
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TEK YÖNLÜ KİN VE NEFRET!
Son aylarda, Türk Hükümeti ile Ermenistan arasında gerçekleşen gizli görüşme söylentilerine rağmen, Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan, "Bir kez daha dile getirmek ve vurgulamak isterim ki, Ermenistan yönetimi (1915 olaylarıyla ilgili) inkar politikasını güçlendireceği izlenimi veren hiçbir adım atmayacaktır" diye konuştu. Türkiye ile ilişkileri normalleştirmekten yana olduklarını söyleyen Nalbantyan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 6 Eylülde iki ülke milli futbol takımlarının karşılaşmasını izleme davetini kabul ederek Erivan'a geleceğini umduklarını kaydetti. Nalbantyan, Gül'ün Erivan'a gelmesi durumunda sorunların karşılıklı olarak ele alınabileceğini de söylemiş.
Mesaj açık ve nettir. Erivan yönetimi ve Diasporanın tavrında bir değişiklik olmayacak 1915 olayları konusunda, inkâr politikasını cesaretlendirecek hiçbir adım atmayacaktır. Hülasa Diaspora ve Erivan hükümeti, tek yönlü kin ve nefrette kararlıdır.
Elbette iktidarın Ermenistan'la teması ne kadar doğru bilinmez ama Türkiye'de, Atatürk'ten sonra gelen tüm siyasi iktidarlar, ülke sorunları, özellikle de uluslararası sorunlarda, kişilikli bir politika izlemedi. Bu kararsızlık, Türkiye' nin uluslararası alandaki sorunlarının önünde en büyük engel teşkil etti. Türk hükümetlerinin, sorunlar karşısındaki en sert tavrı bile dikkate alınmadı.
Nitekim Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili tasarı, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde 10 Ekim'de, 21'e karşı 27 oyla kabul edilmesinden önce, bir gazeteye açıklama yapan, California 27'nci bölgeden milletvekili Demokrat Brad Sherman da, " ANKARA'NIN, BİRKAÇ GÜN KIZGINLIĞINI İFADE EDECEĞİNİ, SONRA KIZGINLIĞININ BİTECEĞİNİ " savundu.
Ermenistan Cumhurbaşkanı da Amerikan Kongresi'ne, " SİZ MERAK ETMEYİN TÜRKİYE' NİN MİSİLLEMESİ ÖNEMLİ DEĞİL. LAFTA KALIR. FRANSA'YI BOYKOT ETMİŞLERDİ, BİR YIL İÇİNDE FRANSA İLE TİCARET HAÇMİ ARTTI " diye mesaj gönderiyor.
Gerçekte de Türkiye'deki siyasi otorite, batı ülkelerine karşı pek çok müeyyide uygulamaya kalktı ama bir müddet sonra ya unutuldu, ya da sözde kaldı. Bu durum Türkiye'yi, uluslararası ilişkilerde, çok zor durumda bıraktı. Misilleme tehditleri de dikkate alınmadı.
Şu bir gerçek ki, Türkiye' nin, ermeni tezlerine karşı sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir stratejisi yok. Durum bu olunca da Ermeni tezleri, sürekli uluslar arası alanda kabul gördü. Oysa muhatap bilinse, muhataba Ermenilerin iddialarını geçersiz kılacak çalışma içinde olsak veya bu konuları inceleyip yayın yapacak kadar akademisyen yetiştirebilsek, ciddi yayın yapabilsek, bu iş için yeterli kaynak ayırabilsek, Ermenilere eşdeğere propaganda mekanizması oluşturabilsek, bugün tablo meydana gelir miydi?
Hülasa Ermeni tezlerine karşı ne stratejimiz var. Ne de taktik biliyoruz. Ermeniler ise bu alanda ciddi çalışıyorlar. Nitekim Türkiye Ermenileri Patriği Sayın II. Mesrob, Amerika'da Georgetown Üniversitesi'nde konferans verecekti. Konusu: 'Türkler ve Ermeniler Arasındaki Çıkmaz Aşılmalı!' Ancak üniversite yönetimi, konferansı iptal ediyor!
Washington Post gazetesi, Türk Yahudi Cemaati'nin, Ermeni soykırımı iddiasına karşı verdiği ilanı parasını aldığı halde basmadı. Cemaat yetkilileri, 'Parasını aldığınız halde neden yayımlamadınız?' diye sorduğunda ise gazetenin sözcüsü sebebini açıklıyor:"Teknik bir arıza oldu, yarın yayımlarız!" Oysa o gün oylama sonuçlanıyordu.
Şu bir gerçek ki Ermenileri, önce Ruslar, sonra da İngiliz ve Fransızlar, Birinci Dünya Savaşı'ndan, Kurtuluş Savaşı'na uzanan dönemde, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için, taşeron olarak kullandılar. Bugün de Batı ülkeleri kullanıyor.
Ermeniler düşleri bellidir. Sözde iddialarını, tüm dünyaya "tanıtmak", Türkiye'yi bu temelsiz iddiaları "tanımak" zorunda bırakmak, Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" alarak, "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmektir. Hedef bu olunca da Erivan hükümeti ve Diaspora hedeflerinden vazgeçerler mi?
Bu gerçeklere rağmen, Türkiye' de, Ermenilere karşı herhangi bir düşmanlık olmadı ama Ermeni fanatizmi, gündemden düşmüyor. Ermenistan'ın, bir an önce kendisini; var olmayan saplantılı Diaspora beklentilerinden arındırarak, gelecek nesillerini, tek yönlü, kin ve nefretten de kurtarması gerekiyor.