4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TERÖR VE TÜRKİYE

Suriye'deki rejimi, "değiştirmek" için yola çıkan ABD, İsrail ve AKP iktidarı, Esad' ı devirme stratejisi, arzu ettikleri hedeflere ulaşamadı ama İskenderun'dan başlayıp, Cizre'ye kadar uzanan 911 kilometrelik sınırlarımızda, terör örgütlerinin, bayrakları dalgalanmakta, sınır kapıları ise çeşitli terör örgütlerinin kontrolündedir.
Sınır kapılarından, 3'ü Irak-Şam İslam Devleti'nin, 2'si İslami Cephe'nin, Diğerleri ise 1'i Özgür Suriye Ordusu'nun, 5'i de PKK'nın, Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi'nin, sadece 2'si Suriye devletinin, kontrolünde bulunmaktadır.
Ayrıca Suriyeli mültecilerin, 225 bini Suriyeli sınır kentlerinde oluşturulan 22 kampta barınırken; 1,5 milyona yakın mülteci Türkiye'nin çeşitli illerine dağıldı. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, söz konusu bölgenin toplam nüfusunun 400 bin olduğunu ve ciddi bir göç dalgasının daha kapıda olduğunu açıkladı.
Önümüzdeki günlerde, ülkemizi çok zor günlerin bekliyor. O nedenle de terörle mücadelede, herkese görev düşmektedir. Ayrıca terör, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemlidir. Ne var ki pek çok kesim, özellikle de politikacılar, Sayın Tansu Çiler hariç, bugüne kadar üzerlerine düşen görevleri gerektiği şekilde yapmadıkları gibi, üstelik bazı sözleri ile de teröre cesaret verdiler.
Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " derken, Karayalçın, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" ve "Kürt realitesi vardır" diyen Süleyman Demirel veya " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Mumcu, bu sözleri ile PKK ve yandaşlarına cesaret verdiler. Bir bakıma da olayların bu boyutlara taşınmasına da neden oldular.
Öte yandan Batı ülkeleri, savaşın yerini alabilecek, dünyaya yönelik politika, strateji ve senaryolarını yürütebilecekleri, özellikle de dünyadaki çıkarlarını koruyabilecekleri, şiddete yönelik bir arayış içine girdiler. Sonuçta da "TERÖR" denen belayı buldular. Böylece dünyada, savaşların yerini de terör aldı.
Ayrıca çağımızda savaşlar, artık iki devlet, ya da devletlerarasında olmuyor. Çünkü dünyada halk, özellikle de batı ülkelerindeki insanlar, savaş istemiyor. Siyasiler de, dünyadaki senaryolarını gerçekleştirmek ve çıkarlarını da korumak ve kollamak için, "TERÖR" denen beladan, örtülü olarak istifade ediyorlar. Teröre, ideolojik etnik, dinsel görüntü verilerek de sahneye sürüyorlar.
Nitekim gizli bilgilerini sızdırdığı için, kaçarak Rusya'ya sığınan, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve ABD ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) eski çalışanı Edward Snow" IŞİD, bir ajan devlettir. IŞİD' i ABD, İngiltere ve İsrail'in istihbarat teşkilatları kurdu" diyerek bir gerçeği gündeme getirdi. PKK ve 1988 yılında, SSCB birlikleri ile savaşmak amacıyla kurulan, El Kaide' nin, de kurulmasında, ABD' nin de payı olduğu söylendi.
Emperyalist ülkeler, hedeflerini gerçekleştirmek için, ülkeleri siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel yönden çökertmek için, terör örgütlerine destek veriyorlar. Afganistan, Tunus, Pakistan, Irak, Libya, Mısır ve Suriye emperyalizmin ağına düşen İslam ülkelerinden bazılarıdır.
ABD, tarafından, gündeme getirilen, BOP ve Dinler arası Diyalog Projeleri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu' ya, kaos getirdi. Milyonlarca insanı da yerinde ve yurdundan etti. hayatını kaybettirdi. Bu bölgede terör ve terorizm, ekonomik, sosyal, teknolojik ve kültürel gelişmelerinin önündeki en büyük engel oldu.
Fas'tan, Tunus'a, Tunus'tan Cezayir'e, Libya' ya, ve Mısır'a kadar uzanan büyük halk ayaklanmaları (Yasemin Devrimi) ve hemen sonrasında estirilen 'Arap Baharı' rüzgârları ABD'li iş adamı George Soros' un 'Turuncu' Devrimlerinden başkası değildi.
Emperyalist ülkelerinin, en büyük düşmanı üniter devletlerdir. Üniter devletler, tarihin her döneminde emperyalizme karşı çıkmıştır. Atatürk'ün kurduğu, Üniter devlet yapımız; yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti de emperyalizmin, bir numaralı hedefidir.
Öte yandan PKK terör Örgütü'nün amacı da bin yıllık, Türk-Kürt kardeşliğini yok etmek, 'özgürlük, barış, özerklik' gibi, etnik ayrımcılığı körükleyerek, Türkiye'yi parçalamaktır. Bu projenin mimarları, Batı ülkeleri ve İsrail, devletidir. Çünkü ABD, İsrail ve Batı, Bölgedeki ve Arap Yarımadası'ndaki enerji kaynaklarını elinde tutmak, İsrail' in, rüyası olan Arz-ı mev'ud'u, gerçekleştirmek için, bölgede güçlü bir Türkiye istemiyor.
Bölgemizde, terör ve var olmak adına, verilen mücadele varken, bunca ölüm yaşanırken, ne kaybettiğimizi bilmeyen ve sadece emperyalizme, hizmet eden politikacıların ve bazı siyasi partilerin, artık gerçekleri görmelerinin zamanı geldi. Hatta geçti de...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi