4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TSK BÖLGEMİZDE GÜÇ VE DENGE UNSURUDUR

Bugün, 30 Ağustos Zafer Bayramı. Yurdun dört bir tarafında coşku ile kutlanacak. Ancak TSK, bilime ve akla dayanan, Atatürkçü Düşünce sisteminin esaslarını kavrayamamış, birtakım çevrelerden müştekidir. Nitekim 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesaj da," Türk ulusunun birlik ve beraberliğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve demokratik yapısını bozmak ve çağdaş kazanımlarını ortadan kaldırmak amacıyla yürütülen, sinsi planlar, ne yazık ki her geçen gün farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Üzülerek ifade ediyorum ki, yaşadığımız günlerde, hem ülke içinden hem de ülke dışından Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılan saldırılar artmış bulunmaktadır." demiştir. Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu sözleri bazı çevrelerce eleştirilebilir ama son yıllarda, TSK' nın, bazı kesimler, dış ve iç şer odakları tarafından sürekli pasifize edilmek istediği de bir gerçektir.
Her türlü sinsi plana ve senaryoya rağmen, Türk halkının, Türk Silahlı Kuvvetleri' ne karşı güveni tamdır. Nitekim son yıllarda yapılan tüm anketlerde, Türk halkı, özellikle de gençler, en çok Türk Ordusu'na güvendiklerini, bir kez daha göstermiştir.
Türk halkı da, TSK' ya karşı, asırlardır aynı duygular için de oldu. Türk Ordusu, tarih boyunca Türk milletinin güvenine layık bir icraat sergiledi. Verilen her görevi de, tereddütsüz yaptı. Ve yapıyor. Ancak son yıllarda, bazı politikacılar, Avrupa Birliği ülkeleri, dış ve iç şer odakları, çeşitli senaryolarla veya Avrupa Birliğine uyum gerekçesi ile Türk Ordusu'nu etkisiz hale getirmek istiyorlar. Son günlerde ise Sivil anayasa ile TSK tekrar gündemdedir. Mevcut Anayasa'nın, 6. maddesinde yer alan "yetkili organlar" yerine Yeni Anayasa da, "yasama, yürütme ve yargı organları" ile kullanacağı, yer aldığı belirtiliyor. Gerçi bu değişikliğin, TSK' ya karşı olmadığı söyleniyor ama örtülü de olsa hedef ortada. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni etkisizleştirme hedefinden vazgeçmelidir. Çünkü Türk Toplumunu, bugünlere, iki unsur taşımıştır. Biri TSK, diğeri ise köylüdür. Son yıllarda bu iki unsur üzerinde, oynanan oyunlar ise ortadadır. TSK, Türkiye' nin bağımsızlığı, ülke bütünlüğü ve Cumhuriyetin temel ilkelerinin, en büyük güvencesidir.
Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, siyasi otoritenin emrine verme gayret ve çabaları var. Bugün söylem şeklinde olan bu istekler, gelecek de AB'ye tam üyelik şartı olarak da, mutlaka gündeme getirilecektir.
Oysa Atatürk, " BİR ORDU CEVHERİ NE OLURSA OLSUN, SİYASETE KARIŞIRSA, BİRLİKTE HAREKET VE SAVAŞMA KABİLİYETİNİ KAYBEDER. VE VATANIN MÜDAFAA GÜCÜNÜ, HİÇE İNDİRİR SİYASETE KARIŞMIŞ BİR ORDUNUN KARIŞMADAN ÖNCE DİSİPLİNİ VE SAVAŞMA KABİLİYETİNİ, YENİDEN KAZANABİLMESİ İÇİN ÇOK ZAMAN İSTER." diyerek, TSK' nın siyaset dışı kalması gerektiğini söylemiştir.
Atatürk' ün bu tespitleri karşısında, TSK, etkisiz hale getirmek ve siyasete karıştırmak veya bu günkü şartlarda, siyasetçinin emrine vermek, ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Türk Milleti, Atatürk'ün bu vasiyetine uyarak, Türk Silahlı Kuvvetlerini, siyaset dışı tutmuş, kışlaya da siyaseti sokmamıştır. Bu güne kadar da, Cumhuriyetimizin, temel politikası ve ilkelerden biri olmuştur. Şayet sivil anayasa ile TSK' nın, sahip olduğu yetkilere siyasi iradeye verilecek olursa, TSK' nın, siyasallaşması kaçınılmaz olur. Siyasetin, girdiği kurumların hali ise ortadadır. Türk halkı, politikacıya, güven duymadı. Çok partili dönemdeki hatalar ise güveni daha da azalttı. Siyasetin, girdiği kurum/kuruluşlar da sürekli erozyona uğradı. . Halkımız, zor günlerde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yardım bekledi. Yardımını da gördü. Ancak. Türk halkı da, Türk Ordusu gibi, rejime, vatana, devlete, Atatürk ilk ve inkılaplarına ve milli değerlerimize sahip çıkmalı, dış ve iç şer odaklara karşı, özellikle de terörle mücadelede, elini de taşın altına koymalıdır. Ayrıca da Türk milleti, halkı, ordusu, iktidarı, muhalefeti, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve kurum/kuruluşları birlikte hareket etmek, icraatta da "Ortak Payda" ve Ortak Akıl", "Diyalog" ve Hoşgörü" gibi kavramları hakim kılmak, en önemlisi de, birbirimizi de anlamak ve sevmek zorundayız. Milletçe, bu tablonun gerçekleşmesi en büyük arzumuzdur. Çünkü gidebileceğimiz başka bir Türkiye yoktur...
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyor, Atatürk'ü ve aziz şehitlerimizi şükranla anıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi