4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRBAN HER DÖNEM PROBLEM OLDU

Siyaset, sorun yaratma değil, mevcut veya oluşacak sorunları çözme sanatıdır. Ne var ki ülkemizde politikacılar, söylem, icraat ve uygulamaları ile sürekli sorun yarattı. Sonuçta da, hem siyaset, hem de siyasetçi, güven ve itibar kaybetti. Fatura da halkın önüne geldi.
Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı adayı olur mu bilinmez ama söylentiler artarak devam ediyor. Eşinin başını örtmesi engel olarak gösteriliyor. Oysa Abdullah Gül' le ilgili itirazların, genellikle de eşinden dolayı değil de geçmişi ile alakalı olduğu söylentiler arasında. Bunlar nedir? Ne değildir? En iyi bu iddiaları yapan kesimler bilir ama
Bu söylentiler, eşinin başörtüsü, kadar net bir şeklide ortaya konmuyor
Vatandaşlar da, "türban"la ilgili durumdan ve söylentilerden rahatsızdır. Bir vatandaşın, "Ülkenin hayati sorunları ortada, insanlar aç açık ve işsiz. Hal böyle iken, "Türban"la ülkede gündem belirlemek veya germek reva mı? " diyerek, tepki göstermesi, diğer bir vatandaşın da ," Yıllardır Anadolu kadını "başörtüsü" kullandı; ne zaman ki "Türban" ve " Sıkma Baş" çıktı, kadınların başını örtmesi de, ülkemizde problem oldu." Sözleri bir gerçeği ortaya koyuyor.
Her iki insanımızın da tespitlerine, katılmamak mümkün mü?
Yıllardır Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın başını örtmesi, "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş", olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülkemizin gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten, onlarca kadını da mağdur etti.
Doğrudur. Müslüman olan kadınlardan, isteyenler başını örtecektir. Nitekim de asırlardır öttü. Ancak bu örtmenin, bir şekli yoktu. Hal böyle iken "Türban" ve "Sıkma Baş" da niçin ısrar ediliyor ve bir simge olarak takdim ediliyor, bunu da anlamak çok zor.
Elbette kişi/kişiler, kendi yaşamında başını istedikleri şekilde örtsün, Bu onların en doğal hakkıdır. Ancak kamusal alanlarda, bu bir amaç ve araç olarak veya resmi ideolojiye karşı tepki kullanılıyorsa, bunun haklı bir mazereti de yoktur.
Nitekim bu yanlışlık, pek çok kadının okuma özgürlüğüne engel oldu Hatta üniversitelerde okuyan öğrencilerin, mürüvvetini görmek isteyen analar, törenlere alınmayarak, kapıdan çevrildi. Ülkede, bu alandaki uygulamalar ise ortamı da gerdi. Şu bir gerçek ki, İktidar ve muhalefet bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odaklar da kasıtlı olarak,"Türbanı" kullanıyor. Maalesef sorunu çözecek olan partiler de karşı çıkarak veya taraf olarak, tabanlarına, mesaj gönderiyorlar. Sorunun ortadan kalması için değil de, gündemde kalması içinde gayret ve çaba gösteriyorlar.
Artık kişi/kişiler, özellikle de politikacılar, gerçekleri görmelidir. Kamusal alanda ve üniversitelerde türban yasağı, Anayasa Mahkemesi ve AIHM karalarına tamamen uygundur. Bu günkü gerçekler karşısında, denecek hiçbir şey yok. Çünkü yargıya inanmak ve aldığı kararlara da uymak zorundayız. Ancak yorumlamada ve uygulamada yanlışlık var.
Çünkü çocuğunun mürüvvetini görmek için, mezuniyet törenine giden bir anne, başın örtülü diye kapıdan içeri sokulmazsa, o zaman şikâyet için karakola giden veya mahkemeye çıkartılan kadınların, durumu ne olacak? Başını açmadan şikâyette bulunması engellenecek mi? Veya mahkemelerde dinlenmeden hakkında hüküm mü verilecek?
Hastanelere giden kadınlara, "ya başını aç, ya da tedavi olma mı" denecek?
Bu tür bir uygulamalar da, demokratik ve laik devlet anlayışına ve insan hak ve özgürlüğüne uygun değildir.
Başörtüsü ile ilgili, çözüm vardır. Olmalıdır da. Çünkü bu tablo, hem ülkeye, hem de kutsal dinimize zarar veriyor. Şayet bazı kişi/kişilerin söylediği gibi, "Türban" ve "Sıkma Baş" siyasi bir amaç ve araç olarak kullanılıyorsa, Nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan ülkemizde, İlgililer, kamusal alanlar için, bir "BAŞÖRTÜSÜ" şekli belirlemek zorundadır.
Öte yandan siyasi ideolojinin görevi, inancından dolayı başını örten kadınlarla mücadele ederek onları mağdur etmek olmamalıdır. Bilakis başörtüsünü, siyasi veya başka çıkarı için kullanan, kesimler ve kadınlarla mücadele ederek, bu alandaki sorunları çözmelidir. Maalesef bu mücadele yapılmayarak, tüm kadınlar aynı kefeye konuyor, kurunun yanın da yaş da yanıyor.
Artık kişi/kişiler, özellikle de politikacılar, tartışmayı ve yorumları bir tarafa bırakmalı, karşılık hoşgörü ve diyalog içinde, bu sorunu çözmelidir. Çünkü başörtüsü üzerindeki siyasal ve dinsel sömürünün, yıllardır İslamiyet'e, ülkemize, özellikle de inancından dolayı başını örten kadınlarımıza, verdiği zararlar ortada. Ayrıca türbanla ilgili kısır çekişmeler, ortamı geriyor, hizmetlerin önünde de engel teşkil ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi