1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Tehdit ile seçim kazanılmaz...

Süreç mahalli seçimlere doğru ilerliyor.
Önümüzdeki günler, seçim çalışmaların yoğunluğunun daha da artacağı günler olacak.
Bu süreç içinde her parti ve adayı seçim propagandalarının dozunu arttıracak.
Her seçim öncesinde olduğu gibi partiler ve adayları, kendi yapacaklarından ve projelerinden çok, karşısında ki rakibini suçlama peşinde olacak.
Rakibi olan partinin olumsuzlukları üzerinden siyaset stratejisi üretip, oy toplama hevesine kapılacak.
Sonuç olarak...
Aleni olmasa da, rakibi partinin olumsuzlukları üzerinden seçmeni tehdit etmeye başlayacak.
O nedenle...
Aynı zamanda bir seçmen olarak, mahalli seçimler öncesi süreçte partileri ve adayları bu tehdit konusunda uyarmak istedik.
İlk Sözümüz AK Partililere olacak.
-Sakın ola "Bu CHP'ye oy verirseniz, sizden toplanan bu paralar Hayal şatolarına, Gondollara,ıvır zıvır'a gider" demeyin...
-"Belediye Başkanı iktidar partisinden olmazsa işte böyle hiçbir sorununuzu halledemezsiniz" de demeyin.
-"Bu CHP Belediyeleri yeniden kazanırsa, bugüne kadar olduğu gibi şehir merkezinden kenar mahallelere sıra gelmez" lafını ağzınıza dahi almayın.
-Sakın ola "Bu CHP Belediyeleri alırsa her yer Bar-Pavyon olur" gibi söylemlerle kimseyi tehdit etmeye kalkmayın.
Kısacası...
-"CHP gelir ha" diye seçmeni korkutup, seçimi kazanacağınızı zannetmeyin.
Benzeri durum CHP'liler için de geçerli.
-Sakın ola "Bize oy vermezseniz AK Parti gelir haa" diyerek seçmeni korkutacağınızı ve bundan da oy anlamında kazanç edle edeceğinizi zannetmeyin.
-"AK Parti gelirse, bizim yaptıklarımızı yıkarlar" falan demeyi de aklınızdan geçirmeyin.
-"Eskişehir'in kazanımları zarar görür, hassasiyeti elden gider" falan da demeyin bizce.
-"Bunlar gelirse Barları kapatırlar, Ramazan ayında yemek yiyecek açık dükkan bulamazsınız" gibi basit ve karşılığı olmayan sözlerle oy kazanacağınızı da zannetmeyin.
-"Eğer AK Parti gelirse heykeller gider. Bunlar Atatürk'ün heykellerini bile kaldırır" gibi klişeleşmiş söylemlerle seçmeni tehdit etmeye kalkışmayın.
Sonuç olarak...
CHP'lilerin "AK Parti gelirse", AK partililerin ise "CHP gelirse" diye başlayıp, devamında seçmeni tehdit etmeye başlayan söylemlerinin o parti ve adaylarına çok da faydalı olacağını zannetmiyoruz.
Bu şehir eğitim düzeyi yüksek bir şehirdir.
Dolayısıyla...
Bu şehirde yaşayan seçmenlerin, "Onlar gelirse" diye başlayan tehditlere pek aldırış edeceklerini zannetmiyoruz.
Son söz olarak söyleyeceğimiz şudur;
CHP ve AK parti, birbirleri üzerinden seçmeni tehdit etme yerine, yapacaklarını ve düşüncelerini anlatması en güzel seçim çalışması olacaktır...
Tehdit seçimde işe yarmayacaktır.
Zira...
Ortada bir tehdit varsa, Eskişehir seçmeni zaten bu tehdidin farkına varır ve gereğini yapar.
-------------------------------
Yanlış yapan kaybeder
Bundan önce yapılan iki mahalli seçimi şöyle bir hatırlayalım mı?
AK Parti ile Büyükerşen ilk 2004 seçimlerinde karşı karşıya gelmişlerdi.
Büyükerşen 99 seçimlerini kazandıktan sonra 2004 yılı seçimlerinde yeniden Büyükşehir belediye başkan adayı olmuş, 2002 de kurulan AK Parti de 2004 de ilk mahalli seçimlerine girmişti.
Yeni kurulmuş 2 yıllık bir parti olmasına rağmen, 2004 yılında yapılan seçimlerde Türkiye'nin tüm belediyelerine talipti AK parti.
Eskişehir'de de iddialıydı.
Fakat, Büyükerşen Porsuğun düzenlenmesi ve tamamlayıp, faaliyete soktuğu Tramvay projesi ile seçime avantajlı giriyordu.
Seçim öncesi AK Partinin en önemli eleştiri ve söylemleri de bu iki proje üzerine oldu.
AK Partinin Eskişehir'deki önemli isimleri, her iki projenin de gereksiz olduğunu söylediler sürekli...
Porsuk düzenlemesine tonlarca para harcandığını, Belediyeyi kazanmaları halinde Tramvay raylarının üzerine de asfalt dökeceklerini söylediler.
Her ne kadar, sonrasında "Biz böyle bir söylemde bulunmadık" denilse de, bu sözler kamuoyunda "AK partililer böyle diyormuş" şeklinde yayıldı.
Ve bu AK parti için seçim kaybettiren büyük birer hata oldu...
AK parti Büyükerşen ile ilk karşılaşmasında büyükşehir belediyesinde yenilgiye uğradı.
5 yıl sonrasında ikinci karşılaşma vardı.
Büyükerşen üçüncü kez adaylığını ilan etti.
AK Parti ise 2009 seçimlerinde Türkiye'nin her Belediyesine talip bir parti konumundaydı.
Eskişehir'de seçime son derece iddialı giriyordu.
Seçime birkaç hafta kala parti bir "protesto yürüyüşü" düzenledi.
AK Partililer ellerinde siyah çelenk ile ve kalabalık bir halde Büyükşehir belediyesinin önüne kadar geldi.
Halkın en kalabalık olduğu bir zamana denk getirilen bu yürüyüş sırasında, AK partililer Belediye önünde saatlerce bağırıp çağırdı.
Bu son derece gereksiz ve çağ dışı görünen bir eylemdi.
Zamanlama açısından da yanlıştı.
Bu protestonun yarattığı olumsuz etki, AK partiye seçim öncesi en az 5 puan kaybettirdi.
Nitekim hemen sonrasında yapılan seçimlerde AK Parti yine seçimlerden yenik ayrıldı.
Şimdi önümüzde yine bir mahalli seçim var...
Yine...
Muhtemelen Büyükerşen ile AK Parti karşı karşıya gelecek.
Hep söyleriz ya "Siyaset, aynı zamanda yanlış yapmama sanatıdır" diye...
AK Parti her iki seçim öncesi yaptığı yanlışların cezasını seçim kaybederek ödedi.
Bakalım bu kez seçim kaybettirecek yanlışı kim yapacak?
İki kez olduğu gibi yine AK Partiden mi gelecek bu yanlış?
Yoksa...
Karşı taraftan mı?
Hep birlikte göreceğiz...
------------------------------------
Odunpazarı seçimi
2004 seçimlerinde Sol'un Odunpazarı'nı kazanmama ihtimali yok gibiydi.
CHP seçime bile girememiş, DSP için büyük bir şans ortaya çıkmıştı.
SHP, Eskişehir'de sadece Odunpazarı'nda aday çıkarttı.
Aldığı oy, DSP'nin seçimi kaybetmesine yetti.
AK Parti Odunpazarı'nı kazandı.
2009 seçimleri...
Sol'un Odunpazarı'nı kazanmasının önünde hiçbir engel yok gibiydi.
DSP her üç Belediyede de şanslıydı.
CHP, her üç Belediye için aday çıkarttı.
Partinin en kuvvetli adayı ise Odunpazarı için gösterildi.
Aldığı oy, DSP'nin kaybetmesine yetti.
Odunpazarı'nda seçimi ikinci kez AK parti kazandı.
Şimdi önümüzde bir seçim var.
Bu seçimde de Sol'un, daha doğrusu CHP'nin Odunpazarı'nı kazanmasının önünde hiçbir engel yok gibi.
Bu kez de Odunpazarı kaybedilirse, denilecek tek bir şey var...
Aynı Eşek bile aynı çukura iki kez düşmezken, Odunpazarı'nda üç kez seçimin kaybedilmesi nasıl açıklanır?
Varın bunu da siz düşünün...
-------------------------------
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Doktor , erkek hastasını muayene ettikten sonra, adamın eşi ile özel konuşmak istediğini bildirdi. Adam dışarıya çıktıktan sonra, kadına ciddi bir sesle durumu anlatmaya başladı:
'Eşinizin hastalığı ciddi' dedi 'Korkunç bir stres'i var. Söylediklerimi uygulamazsanız, bilin ki ilk gerginlikte ölecek'.
Sonra devam etti:
'Her sabah mükemmel bir kahvaltı hazırlamanız gerekli.. Neşeli olmasını sağlamaya dikkat edin. öğlen için de yanına çok iyi bir yemek vermelisiniz. Dört başı mamur bir menü. İş yerinde onu yesin. Akşam yemeği olarak ya yumuşacık bir biftek, ya da bonfile hazırlayın. Bol sebze garnisiyle. Haftada iki akşam da mükellef bir balık. Rakısına bir adet buz yeterli. 35liğin yarısını geçmesin. Keyiflenir de 'bir duble daha' derse bırakın içsin. Böylece gevşer biraz daha. Konuşurken sakın keyfini kaçıracak konulardan bahsedeyim demeyin. Özel problemlerinizi de kesinlikle açmayın. Yoksa kötüleşiverir.
Kendinize mutlaka dekolte bir kıyafet seçin. Bakımlı olun. Yanına oturup sırtını ovun. Televizyonda maç seyretmesi için her akşam teşvik edin.
Siz de yanına sessizce oturup kırmızı şarap servisi yaparsanız fevkalade olur. En önemli nokta da şu: Haftada birkaç akşam seks yapın ve onu her bakımdan tatmin etmeye bakın... Eğer bu söylediklerimi aksatmadan bir yıl kadar uygularsanız, sanırım o takdirde kocanız iyileşip normal hayatına dönecektir ve uzun bir mutlu yaşam sizi bekleyecektir. '. Eve dönüş yolunda koca, eşine sordu:
'Doktor ne dedi sana?' dedi.
Kadın kısaca cevap verdi:
"Çaresi yok ölecekmişsin"

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi