
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TERÖRİZM VE ÇİFTE STANDART
Agos Gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni Hrank DİNK 'in, öldürülmesine ilişkin davada, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi sanıkların, yeniden yargılanmaları yönünde karar verdi. Yargıtay'ın, bozma ilamına uyan mahkeme, sanıkları, "suç işlemek için, örgüt kurmak, yönetmek ve kurulan örgüte, üye olmak" suçlarından yeniden yargılayacak.
Dikkat ediyoruz. Sagos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink davasına, bazı siyasiler, gazeteci ve sanatçılar ve AB yetkilileri, sahip çıkıp, davayı sürekli de gündemde tutarken, aynı duyarlılık, teröre, kurban verdiğimiz, ne Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu, ne de İpekçi gibi, insanlarımızın, ölümünde gösterilmedi.
Meydanlarda, 'Hrant için adalet' yazılı pankartlar taşıyan kişi/kişiler, "Faşizme inat kardeşimizsin Hrant" sloganları attı. Hrant Dink' in, Cenazesinde altılan, "Hepimiz Ermeni'yiz" ve " hepimiz Hrank Dink' iz" sloganları ise hala hafızalarda.
Oysa kimse, öldürülen, gazeteci Rahmetli Uğur Mumcu ve diğer insanlarımız arkasından, "Hepimiz Mumcuyuz" gibi ve 34 diplomatımız, uluslararası hukuk ve teamülü gereği bulundukları ülkelerin koruması altında olmasına rağmen, Ermeni çeteleri tarafından öldürüldüğünde, dünyanın hiçbir yerinde, "Hepimiz Türk'üz", "Türk diplomatlarını koruyamadık" slogan atıp pankart taşınmadı. Ayrıca cinayetleri, ne yabancı devlet adamları ve hükümet yetkilileri, ne de Avrupa Birliği kınadı.
Yine geçmiş yıllarda, Hrant Dink' in, mahkemesinin olduğu aynı gün, Almanya'nın, Ludwigshafen kentinde, aşırı ırkçılar tarafından, oturdukları apartmanda çıkartılan yangında, hayatını kaybeden, 9 Türk vatandaşımız, Gaziantep Asri Mezarlığı'nda toprağa veriliyordu. Ancak Hrank Dink' e, gösterilen duyarlılık, bu vatandaşlarımızın katilleri için, gösterilmiyor ve cinayetleri, örtbas etmek için de ciddi gayret ve caba sarf ediliyordu.
Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe' nin, 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlısı, terörist Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da, Belçika'da Neşe Yıldırım adına düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı..
Bu cinayetlere, AB ve sanal aydınlar, Hrank Dink cinayetine, gösterdikleri duyarlılığı göstermedikleri gibi, Belçika, Türkiye'nin, iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmişti. Mahkeme, Belçika'da yargılanamayacağı yönünde karar aldı. Sonuçta Fehriye Erdal, Belçika'daki suçlarından, berat etti.
Ayrıca 1973 yılında, Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ve Bahadır Demir'in öldürülmesiyle ortaya çıkan ve ASALA lideri Agop Agopyan'ın, 1988 yılında Atina'da öldürülmesine kadar, devam eden cinayetler ortada. 15 yıl boyunca, içlerinde 34 diplomatın olduğu; 58 Türk'ün, ölümüyle sonuçlanan 200 terörist eyleme, ne Batı ülkeleri, ne de Türkiye' de, sanal aydınlar, Hrank Dink cinayetine, gösterdikleri tepkiyi göstermediler.
Bu gelişmeler gösteriyor ki batı ülkeleri ve ülkemizdeki bazı sanal aydınlar, terör olaylarında, dünya ve Türkiye' deki, yabancıların öldürülmesine tepki gösterirken, yabancı ülkelerde, sadece "TÜRK" oldukları için, öldürülen, masum vatandaşlarımıza, aynı duyarlılığı göstermiyorlar. Ve cinayetlerde, çifte standart uyguluyorlar.
Elbette etnik kökeni, milliyeti ve sebebi, ne olursa olsun, insanların öldürülmesinin, ne mazereti, ne kabul edilir tarafı vardır. Ancak aynı duyarlılık, Türklerin dışındaki insanlara gösterilirken, Türk" insanına, gösterilmemesi, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.
Şu bir gerçek ki Batı ülkeleri, terör ve cinayetlerde, çifte standart gösteriyorlar. Batıda olan, her terör ve siyasi cinayetlere, dünya tepki gösterirken, Türkiye' de, olan terör ve siyasi ve ideolojik cinayetlere, aynı tepkiyi gösterilmiyor.
Paris'te, 13 Kasım 2015'te, 130 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırıları başta olmak üzere, Avrupa'daki, hiçbir terör eyleminde, kanlı fotoğraflar, ya da görüntü paylaşmayan Avrupa medyasının, Sultanahmet'te, meydana gelen saldırının ardından yayınladığı rahatsız edici görüntüler, yaşanan çifte standardı, gözler önüne sermişti..
Ayrıca dünya liderleri, Paris'te yaşanan saldırılarda, Fransa'ya, destek çıktılar, kol kola yürüyüş yaptılar ve terörü kınadılar. Bu liderler, aynı duyarlılığı, Türkiye'deki terör olayları için göstermediler.
Batı ülkelerindeki, tarafsız basında, terördeki çifte standardın fakındadır. Nitekim Independent Gazetesi'nin, bazı yazarları, "Brüksel saldırısından sonra, Avrupa'da dayanışma yaşanıyor olması takdir edilir ama aynı dayanışmayı, Ankara saldırılarında, Türk halkıyla niye yapmadık" diye sordular.
Aynı çifte standart, NATO' da, uygulanıyor. ABD'de, 11 Eylül 2001'de gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından, NATO'nun, meşhur 5. Maddesi, ilk defa yürürlüğe girdi. Buna göre NATO üyesi ülkeler, yapılan bu saldırıyı, kendilerine yapılmış saydılar ve birlikte mücadele kararını aldılar. Ancak NATO, aynı kararlılığı, Türkiye'deki terör olaylarından göstermiyor.
İşte KİLİS! Her gün füze atılıyor. İnsanlarımız, hayatını kaybediyor, NATO' dan ise her herhangi bir müdahale yok...
Batı ülkelerinin ve NATO' nun terörizmim karşısındaki bu tutumu, çifte standart değil de nedir?