
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TSK ÜZERİNDEN NEMALANMAK...
Yıllardır, siyasi partiler, TSK' ya karşı çıkarak veya taraf olarak, siyasi çıkar elde etti. Bugünde, aynı strateji devam ediyor. Nitekim CHP Genel Başkanı Sayın KLIÇDAOĞLU ile birlikte yapılan açıklamalar ve girişimler, CHP'nin, 'TSK ile aynı paralelde' yargısını ortadan kaldırıyor. Özellikle de TSK İç Hizmet Kanunu'nun, 35. Maddesi'nin değişikliği için, somut adım atılması, ayrıca 27 Nisan bildirisi ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'la ilgili sert açıklamaların yapılması dikkat çekicidir.
Ayrıca CHP lideri Sayın KILIÇDAROĞLU, Yalova'da yaptığı konuşmada, "27 Mayıs'tan sonra bu ülkede Başbakan asmadık mı? 12 Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. 16 yaşındaki çocuğun yaşı büyütülüp idam edildi. İnsanın vicdanı sızlamıyor mu?" diyerek, 27 Mayıs darbesinin sonuçlarını da tartışmaya açması, gündem belirlemek için mi, yaptı bilinmez ama bu tartışmanın ülkeye ayarı olmadığı da ortada. Çünkü geçmişle uğraşmak veya nemalanmak da yanlıştır. Siyasetçilerin, görevi geçmişi eleştirmekten ziyade, geçmişteki yanlışlardan ders ve ibret alarak, tekerrür etmesini önlemektir. Çünkü geçmişi eleştiriler, ülkeye ve kurum/kuruluşlara zarar veriyor.
CHP Genel Başkanı KILIÇDAOĞLU, Türk silahlı kuvvetleri, asimetrik ve psikolojik savaşla karşı karşıya iken, terörle mücadelesi devam ederken, İç Hizmet Kanunu' nun 35. maddesinin kaldırılmasını istemesi ise TSK' ya karşı yapılmış en büyük yanlışlıktır. Çünkü 35. Madde ile " TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİN VAZİFESİ, TÜRK YURDUNU VE ANAYASA İLE TAYİN EDİLMİŞ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KOLLAMAK VE KORUMAKTIR" görevi verilmiştir. Darbe korkusu veya gerekçesi ile bu maddeyi yürürlükten kaldırmak, Türk milletine ve TSK' ya karşı haksızlıktır. Bu girişim, CHP' nin referandum çalışmalarını, ikinci plana atacak ve gündemden de düşürecektir.
Sayın KILIÇDAROĞLU, askeri etkisiz hale getirmek isterken, Sayın BAYKAL, askerden, çok sayıda açıklama ve uyarı, gelmesine, 'İçinde bulunduğumuz ortamda sakınmamız gereken en temel konu, asker-siyasetçi tartışmasıdır. Kurumlar arasında gereksiz tartışma ortamından kaçınmamız gerekir. Silahlı Kuvvetler' in, belli konularda duyarlılıkları var. Nedir bu? ÜNİTER DEVLET"," LAİK DEVLET" VE ULUSAL BÜTÜNLÜK. Bu 3 temel duyarlılıkta, kaygı duyduğu zaman, Silahlı Kuvvetler açıklama yapıyor. Biz ulusal birliğimizi kolay yakalamadık. Türkiye'ye yönelik çevremizde neler düşünülüyor, biliyoruz. Ortaya haritalar ve Ermeni soykırımı, Pontus soykırımı gibi şeyler çıkmaya başladı. Silahlı Kuvvetler de kendisini sorumlu hissedip açıklama yapıyor. Bunları anlamak gerekir.' Diyerek sahip çıkmıştı. Bu açıklamalarına katılmamak mümkün mü?
Sayın BAYKAL, hayatı boyunca dürüstlük, şeffaflık ve saydamlığın, siyasete egemen olmasını ve bunu sağlayacak temel çözümün de, milletvekilliği dokunulmazlığının bir an önce kaldırılması gerektiğini hep vurguladı. Siyasetin, bilimin ve tekniğin ülke sorunlarına yönelik yaklaşımlarını ve çözümlerini, topluma aktarmada, aracı olması gerektiğini de hep söyledi. Ona göre, siyasetçi, dürüst ve dine saygılı olmalı; ancak din istismarına kesinlikle karşı çıkan, bir sorumluluk anlayışı içinde tavır almalıdır. Güzellik ve ulviliklerin istismarına karşı çıkmalı, kendilerine çıkar sağlamaya çalışan siyasetçilere karşı, toplum, bilinçli, duyarlı, uyanık, olmalıdır.
Siyasetçiler, "ÜNİTER DEVLET", "LAİK DEVLET" ve "ULUSAL BÜTÜNLÜĞÜ" korumuş olsa, demokrasi ve ekonomiyi de halkın arzu ettiği düzeye getirse, Türk Silahlı Kuvvetleri, açıklamalara gerek duymazdı. Elbette ülkemizin bağımsızlığı ve bütünlüğü veya cumhuriyetin temel ilkeleri tehlikede ise, bu alanda bir boşluk da doğmuş, siyasi otorite de etkin bir icraat sergilemiyorsa, Asker, bu boşluğu dolduracaktır. Bu askerin, anayasal ve yasal görevleri arasındadır. Bu görevler, "DARBE" korkusu ile kaldırmanın, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Ayrıca korkunun da ecele faydası yoktur.
Türkiye' de, acil çözüm bekleyen onlarca sorun varken, bazı kesimler, Türk Silahlı Kuvvetleri' ni tasfiye etmek için, akla hayale gelmeyen, komplo teorileri ve senaryolarla gündemi işgal ediyorlar. TSK, polis, MİT, yargı ve hükümet arasındaki, güvensizliği, aklıselim her Türk vatandaşı, kaygı ile izliyor. Tepki de gösteriyor.
Elbette TSK' nın yıpratılmasın da, bazı görevde olan asker ve emekli askeri personelin de sorumluluğu var. Bu nedenle de TSK' da, kendi içinde, yeniden yapılanmalı, Ayrıca sorumluluk taşıyan askeri personel, özenle seçilmelidir. Çünkü pek çok askeri sır, TSK içinden sızdırıldı. İsterdik ki Sayın KILIÇDAROĞLU, bu sorunların çözümüne katkıda bulunacak önerilerde bulunsun, TSK' nın güçlenmesi ve mevcut sorunlarının çözümü için de proje üretsin... TSK üzerinden nemalanmak, ne ülkemize, ne de nemalanan kesimlere yarar getirir. Belki taraftarlarını, TSK düşmanlarını, memnun ederler ama kamuoyunda da ciddi puan kaybederler. Ülke bütünlüğünü ve bağımsızlığını da tehlikeye atarlar. Dış ve iç şer odaklarını isteği de bu değil midir?