
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TARİHİ MİRASI KORUMAK BİR HAKTIR
Ülkemizde ve Eskişehir' de, hızlı kentleşme, nüfus artışı, doğal kaynakların giderek artan bir şekilde tahribi, endüstrileşme ve teknik gelişmeler, bilinçli veya bilinçsiz ellerin gerçekleştirdiği tahribat ile kültür ve tarihi varlıklarımızın yağmalanması, geçmişten günümüze kalan tarihi ve kültürel değerlerin korunmasını zorunlu kılmaktadır. Doğal güzelliklerin ve anıtların, birlikte meydanı getirdikleri tarihsel kent dokularının, tahrip edilmesi ve yok olması ileride giderilemeyecek kayıplara neden olmaktadır.
Nitekim yanlış kentleşme, Eskişehir' de, tarım alanlarını hızla yok etti. En verimli tarım alanları, beton yığını haline getirildi. Bugün de mazide, Eskişehir' in gurur olan toprak sanayiden kalan anıt niteliğindeki eserler yok edilmek isteniyor. Oysa bu değerlere sahip olmak ve bizden sonraki nesillere, bu kutsal emanetimizi sağlam ve eksiksiz bir şekilde aktarabilmek, en büyük yurttaşlık görevidir.
Elbette anıt değerindeki tarihi mirasın, önemini bilen, aklıselim insanlarımız da var. Nitekim fabrikalar bölgesi ile ilgili yazımızdan sonra, küçümsenmeyecek e-mail geldi. Eskişehirlilerin sorunları ve maddi ve manevi değerlerine sahip çıkması, her aklıselim insanımızı sevindirir. Ayrıca Eskişehir' in, sorunlarının çözümü halkın katkısı ile eşdeğerdir. Çünkü tüm dünyada, her alanda halka rağmen, başarılı olmak mümkün değildir.
Gelen e-mailler içinde, bir okuyucumuz, " ...Tepebaşı Belediye Başkanı, " Biz kirli ellerin, bu bölgeden uzak durmasını istiyoruz." İfadeleri ile kimleri kastetti bilmiyoruz ama Tepebaşı Belediyesi, bir tarafta Pişmiş Toprak Sempozyumu düzenleyecek, diğer tarafta gerekçesi olan tuğla fabrikalarını yıkıp, yerlerine otel, süpermarket gibi tesisler yapacaktır. Bu çelişki değil de nedir? Oysa bu tarihi kalıntıların Restorasyonu yapılıp, Pişmiş Toprak Sempozyumları da burada yapılsa, daha anlamlı olmaz mı? "diyerek sitem etmiş.
Doğru söze, ne denebilir ki?
Ayrıca Tepebaşı Belediyesi, Pişmiş Toprak Sempozyumunu' nun yapılış gerekçesi olarak, Tuğla fabrikalarının, Tepebaşı Belediyesi mücavir alan içinde faaliyet göstermeleri gösterdi. Sayın Dt. ATAÇ' da, tuğla ve kiremidin, tarihsel süreç içinde geçmişten bugüne insan yaşamındaki önemini de göz önünde bulundurarak, bir bakıma kentin "gizli kalmış kimliğini" yaşatmak adına düzenlendiğini, her vesile gündeme getirdi.
Gerekçe ortada iken, Tepebaşı Belediyesi, Fabrikalar Bölgesi' ni, imara açarak Eskişehir' i, "Tek Merkezli Kente" mahkûm ettiği gibi, son tarihi kalıntıları da ortadan kaldırmak istiyor. Oysa Cumhuriyetimizi ilk yıllarında, Eskişehir Toprak ve un sanayinde ülkemizin önde gelen kenti olarak dikkat çekmişti. Toprak sanayide, başarılı bir dönemin simgesi olan kalıntıları yok etmek, geri dönüşü olamayan bir hatadır.
Doğrudur. 64 hektarlık bir alana düşünülen yeni merkez, belki cazip olabilir Ancak bir tarafta PİŞMİŞ TOPRAK SEMPOZYUMU" yapmak, diğer taraftan, etkinliğin nedeni olan tarihi kalıntıları, yok etmek, okuyucunun da söylediği gibi çelişki değil de nedir?
Eski Anıtlar Kurulunun, fabrikalar bölgesi diye bilinen yere, ne karar verecek bilinmez ama bu yer, tarihi yapısı bozulmadan pekâlâ modern yaşam alanı haline getirilebilir. Ayrıca yeni oteller ve işyerleri, her zaman yapılabilir ama anıt niteliği taşıyan tarihi miras, yok edildikten sonra, tekrar kazanılması mümkün değildir. Ayrıca bu uygulama, kentin tarihi kimliğini yok etmek değil midir?
Gönül ister ki fabrikalar bölgesindeki anıt niteliğindeki eserler, aslında uygun bir şekilde, Restorasyon yoluyla kentin ve turizmin hizmetine sunulsun. Bu yapılırsa İlimiz turizmine ve ekonomisine canlılık getirecektir. Çünkü turist, yapılan otel ve işyerlerine değil, tarihi ve kültürel değerleri görmek için gelir. Bu değerler yoksa beş yıldızlı otel ve modern işyerleri yapılmış neye yarar?
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Eskişehir'de sanayi, tarımsal ve doğal kaynaklarına dayalı bir biçimde gelişmiştir. Önemli bir tahıl bölgesi olan Eskişehir'de, o döneme göre oldukça büyük sayılabilecek un fabrikaları kurulmuştur. Buna ek olarak Eskişehir'in, önemli ham maddelerinden biri olan kil, ilde toprağa dayalı yatırımların gelişmesine neden olmuştur. Bugün tartışma konusu olan tarihi yapılar da, o yıllardan kalan tarihi mirastır.
Ayrıca fabrikalar bölgesindeki tarihi miras, Eskişehir' in yüz akı olup, o yıllarda kenti başarı ile temsil etmiş insanlarımızın bize mirasıdır. Çocuk ve torunlarımızın da bize emanetidir. Ayrıca Kültürel ve tarihi mirasa sahip çıkmak, geleceğe ve maziye sahip çıkmaktır. Bu değerleri korumak, toplumda kültürel ve tarihi mirasa karşı mevcut duyarlılığı arttırmak, daha güçlü bir farkındalık oluşturmak, kurum/kuruluşlar ve kişi/kişiler, özellikle de belediyeler için, hem bir görev, hem de bir haktır.