
AKTÜEL
Tuhaf adetler ve tabular
YAMYAMLIK
Bazı hayvanlar kendi türünden olanları yiyebiliyorlar. Örnek olarak şempanzeler gösterilebilir. Şempanzeler sosyal yaratıklardır, topluluk halinde yaşıyorlar. Bu hayvanlar arasındaki ilişkiler, yaşam biçimleri, konuyla ilgili uzmanlar tarafından doğal koşullarında gözlenip inceleniyor, görüntüler kaydediliyor.
Şempanzelerle ilgili olarak yapılan gözlemlerden elde edilen bilgilere bakıldığında, bize en korkonuç gelecek davranışları yamyamlıktır. Bu sevimli, zeki ve hayvanat bahçelerinde kendilerine sunulan fıstıkları kabuklarını da ayıklayarak iştahla yiyen tatlı yaratıklar hemcinsini de yiyebiliyor. Bir araştırma ekibinin, filme de alınan saptamalarına göre, bir şempanze, annesinin kucağındaki yavru şempanzeyi kaçırarak öldürüyor. Sonra da yemeye başlıyor. Hatta bu arada yanına gelen şempanzelere bu 'ziyafetten' pay veriyordu.
Arkeolojik kalıntılara göre yamyamlık, ilk insanla birlikte var olmuş bir gerçeklik. Taş devrine ait insan fosillerinden anlaşıldığı üzere insanın gövdesi veya gövdenin bazı kısımları başka insanlarca yenilmiştir. Yamlamlığın farklı görünümleri var. Bu nedenle bir ayrıma tabi tutmak gerekiyor. İnsan eti yeme olgusunun bir biçimi açlık, kıtlık ve başka türlü yiyecek bir şey bulamama halinde bir zorunluluk biçiminde ortaya çıkıyor. Buna 'hayatta kalma kanibalizmi" deniliyor.
On birinci ve on ikinci yüzyıllarda tarihlere de geçen bilgilere göre, Haçlı orduları girdikleri savaşlar sırasında yiyecek bulamamış ve böyle bir açlığın sonucunda ölen insanların etlerini yemişlerdi.
5 Temmuz 1884'te batan "Mignonent" adlı gemiden sandalla kurtulmayı başaran mürettebat, susuzluk ve açlığa on dokuz gün dayanabilmiş ve sonunda aralarından birini öldürmüş, kanını içip etini yemişlerdi.
And dağlarına düşen bir uçaktan kurtulup sağ kalmayı başaran insanlar, açlıktan ölmemek için, ölen yol arkadaşlarının etlerini yemek zorunda kalmışlardı.
Stalin döneminde yaşanılan kıtlıkta SSCB'de insan eti yenilmişti. Kültür Devrimi yıllarında bazı öğretmen ve yöneticilerin Çin'de meydanlara konulan kazanlarda binlerce insana yedirildiği iddia edilir.
Yamyamlığın bir başka biçimi var ki bu, açlığın zorlamasıyla değil ama insan psikolojisiyle ilgili. Bu çeşit yamyamlık hasta, sosyopat insan davranışı olarak ortaya çıkıyor. Çok ender rastlansa da kimi zaman gazete, televizyon, radyo gibi kitle iletişim araçlarından, öldürdüğü insanın etini yiyen kişilere ait haberler aldığımız olur.
Zorunluluk ve sapıklık dışında bir yamyamlık olgusu var ki, belki de en inanılmaz olanıdır. Bu tür yamyamlık bir ya da birkaç kişiye özgü, bireysel değil tam tersine sosyal bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bu yamyamlık bir adettir.
Avrupalı "uygar" insan gerçek anlamda yamyamlıkla belki de ilk kez on altıncı yüzyılda Amerika kıtasına ayak basmasıyla karşılaştı. İlk kez görülen böyle bir adet birçok kişi tarafından dile getirilmiştir. Azteklerin insan kurban etmelerine yönelik on altıncı yüzyıl Avrupalılarının gözlemleri dehşet vericidir.
Azteklerle ilk karşılaşanlar İspanyol komutan Cortes ve adamlarıydı. Bunların içinde yer alan Bernal Diaz gördüklerini şöyle anlatıyor: "Yığın yığın insan kafatasları vardı. Bunlar öylesine düzgün sıralanmışlardı ki insan onları sayabiliyordu ve benim yaptığım kestirime göre bunlar yüz binden fazlaydı... Bunların yüz binden fazla olduğunu gene yineliyorum."
Diaz'ın sayılar konusunda tahmin yürüttüğü bu kurbanların kafatasları Aztek başkentinde bir yapıda bulunuyordu. Orada diziliydi. Kafatasların ait olduğu bedenlere ne olduğu konusunda ise bütün görgü tanıklarının anlatımları birbirleri iletam bir uyum içindedir.
Bir başka gözlemci, Bernardio De Sahagun şöyle anlatıyor: "Onların göğüslerindeki yürekleri koparıldıktan ve çıkan kan su kabağından yapılmış bir kaba döküldükten sonra ki bu kabı öldürülen adamın sahibi bizzat aldı, cesedi piramitlerin basamaklarından aşağı doğru yuvarlamaya başladılar. Ceset aşağıda kare biçimindeki küçük bir alanda durdu. Orada, Quaquicuiltin adını verdikleri bazı yaşlı adamlar onu kalıp kendi kabile tapınaklarına taşıdılar, organlarını ayırdıktan sonra yemek üzere parçalara böldüler"