TARİHTE İLK SABUN

Tarihi M.Ö. 6000 yıllarına kadar uzanan sa-bun bulunmadan önce Fenikeliler kül ve kili temizlik malzemesi olarak kullanıyorlardı. M.Ö. 600 yıllarında bulunan ve kullanımı daha çok Or-ta Çağ'da hızlanan sabun, takas araçları içinde çok büyük değeri olan bir eşya, tıp alanında ise tedavi maksatlı olarak kullanılan bir şifa sebebi olarak köpük köpük temizleme hayatına başlamıştır. Eski Roma'da insanlar sabunla tanışınca mikropları neye uğradığını şaşırmış, çığlık çığlığa kaçışmışlardır.
Sabun benzeri maddelerden ilk kez M.Ö. 3000 yılından kalma tabletlerde bahsedilmektedir. Bu tabletlerden edinilen bilgilere göre potasyum ve yağla karıştırılarak elde edilen bir madde temizlik amacıyla kullanılıyordu.
Sabunla ilgili bir Roma efsanesine göre, sabunu ilk keşfedenler kadınlar olmuştur. Hayvanların kurban edildiği Sapo dağının eteklerinde bulunan Tiber Nehri'nde çamaşırlarını yıkayan kadınlar çamaşırlarını o gün sanki önceki günlerden o daha bir rahat, daha bir uğraşmasız, çitilemesiz yıkadıklarını fark ederler. Çünkü hayvanların kurban edildiği bu Sapo dağından Tiber nehrine yağmurla beraber inen hayvan yağları, inerken odun küllerine karışmıştır.
Belki bu tavşanın suyunun suyu formülüydü ama olsun, efsane bu istendiği kadar atılabilir. Bu sanki sabun üreten laboratuardan dağ, kadınların o gün yıkadıkları çamaşırları bir güzel köpürtmüş, lekeden eser bırakmamıştır.
İngiltere'nin eski halklarından olan Kekler, hayvansal yağları bitki külleriyle karıştırıp sabun üretebiliyorlardı ve buna "saipo" diyorlardı. Bu kelime daha sonra "soap" şeklini almıştır. Eski Mısırlılarında hayvan ve sebze yağları ile alkalinli tuzdan elde ettikleri bir temizlik malzemesiyle yıkandıkları M.Ö. 1500 yılına ait Ebers papirüslerinden anlaşılmıştır.
Eski Yunanlılar ise sabun kullanmak yerine, vücutlarını yağ ve killerle sıvıyorlar, sonra bu tabakayı kum ya da sünger taşıyla fırçalayıp "stri-gil" denen kavisli metal bir aletle vücutlarında oluşan tabakayı kazıyorlar, yıkandıklarına yıkanacaklarına pişman oluyorlardı. Daha sonra da bedenlerine zeytinyağı sürüyorlardı.
Yedinci asırda meslek hâline gelen sabun yapımcılığı, sabunculuğun gelişimiyle kurulan ticaret ağları sebebiyle tüm Avrupa'ya yayılmaya başladı.
Sabun tüketimi arttıkça üretimi de arttı ve sabuncu esnafı için loca oluşturuldu. Türklerde sabun 11. yüzyıla kadar kullanılmadı ve bunun yeri-ne temizlik maddesi olarak soda, çöven, saparma, sabun otu, süt kökü, kaşık otu, kılaya kavuğu, acı ağaç, herdemtaze, tavşankulağı, hintkestanesi gi-bi saponinli maddeler ve kül kullanıldı.
Peki, bugünkü sabun ilk ne zaman ve kimler tarafından bulundu? Gravnnnn! Süremiz doldu, cevap veriyoruz, ilk Çağ'da Araplar tarafından bulundu. Sabun yapımcılığı Orta Çağ'da İslam ülkelerinde çok gelişmiş bir imalat koluydu. Osmanlılarda da sabun üretimi ve tüketiminin çok yaygın olduğu arşivde bulunan tarihî vesikalardan anlaşılmaktadır.
ingiltere'de sabun üretimine 12. asırda başlandı. O zamanlar Kral olan I. James sabun üretim hakkını yılda 100 dolar karşılığı bir sabun yapımcısına verdi. Fakat sabun lüks tüketim maddesi sınıfına girdiği için, "yoksullara ne lazım, bitlensinler bize ne" zihniyeti hâkim olduğundan halkın sabun alarak banyo yapması imkânsızdı.
Bilimsel anlamdaki sabun yapımı 18. yüzyıla rastlamaktadır. Bu şekil bir sabun imalatı Michel Eugene Chevreul'un ortaya koyduğu kimyasal formüllerle gerçekleşmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda sabunculuk hat safhada gelişmişti ve çeşit zenginliği açısından dünyada bir numara hâline gelmişti. Misk sabunu, beyaz ve siyah paşa sabunu, Hünkari sabun, Trablus sabunu, çiçek sabunu, alaca sabun, kara sabun, kokulu sabun, Kandiye sabunu, Girit sabunu, Arap sabunu, leke sabunu bu çeşitlerden sadece üç beşidir.
Fatih döneminde Foça sabunhanesi ile ilgili düzenlemede ve Yavuz Sultan Selim dönemine ait Trablus sancağı kanunnamesinde sabunla ilgili hukuki düzenlemeler bulunmaktadır.
Temel olarak, zeytinyağı, prina yağı, ay çiçek yağı, yerfıstığı yağı, palmiye özü yağı, iç yağı gibi maddelerden elde edilen yağ asitleri ile sodyum tuzlarının, tepkimesinden oluşan sabun, yıkama, pişirme, sıvılaştırma ve sabunlaştirma evrelerinden geçerek kullandığımız hâle bürünüyor, yoğurma sırasında ise çeşitli parfümler ilave edilerek misler gibi kokulu sabunlar elde ediliyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
AKTÜEL Arşivi