Özellikle de etnik milliyetçiliğe dayanan gelişmelerle, yaratılacak önyargı ve nefret, Türkiye' deki tüm etnik grupların, felaketi olur.
İşte IRAK!
Diğer yandan CİA Başkanı George J. Tenet, " Nerede bir önyargı ve nefretle karşılaşırsan, mücadele et. Nerede kaos varsa, bil ki arkasında "DİNSEL" ve "ETNİK" bir nefret veya önyargı vardır" demiştir,
Türkiye'deki, etnik gelişmelerin ve PKK terörün arkasında, Batı ülkeleri var.
Batılılar, yıllardan beri, Türkiye'de etnik ve mezhepsel çatışmaları körükleyerek, menfaatlerini kollamayı ve korumayı, temel politika olarak benimsemişlerdir. Maalesef Türkiye' yi, bir çatışma içerisine sokmayı, kendi menfaatlerine uygun gören ülkeler var.
Hedef de bellidir. Türkiye' yi, bir çatışma ve düzensizlik sürecine sokmak, birlik ve beraberliğini zedelemek, saygınlığını yitirmiş bir ülke haline getirmektir.
Oysa Türkler ve Kürtler, asırlardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?
Kürt kökenli vatandaşlarımızın, büyük çoğunluğu da böyle düşünüyor.
AB ülkeleri, her alanda daha güçlü olmak için, bir araya gelirken, Türkiye'de asırlara dayanan, bu güzel birlikteliği, bozmak isteyenler, etnik kökeni ne olursa olsun, ülkemize ve kendilerine ihanet içindedir.