Tarihin büyük yalanları

DRAKULA
Drakula gerçek. Bram Stoker bütün hikayeyi uydurmuş değil. Emin olun. Drakula-gerçek olanı-gündüzleri karanlık bir kutu içinde uyumadı. Masum bakirelerin kanlarını emerek kendini hayata geri döndürmedi. Ama Transilvanya'da bir şatoda yaşadı. Sanki şeytanın bedenlenmiş şekliydi. Ve insanları öldürmekten hoşlanırdı.
İnsanlar vampir lafını duyunca hep heyecanlanırlar ama cinayet işini Drakula gibi insanlar daha iyi becermektedir. Drakula meslek yaşantısındaki zirveye 24 bin Türk'ü öldürdüğü söylenen 1460'lı yılların başlarında ulaştı. Drakula, yaptığı işin haklı bir nedeni olduğuna inanıyordu kuşkusuz. Tebaası da öyle düşünmüş olabilir. O günden bu yana, tarihçi Craig Conant'ın söylediği gibi, "Balkanlarda' daki Hıristiyan ve Müslüman toplulukları arasında sevgi" eksilmesidir.
Halk ona "Kazıklı Voyvoda' derdi. Eski bir tahta oymasında Voyvoda sivri tahta kazıklara oturtulmuş insanlardan oluşan bir parmaklığın yanında otururken gösterilir- o çekici takma adını nereden aldığının grafik göstergesi.
Tahmin edebileceğiniz gibi, zamanında halkın dilindeydi. En tuttuğum Voyvoda hikayesi de şu: Kendisine ziyarete gelen bir çift elçi hiç kimsenin yanında şapka çıkarmak adetleri olmadığından onun da yanında şapkalarını çıkarmak istemezler. Voyvoda o ünlü mizah anlayışını burada da göstererek, adamların kafasına şapkalarını çiviletir.
Eğer birgün gerekirse, asıl adı Voyvoda Tepeş'ti. Drakula, arkadaşlarının kullandığı bir addı sadece.
FRANKENSTEIN
Herşeyden önce, Frankenstein bir canavar adı değildir. Çılgın bir bilim adamının adıdır.
İkincisi, Mary Shelley'nin orjinal hikayesinde, canavar aptal biri değildir. Sivri kafalı zeki bir tiptir. Fransızca konuşur zevk olsun diye Milton okur ve boş vakitlerinde Plutarch dahil tarih çalışır.
Kuşkusuz, her canavar gibi o da kendine hayat veren bilim adamı ve önüne çıkan insanlar dahil birkaç kişiyi ölüme gönderdi. Ama kötü davranmasının sebebi neydi? Neden toplumla anlaşamadı? Suç ana babasında. Çocukken ihtiyacı olan sevgiyi esirgediler ondan.
Tamam, aslında ama babası olmadı. Ama hikayenin özü şu: sevgi ve ilgiye ihtiyacı vardı ve onu bulamadığında...anne sevgisinden mahrum yetişen kişilere ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Genelde bu koşulda yetişen insanların sonu pek iyi olmuyor.
Bu olgu, konuyu hikayedeki gerçek kötü adama getiriyor: "İyi" doktor, paçası tutuşunca o korkunç canavarı altı yıl süreyle evsiz barksız sıvışan canavar mucidi. O süre boyunca boyunca canavar kasaba halkından bazi insanlarla tanışır. Filmlerde, kasaba halkı daima kötü gösterilir. Ama Shelley'nin hikayesinde akıllı ve nazik insanlardır. Kasaba halkı neden farklı şekilde gösterilir? Çünkü filmlerde hikaye, insanların aptal, cahil ve pis oldukları düşünülen Karanlık Çağ'da geçer. Shelley'nin hikayesinde ise, aydınlanma devrinin hüküm sürdüğü 1700'lü yıllarda.
Sonunda, her canavar gibi, bu canavar da ölür; yapımcının filmin devamını çekme gibi bir istediği yoksa tabii. Peki, canavar nereye gidip de ölür? Kuzey kutbuna.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AKTÜEL Arşivi