
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TARIM ALANLARI YOK EDİLİYOR
COVID-19 salgını, dünyada yayılmaya devam ederken, salgının gıda ve tarım sektörü üzerindeki gıda arzı ve talebi perspektifinden, ele almak bir zorunluluk haline geldi. Gıda arzını güvence altına almak, pandeminin, küresel ekonomi üzerindeki etkisini hafifletmek için, küresel ve ulusal gıda tedarik zincirlerinin, sürekliliğinin sağlanması kritik önem taşıyor.
Ayrıca çağımızda, stratejik önem atfedilen sektörler arasında, değişmeyen tek sektör gıdadır. Çiftçi ise gıda üretim zincirinin, ilk halkasındadır. Ancak ülkemizde tarıma, yeteri kadar önem verilmediği gibi, mevcut tarım alanları da hızla yok ediliyor
Eskişehir’ de de tarım alanları, özelliklle en verimli ovası, imara açılarak beton yığınına dönüştürüldü,
Oysa geçmiş yıllarda, Ekişehir’ de, Gökmeydan, kurtuluş, 61 Evler Mahallesi, Sümer Mahallesi, gibi mahalelerde domates, marul pırasa, salatalık gibi, tarlaları ile kaplıydı. Vişnelik mahallesi, Vişne ağaçlarının bulunduğu, yerleşim yeri olarak Şehitlikte sona eren bir mahalleydi. Bademlik, Badem ağaçlarıyla kaplı bir bölgeden ibaretti.
Karabayır bağları, üzüm bağlarını, olduğu bir bölge bilinirdi. Akarbaşı’ndan, adı ile anılan Akar deresi geçer, Her türlü sebze de yetişirdi.
Hata başka kentlere Eskişehir’ den, sebze gönderilirdi.
Nitekim İzmir’de, Şemikler pazarını, gezerken, yaşlı bir satıcının, tezgâhtaki, farklı bir görüneme sahip domateslerin, nereden geldiğini sormuştuk. Satıcının, "Eskişehir’ den geldi" sözleri karşısında, durakladık ve "Sarıcakaya’dan mı?" diye sorduk. Güldü ve "Hayır Yıldırım Çiftliği’nden " diye cevap verdi.
Eskişehir’ in, daha nesi meşhur diye sorduğumuzda, marul, lahana, pırasa gibi sebzeleri de saydı.
O anda, Eskişehir ovasını, beton yığını haline getirmekle, neleri kaybettiğimizi bir kez daha hatırladık. Şayet korunmuş olsa idi, Eskişehir ovası, insanımızın tarımsal ürün ihtiyacını karşılar, istihdam yaratır. Pek çok kişinin de ekmek kapısı olurdu,
Ayrıca Tarım İl Müdürlerimizden, Sayın Gümüş, “ Türkiye’ de, yeşilin, yüzde 13’ünü Eskişehir yetiştiriyor.” demişti.
Bugün de Hasanbey Köyü, Ankara yolunun, sol ve sağ tarafları ve Şarhöyük tarafında. Tarım alanları ile ilgili ciddi sorunlar var. Buraları, birinci sınıf tarım arazisidir. Buraların, tarımsal faaliyet için, korunması gerekiyor.
Bursa yolunda, sağ tarafta Söğütönü ve Keskin köyleri civarı da tehdit altındadır. Yine Sivrihisar-Eskişehir arasında, Tavuk Çiftliklerinin ve bazı tesislerin istilası ile güzelim tarım alanları, hızla yok ediliyor.
Maalesef yıllardır da Türkiye’ nin, en verimli Eskişehir ovası, “POLİTİK” ve” ELİT” güçler tarafından, talan edildi. Yasalar, gereği sorumlu olan ilgiller de bu durumu seyretti.
Hülasa, Eskişehir’de, valilik ve belediyeler, tarım alanlarını, iskâna açarak hem bu alanları, hem de sulama tesislerini, yok ediliyor. Devlet kamu kurumlarının üst derecedeki yetkilileri ve medya, tarım toprakları üzerine yapılan tesislerin, temel atılış ve açılışlarında, bu çelişkiye seyirci kalıyorlar.
Devlet kurumu olan TOKİ, Şeker Fabrikası’ ın, en verimli arazisi olan tarım alanlarına, konut yaparak, Belediyeler’ de imara açarak, bu alandaki yanlışlığa ortak ve önder oldular.
Oysa dünyada yaşananlar ise ortada. Yükselen gıda fiyatları, yoksul halkları vururken, Mısır’da, açlıkla yüz yüze kalan halk, polisle çatışmaya girdi.
Açlık nedeniyle de Bangladeş, Tunus ve Haiti’de milyonlarca insan , sokaklara döküldü halk, günlerdir güvenlik güçleriyle çatıştı.
Dünya Bankası Başkanı, Zoellick, gıda fiyatlarının, son 3 yılda, ikiye katlanmasının, yoksul ülkelerde geliri düşük 100 milyon insanı, açlık tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığını söyledi.
The Food and Agricultural Organization (FAO) araştırmasına göre ise 36 ülkede toplam tam 1.1 milyar kişi gıda yardımına muhtaç olacak.
Peki, Türkiye ve Eskişehir, dünyadaki bu gelişmeler karşısında ne yapıyor?
Eldeki tarım alanlarını korumak, daha da verimli hale getirmek yerine, tarıma elverişli arazileri, imara açarak yok ediyor, Tarım ürünleri, ithalatı da adeta teşvik ediliyor.
Türkiye ve Eskişehir’ de, dünyada, geliyorum diyen açlık tehlikesi, kıtlık ve susuzlukla ilgili olarak, ciddi hiçbir önlem alınmıyor. Günlük gelişmelere göre, toplantılar yapılıyor ve öneriler getiriliyor.
Hâlbuki Eskişehir’ de, tarım alanlarının korunması hususunda, acil önlemlerin alınarak, hayata geçirilmesi şarttır.
Eskişehir’de, çevreyi korumak için, bölgesel veya havza bazında arazi kullanım ve çevre düzeni planları yapılmalı, plan dışı kullanımlara, kesinlikle izin verilmediği gibi, Eskişehir’de, tarıma uygun olan ve olmayan araziler ile doğal yaşam ortamları belirlenmeli, uydu verileri ile GIS ortamında, sürekli denetlenmelidir.
Eskişehir’de, yanlış kentleşme sonucu, ülkemizin en verimli ovasını yok edildi. Hiç olmazsa elde kalan tarım alanları, mutlaka korumalı ve tarım ürünlerinin sanayinin motoru olması için de projeler üreterek, hayata geçirmelidir. Özellikle de Organik tarım, teşvik edilmeli, bu alanda her türlü destek de verilmelidir.
Eskişehir’de, tarımsal araziler, mutlak tarımsal sit olarak belirlenmeli, arazi veya toprak koruma meclisleri oluşturulmalı, alan veya arazi kullanımında ÇED yönetmeliği hükümleri, mutlaka uygulanmalıdır. En önemlisi de tarım alanlarını amaç dışı kullananlara, ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
Çünkü Tarım alanları, gelecek nesillerin bize emanetidir.