4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TERÖR VE TÜRKİYE

Hakkâri'nin, Dağlıca bölgesinde 17 Ekim 2015 günü şehit düşen Jandarma Astsubay Üstçavuş Turgay Topsakaloğlu'nun Cenazesi, Reşadiye Camiinde yapılan törenden sonra, Kanlıpınar Şehitliğine defin edilirken, terörle ilgili gelişmeleri ve ABD'nin, Suriye'deki Kürt yapılanması, PYD' ye, yaptığı 50 ton silah yardımının ardından,. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın, Iraklı Kürtlere, askeri destek verdiklerini ilan etmesini hatırladık.
Maalesef çağımızda, mesajla, terör örgütleri üzerinden veriliyor. El Kaide üzerinden, Afganistan'ı ve Irak'ı, IŞİD üzerinden, Irak ve Suriye'yi dizayn eden güçler, şimdi Türkiye'yi, hedef seçti. Dış ve iç şer odakları, Türkiye'yi, bir "Terör girdabı" na sürükleyerek, Türkiye üzerindeki amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek istiyorlar.
Ayrıca Değişen dünya dengeleri içerisinde, Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna gelmiş ve jeostratejik önemi de artmıştır. Ortadoğu, Kafkaslar, özellikle de Orta Asya'nın, zengin enerji kaynaklarının, Batı tarafından kontrol altında tutulup, kullanılması, hayati önem kazanmıştır. O nedenle de Batı, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya eksenin de, güçlü bir Türkiye istemiyor.
Ortadoğu! da, terör yaratan güçlerin, hedefi açık ve nettir. Bölgeyi yeniden dizayn etmek , petrol, doğalgaz ve diğer doğal kaynakları, sömürmek, bölgedeki kaos dan yaralanarak, ellerindeki demode silahları da bölge ülkelerine pazarlamaktır.
Türk halkı artık gerçekleri görmeli, birlik ve beraberliğine sahip çıkmalı, barıştan yanda tavır koydu. Ancak bu düşüncesi ve isteğini, dış ve iç şer odakları, çıkarları doğrusunda kullandılar. Türkiye'de, etnik, dinsel ve ideolojik gelişmeleri, amaçlarını gerçekleştirmek için sürekli körüklediler,
Türkiye, terör nedeniyle, çok şey kaybedildi. Yıllardır, binlerce insanımız öldü. Sosyal dokumuz, tahrip oldu. Ülkemiz, çok büyük maddi kayba uğradı. Barışı sağlanması için, silahlı eylemlerin durması, hep söylendi ama bir türlü barış, hayata geçirilemedi..
Ne var ki, bazı kesimler, terörle ilgili açılımları ve sivil çözüm dinamiklerini, barıştan yana değil de çıkarları doğrultusunda kullandılar. Ancak, çatışma ortamının, tamamen sona ermesi için, eylemde, fikirde ve yüreklerde silahların bütünüyle susması gerektiğini, hep vurguladılar ama el altından da bu çatışmalara, zemin hazırladılar.
Yaşanan acılar, yeri doldurulamayacak kayıplar göstermiştir ki, şiddet çözüm getirmiyor. Demokratik ortamın yaratılabilmesi için, şiddetin, her türünün durması ve reddedilmesi gerekiyor. Çünkü Terör, sorunu, hepimizin çabalarıyla ancak bu topraklarda çözülebilir. İstemler ve hedefler, bu ülkenin kurulu düzenini bozmamalı, en önemlisi de dış ve iç şer odakların, hedeflerine de hizmet etmemelidir. Çözümü, siyasi irade üstlenmelidir.
İnsan hayatını, temel alan bir güven ortamı yaratılmasını, yanlış yolda olan ve şiddete karışan insanlarımızın, toplumsal-kamusal hayata katılabilmelerini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasını, şiddet ortamının tümüyle sona ermesini kim istemez. Ancak bugüne kadar bu yöndeki tüm yasal düzenlemeler, maalesef yanlış algılandı. Ülkeye fayda değil zarar verdi. Taviz, tavizi getirdi. Getirilen afların ve tavizlerin, faturası ortadadır.
Türkiye'de, tüm kültürler, göz ardı edilerek, Kürt kimliği, dili ve kültürünün, kamu yaşamının, bütün alanlarına dahil olması, önündeki yasal engellerin kaldırılması ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünün de eksiksiz sağlanması isteniyor ama ülkemizin demografik yapısı ve ABD ve diğer batı ülkelerindeki tablo, hiç dikkate alınmıyor.
Ülkemizde, yoksullukla gelen umutsuzluk kıskacının kırılması, bölgeler arası ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin aşılmasına yönelik, yeni bir hamlenin başlatılması isteniyor. Ancak bu alanda yapılan bölgesel çalışmaların, nasıl çarpıtıldığı veya kişisel çıkarlara dönüştürüldüğü de göz ardı ediliyor.
Ülkemizde herkes, özgürlük ve güven içinde yaşamak ister. Ancak bu istemekle olmuyor. Bu alanda, her kesim, elini taşın altına koymak ve yasal düzenlemeleri çıkarları doğrultusunda kullananlarla da mücadele etmek ve şiddeti yaratan nedenler üzerinde düşünmeye, yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı samimi bir şekilde sorgulamak gerekir.
Siyasi otoriteyi bırakıp, devleti suçlamak da yanlıştır Çünkü devlet, bir kavramdır. Nasıl yönetilirse, icraat topluma o şekilde yansır. Bu durumda, sorumlu devlet değil, devleti yöneten siyasi otorite ve onu iktidara getiren seçmendir. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunlarda, seçmenin de sorumluğu var. Çözüm de seçmenin elindedir.
Terör karşısında, daha bilinçli olmak, birilik ve beraberlik içinde, hareket etmek, tedbiri de elden bırakmamak zorundayız. Ankara' da, yürüyüş öncesi, çevrede, çok ciddi önlemler alınsa, ciddi istihbarat yapılsa, bu korkunç patlamalar olmayacak, onlarca insanımız da hayatını kaybetmeyecekti. O nedenle de her terör eylemi, çok iyi değerlendirilmeli, eylemi kimler, ne amaçla yapmış, belirlenip, araştırılmalı, halk sürekli bilgilendirilmeli, alınacak, tedbirlerde sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı olmalı, ihmali olanlara da gerekli cezalar verilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi